Düzce’deki sarsıntıdan sonra, yer bilimcileri ortasında mümkün İstanbul sarsıntısı tartışmaları başladı.
Prof. Dr. Celal Şengör, bahisle ilgili şu sözleri kullandı: “Bu zelzele fevkalade makus bir haberdir. Bu zelzele Kuzey Anadolu fayının hareketinin tüm jeologlar tarafından tam olarak anlaşılamadığının göstergesidir. 22 yıl içinde Düzce’de ikinci bir zelzele bu. Halbuki herkes Düzce’nin tansiyonunu boşalttığını ve uzunca bir müddet önemli bir sarsıntı olmayacağını düşünüyordu. O denli olmadığını gördük.
Bunun manası şu.
İstanbul sarsıntısı bayağı yakınlaşmış.
Stres birikimi had safhaya yaklaştı.
Naci Görür’ün dediği yanlışsız. Bolu Dağı’na yanlışsız da bir sarsıntı bekleyebiliriz. Lakin orada 1944 yılında bir sarsıntı oldu. Gerilim var lakin çok büyük bir zelzeleye yol açacak kadar değil.
Asıl gerilim birikimi Batı’ya yanlışsız oldu.
Yani Adapazarı, Gölcük ve İstanbul.
İstanbul’u bir kere daha uyarıyorum. Ve tahminen bundan sonra bir defa uyarma fırsatımız dahi olmayabilir. Sana tavsiyem İstanbul’dan, kent içindeki konutundan taşın. O kadar hazırlıksızız ki, bir doğalgaz boru çizgisinin kırılması bile kâfi. Taşın zira Fatih’siz bir hayat istemiyorum.”
Prof. Dr. Ahmet Ercan, Celal Şengör’ün açıklamalarına itiraz etti ve toplumsal medya üzerinden şu paylaşımları yaptı:
“Depremlerin doğuya kaydığı üzere bir durum yok. Düzce beklenen sarsıntıydı. Gerilme istikameti Kuzey Marmara. 6 milyar ton kırılma direncini aşınca zelzele olacak. Lakin çabucak değil. 2045’den evvel olursa şaşarım. Peki! Zelzele geliyor İstanbul’dan kaçın diyenler neden İstanbul’dalar?
Yeryüzünde üç büyük kent; Tokyo, San Francisco ile İstanbul sarsıntı bekliyor. Fakat, Japonya ile ABD’de hiç bir sarsıntı bilimci bu kentin oturanlarını, üniversitelerini, endüstrisinin, kurumlarını bu kenti terk edin demiyor. Neden Türkiye’de?
Sizi korkutan zelzele oturumlarını dinlemeyin. Ya kapatın TV’leri, ya Güldür Güldür üzere oyunları izleyin, kitap okuyun, türküler, müzikler söyleyin, parklarda dolaşın, gezin, sevdiğiniz arkadaşlarınızla buluşup gülüşün. Ömür çok bedelli, ayrıyeten çok kısa, kendinizi önemseyin.”