TBMM Lideri Mustafa Şentop, “Değişen kurallar ne olursa olsun, kimi devletlerin ikiyüzlü halleri, savaşı dayanaklar siyasetleri devam etse de Türkiye barıştan yana çalışmasını sürdürmeye devam edecektir.” dedi.
Şentop, TBMM’nin 27. Periyot 6. Yasama Yılı açılışında yaptığı konuşmada, yapılacak çalışmaların, alınacak kararların ve çıkarılacak kanunların millete, devlete, kalbi Türkiye’den yana olan soydaş ve akraba topluluklarla bütün insanlığa hayırlar getirmesini; Büyük Türkiye davasının başarısına katkı sağlamasını Allah’tan niyaz etti.
“Karnının doymasına vesile olduğumuz bir çocuğun tebessümünden daha pahalı değil”
TBMM Lideri Mustafa Şentop, bir devletin tarihinin bir dönem, bir bütün olarak ele alınıp değerlendirildiğini, aksi yaklaşımın, ilmi ve makul olmadığını belirterek, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Bu bağlamda Osmanlı İmparatorluğu, kudretimizi tahkim eden, nizam-ı alem mefkuremizi hayata geçiren, devamı olmaktan iftihar ettiğimiz bir cihan devletidir. Bin yıl evvel, Davet Bey’in keşif seferleriyle başlayan, 1071 Malazgirt Zaferi ile hızlanan ve bugüne kadar gelen Türkiye tarihini, güzelimize giden yahut gitmeyen taraflarıyla bir bütün olarak ele almaya mecburuz. Bizi bu topraklarda var kılan, bu toprakları bize vatan yapan bu bin yıllık tarihin acı ve tatlı olaylarıdır. Bu yüzden, Türkiye’nin coğrafik birliğini bozmak ne kadar yanlış ve kabul edilemezse, farklı devletlerin, yapıların ve yöneticilerin devamlılık içinde inşa ettiği Türkiye tarihini parçalamak da o ölçüde tehlikeli, yanlış ve gayrimilli bir tutumdur. Türkiye’yi bu aziz millete vatan kılmak için uğraş sarf eden beylikleri, devletleri, kumandanları, devlet adamlarını, tarihin seyri nasıl ilerlemiş olursa olsun, birbirlerinin düşmanları yahut rakipleri değil, tamamlayıcıları olarak görmeliyiz. Bu toprakları vatan, milletimizi bayındır kılmak; ulusal onurumuzu, ulu bayrağımızı, büyük ve güçlü Türkiye davasını yükseltmek için uğraş sarf eden her kim varsa bizimdir, vazgeçilmez ulusal değerimizdir. Bu cümleden olmak üzere Selçuklu da bizimdir, Osmanlı da bizimdir, elbette ve kesinlikle, öncelikle Türkiye Cumhuriyeti bizimdir, hepimizindir.”
Mustafa Şentop, global ölçekte büyük belirsizliklerin yaşandığı, memleketler arası örgütlerin, konvansiyonel ilgilerin ve kamplaşmaların etkisizleştiği, çatışma ve savaş ikliminin siyasi ve ekonomik manada zorlayıcı, sarsıcı ve hatta yıkıcı sonuçlar doğurduğu bir periyottan geçildiğine dikkati çekti.
Tarihin hızlandığı, eski ittifak ve dengelerin bozulduğu, yeni dengelerin kurulduğu bu türlü bir devirde milletlerarası alakalarda samimi ve dengeli bir formda barışı, adaleti ve hakkaniyeti önceleyen tavırların, bu tavırlara sahip siyaset ve devlet adamlarının, ülkelerin kıymetinin arttığını söz eden Şentop, şunları kaydetti:
“Bu çerçevede Türkiye’nin memleketler arası alanda sağlam ve prestijli bir aktör olarak gün geçtikçe daha fazla ön plana çıktığını memnuniyetle görmekteyiz. Yakın vakit evvel Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın Guterres’in iştirakiyle Rusya – Ukrayna Savaşı’ndan kaynaklanan ve bütün dünyayı etkileyebilecek potansiyele sahip tahıl krizinin çözümlenmesi, Türkiye’nin dünya ölçeğinde oynadığı yapan rolü göstermesi açısından hoş bir örnektir. Sizlerin de bildiği üzere Türkiye’nin liderlik ettiği bu sorun çözücü yaklaşıma, başta BM olmak üzere birçok memleketler arası kuruluştan ve farklı ülke önderlerinden takviye ve teşekkür bildirileri gelmiştir. Elbette bu teşekkürlerin hiçbiri, Türkiye için, besin kıtlığı ve yoksulluk yaşayan ülkelerde karnının doymasına vesile olduğumuz bir çocuğun tebessümünden daha pahalı değildir.”
Şentop, Rusya ile Ukrayna ortasında iki ülkenin çok ehemmiyet verdiği esir takasının gerçekleştirilmesine de Cumhurbaşkanı Erdoğan arabuluculuğuyla Türkiye’nin öncülük ettiğini hatırlatarak, “Bu olay da bölgemizde yaşanan büyük krizin tahlile bağlanması konusunda Türkiye’nin tavrının ve atılımlarının ne kadar değerli olduğunu somut olarak göstermektedir. Değişen kaideler ne olursa olsun, birtakım devletlerin ikiyüzlü tutumları, savaşı takviyeler siyasetleri devam etse de Türkiye barıştan yana çalışmasını sürdürmeye devam edecektir. Yalnızca bu sebeple bile Türkiye, her vakit daha güçlü, bilgi ve savunma teknolojileri başta olmak üzere her alanda daha donanımlı olmak mecburiyetindedir.” diye konuştu.
