Selahattin Demirtaş*
Önümüzdeki seçimde ihtilal üzere bir değişim potansiyeli var mı?
Aslında devrimsel kırılma potansiyeli tarihin her anında, her yerde ve her toplumda vardır. Ben, önümüzdeki seçimi bu potansiyel ihtimali üzerinden ele alacağım. Bu seçimden bir devrimsel değişim çıkarma mümkünlüğü var mı? Karşılığım çok net: Evet.
Bir de kavramsallaştırmam var: Zarf İhtilali.
Yurttaşların oylarını bir zarfa koyup sandığa atarak başlatabilecekleri demokratik bir ihtilalden kelam ediyorum, daha doğrusu bunun potansiyelinden. Çabucak gerekçelerimi açıklayayım.
AKP-MHP iktidarı sıradan bir hükümet değildir. Onu sıra dışı kılan, karakterinin sağcı, faşist, dinci, soyguncu, militarist olması da değildir.
Dünyada AKP-MHP’ye benzeri çok sayıda iktidar oldu yahut kimi ülkelerde misyonda gibisi hükümetler var.
Bu iktidarı sıra dışı kılan şey askeri bir darbe yapmadan, tam bilakis askeri bir darbe mağduru üzere görünmeyi başararak hileyle elde ettiği meşruiyet tabanından ustalıkla faydalanıp bir tıp askeri baskı rejimini kurmayı başarmış olmasıdır.
Bu atılımıyla birlikte meşruiyet kavramını aksi yüz etmeyi de başarmış oldu. Örneğin Kenan Cihan rejimi hiçbir vakit meşruiyetini sağlayamamış bir askeri dikta rejimi olarak başladı ve bitti (!) Fakat Erdoğan rejimi öylesine bir ustalıkla baskı rejimi inşa etti ki, ona karşı çıkan herkes darbeci, vatan haini, kendisi ise ulusal ve yasal baki önder olarak konumlandı.
Bu rejimin adım adım kuruluşunda yargı, medya, sermaye, cemaatler, tarikatlar, bürokrasi ve üniversiteler ustalıkla işletildi ve yıkılması imkansız üzere görünen bir tek adam rejimi ortaya çıkarıldı. Rejim kendine o kadar güveniyordu ki seçilme koşulu olarak yüzde 50+1’i getirmekten de çekinmedi. Nasılsa sistem kusursuz işleyecek, toplumun iradesi adım adım kırılacak, kaygı, tehdit, şantaj, hile ile kitleler teslim alınacak, hileli seçimler aracılığıyla da 2071’e ve sonrasına kadar Erdoğan rejimi sürüp gidecekti. Ancak küçük bir hesap yanlışı yapılmıştı. Minicik, küçük minnacık bir kusur: Toplumun bağrındaki ihtilal potansiyeli unutulmuştu.
Eğer bir toplumda yalnızca bir devrimci bile varsa orada ihtilal potansiyeli vardır. İşte bunu bilmeyenler, bu kolay (!) hesap kusuruna düştüler. Üstelik bu topraklarda bir değil, on binlerce, yüz binlerce devrimci var. “Hani, nerede?” diye soracak olursanız aynaya bakın, tahminen de o devrimci sizsiniz.
Şimdi toplumun ağır bedeller ödeyerek durdurmayı, geriletmeyi başardığı rejimi tek bir zarfla alt etme imkanı çıktı.
Peki bu Zarf İhtilali kimin, neyin ihtilali olacak? Ne getirecek, hayatımızı nasıl değiştirecek?
Tüm bu soruların karşılıkları günlük hayatlarımızda var zati, yalnızca hatırlayayım kâfi.
Sabah uyandınız, güne keyifli, umutlu mu başlıyorsunuz? İş yok, iş varsa maaş yetmiyor, faturalar boğazınızı sıkıyor. Sabah, öğle, akşam çocuklarınıza ne yedireceğinizi düşünüyorsunuz. Borçlar birikti, icra kapıda, öfkeniz burnunuzda. Bugünü kurtarsanız yarını var, yarını geçirseniz öbür gün, öbür ay, öbür yıl. Yaşamak yük haline geldi. Neden? Zira ileride bir ışık yok, umut yok. Bir mühlet sonra düzeleceğini bilseniz katlanırsınız. Lakin yok, derman niyetine bir damla yok, ümit yok!
Yok mu nitekim? Ben var diyorum işte, seçim budur işte, Zarf İhtilali budur işte. Seçimlerle evvel umudu yaratacağız, evvel değişimin düğmesine basacağız.
Ve seçimin sonraki günü uyandığımızda bileceğiz ki, artık umut var. Kendi devrimimize işte tam da oradan başlayacağız. Bir daha başımıza bunlar gelmesin diye demokratik ihtilalimizi adım adım öreceğiz. Orijinal bir siyaseti, yesyeni partileri el ele verip birlikte yaratacağız. Kusurlarımızdan çok dersler çıkardık kardeşlerim, barışacağız, kucaklaşacağız ve bu enkazı birlikte kaldırıp yerine yepisyeni bir hayat inşa edeceğiz.
Bu senin ihtilalin personel kardeşim, çiftçi amcam, esnaf teyzem. Bayanlar, en çok sizin devriminiz bu. Öğrenciler, gençler, emekliler, işsizler bu ihtilal sizin, hepimizin ihtilali bu. Yapacak çok iş var lakin evvel o zarfı o sandığa atacağız. Sonrası kolay, sonrası sevinçli, sonrası umutlu.
Evet pahalı halkımız, gençler, bayanlar, işçiler. Önümüzdeki seçimlerde oy kabinine girerken elinize alacağınız zarfla yıkılması imkansız denilen bir tek adam rejimini tepetaklak iktidardan indirebilir ve büyük bir demokratik ihtilalin birinci kırılma anını yaratabilirsiniz.
“Bir zarfla tek adam rejimi yıkılmaz, yıkılsa bile seçim sonucunu tanımaz” diye de düşünmeyin.
Önce zarfı sandığa atacak seçim kampanyasını örgütleyin, sonra da sandığı koruyun ve oyları sağ salim oradan çıkarın. Birileri seçim sonucunu tanımaz ve darbe yapmaya kalkarsa işte o güne kadarki emeğiniz, motivasyonunuz, umutlarınız sizi o denli bir harekete geçirir ki darbecilerin sarayını başına yıkmanızın önüne kimse geçemez.
Bütün bu olasılıklar kısıtlı demokratik imkanlarla, eşitsiz şartlarda baskı ve hile altında yapılacak seçimi kazanmamıza bağlıdır.
Ve hiç de kolay değildir. Hangi ihtilal kolay oldu ki Zarf İhtilali kolay olsun.
İnanın, çalışın ve gayret edin, başaracağız.
Sonrası herkes için, 85 milyon için daha hoş, daha yeterli olacak.
Sonrasını nasıl mı yapacağız? Çok güzel bildiğiniz bir prosedürle yapacağız. Pazartesi gününü bekleyin. Pazartesi günü “parti” var.
* Edirne Cezaevi