Yunanistan Parlamentosunda torba yasa çerçevesinde geçirilen yeni müftülük yasası, Batı Trakya Türk azınlığıyla istişare edilmeden hazırlanması istikametiyle reaksiyon çekerken, azınlığın kendi müftüsünü seçme hakkına yönelik talepleri karşılayamadığı gerekçesiyle de eleştiriliyor.
Başkent Atina’daki Yunanistan Parlamentosuna 22 Temmuz’da hükümet tarafından tasarı olarak sunulan ve 2 Ağustos’ta yürürlüğe giren yeni müftülük yasası, Türk azınlığı direkt ilgilendirmesine karşın, azınlığın görüşlerini dikkate almayan taraflarıyla dikkati çekiyor.
Azınlığın din özgürlüğünü otoriter bir yaklaşımla ele aldığı gerekçesiyle eleştirilen tasarı, “hükümetin sorunu çözmeye niyeti olmadığı” şeklinde yorumlanıyor.
Başta Lozan Mutabakatı olmak üzere Yunanistan’daki Türk azınlığın haklarını teminat altına alan memleketler arası yükümlülüklerini yerine getirmeyen Atina’nın, dini hak ve özgürlükleri ihlal etmeyi sürdürerek, müftülük kurumunu Yunan devletine bağlı bir kamu dairesine dönüştürme uğraşında olduğuna işaret ediliyor.
Torba maddeyle geçirildi
Yasa, azınlık ile istişare edilmemesinin yanı sıra yolu ve zamanlamasıyla da eleştiriliyor. Çünkü Türk azınlık için temel dini hak ve özgürlüklerini ilgilendiren bir mevzuda çıkarılacak yasanın, torba taslak halinde hazırlanması ve merhum İskeçe Seçilmiş Müftüsü Ahmet Mete’nin vefatından çabucak sonra parlamentoya sunulmasına reaksiyon gösteriliyor.
Batı Trakya’daki seçilmiş müftüleri tanımayarak, bölgedeki din işlerinin yürütülmesinden sorumlu şahısları atama yoluyla vazifeye getiren Yunanistan, bu yeni maddeyle bu tavrından vazgeçmediği üzere müftüleri Eğitim ve Din İşleri Bakanlığına bağlı birer bürokrat niteliğine sokuyor. Müftü seçmekle bakanlığın belirlediği bir heyeti yetkilendirecek olan Yunanistan, bu kanunla milletlerarası mutabakatların hilafına tavrından vazgeçmediğini gösteriyor.
Devlet dairesine dönüştürmeyi hedefliyor
Böylece müftülükleri sıradan bir devlet yapısı olarak ele alan Yunanistan hükümeti, Batı Trakya Türk azınlığının yansısını çekiyor.
Batı Trakya Türk Azınlığı Müracaat Konseyi, bahse ait açıklamasında, kelam konusu yasanın hazırlanmasında kendilerinin iradesinin dikkate alınmadığına vurgu yapılırken, Yunanistan hükümetinin dini özerkliğini teminat altına alan Lozan Muahedesi’nin yok sayıldığına dikkati çekiyor.
Mevcut hükümetin, bundan evvelki hükümetler üzere Türk azınlığın problemlerine yapan bir biçimde yaklaşmaktan uzak tavrına işaret eden konsey, “Bu antidemokratik ve insan haklarına karşıt anlayışı en güçlü halde kınıyoruz.” ifadelerini kullanıyor.
“Kabul edilemez”
İskeçe Seçilmiş Müftülüğü de kelam konusu yasal düzenlemenin “kabul edilemez olduğu” vurgusunu yaparak, milletlerarası mutabakatlarla teminat altına alınan azınlığın kendi müftüsünü seçme hakkının bir defa daha gasbedebildiğinin altını çiziyor.
Dışişleri Bakanlığı ise Batı Trakya Türk azınlığın temsilcileri tarafından yapılan açıklamalara takviye çıkarak, müftülük kurumunu Yunanistan devletinin denetiminde bir yapıya dönüştürmeye çalıştığını belirtiyor.
Lozan Barış Antlaşması’nın 40. unsurunun Batı Trakya Türk Azınlığına kendi dini, eğitim ve hayır-sosyal kuruluşlarını kurma, yönetim etme ve denetim etme hakkı tanıdığını hatırlatan Bakanlık, Yunanistan’ın ahdi yükümlülükleri hilafına bu hakkı ihlal etmesinin geçmişte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarıyla da tescil edildiğinin altını çiziyor.
Yunanistan Dışişleri Bakanlığı ise Türkiye’nin davetlerine cevaben, bu yasayla “müftüler için çağdaş ve uyumlu bir çerçeve oluşturulduğunu” ileri sürerek, azınlığın, “Yunanistan’daki her vatandaş üzere istisnasız demokratik bir devletin sağladığı her şeyden yararlandığı” argümanında bulunuyor.