“Türkiye, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’ın yaklaşımını desteklemektedir”
TBMM Lideri Şentop, Türkiye fikrinin Türkiye sonlarından çok daha büyük bir muhtevaya sahip olduğunu; başta soydaş ve akraba topluluklar ile ortak tarih ve medeniyetin çocukları olmak üzere saf ve mazlum milletlerin geleceğe dair duydukları umudun ismi olduğunu söyledi.
Dünyanın bütün güçlerinin, bilhassa de bölgesindeki devletlerin, Türkiye’nin memleketler arası hukuka, tarihi ve coğrafik haklarına dayanan taleplerine kayıtsız kalma kusuruna düşmemesi gerektiğini vurgulayan Şentop, “Aziz milletimizin toprağının tek bir karışından, Mavi Vatan’ın tek bir damlasından vazgeçebileceğini düşünmek, bu türlü düşünenler için ölümcül ve yıkıcı bir yanlışlık olacaktır. Dostluğu, diplomasiyi ve barışı önceleyen hassasiyetlerimiz elbette bundan sonra da devam edecektir. Lakin bu hassasiyet, iyiyi şefkatsiz, kötüyü cezasız bırakmayan ulusal karakterimizin, Türkiye’ye düşmanlık eden hadsizlere had bildirmekten geri durmayacağı gerçeğini değiştirmemektedir.” dedi.
Türkiye’nin, kardeş Azerbaycan’ın Ermenistan tarafından işgal edilen topraklarının kurtuluşu ve azat kılınması için büyük uğraş gösterdiğini lisana getiren Şentop, “Bu gayretin, duygusal bir dayanak olmaktan çıkıp tesirli bir iş birliğine yönelmesiyle birlikte Karabağ’ın azat kılınması mümkün olmuş; Azerbaycan, 44 günlük destansı bir vatan muharebesi ile birlikte yaklaşık 30 yıldır devam eden bir hukuksuzluğa son vermiştir. Azerbaycan ile bu tarihi ortak iş birliği içinde olmak, ifasından kaçınılamayacak ulusal bir borç ve mecburiyettir.” değerlendirmesinde bulundu.
Mustafa Şentop, Doğu Akdeniz ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile alakalı gelişmelerde de çok kıymetli bir periyoda girildiğini belirterek, Türkiye’nin, memleketler arası hukuk çerçevesinde sahip olduğu bütün hak ve menfaatlerini her vakit ve her yolla korumak ve savunmak konusunda kararlı olduğunu kaydetti. Şentop, “Kıbrıs adasında, iki farklı halk ve iki farklı devlet bulunduğu gerçeğinden hareket eden bir yaklaşımla Türkiye, KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın yaklaşımını desteklemektedir. Ada’da Türk toplumunun varlığını ve haklarını inkar eden Rum yaklaşımının, tahlilin önündeki en büyük mahzur olduğunu biliyoruz. TBMM, her vakit Kıbrıs davasında siyasi görüş farklılıklarını bir kenara bırakarak ortak tavır belirlemiştir. Bundan sonra da KKTC’nin yanında durmaya ve haklı davasını desteklemeye devam edecektir.” diye konuştu.
“Meclisimiz milletimizin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir”
TBMM Lideri Şentop, 100 yıl evvel, kati bir inanmışlıkla milletin jenerasyondan nesile aktardığı ulusal erdemi muhafaza ve tam bağımsızlık isteğini tahakkuk ettirmek için Ulusal Çaba mevziine koşan o günkü takımın ruhunun, bugün çatısı altında bulunulan Gazi Meclisin varlığında beden bulduğunu lisana getirerek, şunları söyledi:
Türkiye’nin, bu yasama yılının sonunda cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimlerine gideceğini hatırlatan Şentop, milletin bir yıldan kısa bir vakit dilimi içinde bir defa daha iradesini temsil edecek milletvekilleri ile cumhurbaşkanını tercihleriyle belirleyeceğini tabir etti. Şentop, “Bu süreç, seçime katılacak tüm siyasi partilerimiz açısından, ‘barış ve huzur içinde, güçlü ve tam bağımsız Türkiye’ ülküsünün gerçekleşmesinde rol alabilmek ismine gerçekleştirilecek demokratik bir yarışı temsil etmektedir. Türkiye’nin önümüzdeki bu seçim devrini de bugüne kadar geçirdiği başka seçimlerde olduğu üzere büyük bir demokratik olgunlukla hitama erdireceği konusunda inancım tamdır. Bu vesileyle 6’ncı yasama yılının sonunda gerçekleştirilecek seçimlerin şimdiden ülkemize, milletimize ve devletimize güzel olmasını temenni ediyorum.” dedi.
TBMM Lideri Şentop, konuşmasını, Gazi Meclisin birinci lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923’te TBMM’de sarf ettiği “Meclisimiz, milletimizin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir.” kelamlarıyla tamamladı.