Yeni Şafak muharriri Yusuf Kaplan, bugünkü yazısında NATO’nun bir medeniyet projesi ve Batı uygarlığının “savunma şemsiyesi” olduğunu yazdı.
“NATO, Batı uygarlığının kurduğu global kapitalist sistemin askerî zorbalık tertibinin savaş makinasıdır; silahlı kalkanıdır” diyen Kaplan “Bir düşman fikri ve algısı var NATO’yu yasallaştıran: Soğuk Savaş periyodunda Komünizm; Soğuk Savaş’ın çabucak sonrasında, 1990’lardan itibaren terörizm kılıfı uydurularak ve vekâlet savaşlarıyla dışarıdan, postmodern algı savaşlarıyla da içeriden savaşılan İslâm; artık de buna Rusya ek edildi, ilerde Çin de ek edilecek” görüşünü lisana getirdi.
Kaplan, orta ve uzun vadede Türkiye’nin NATO’da kilit rol oynayacağını, Madrid’deki NATO doruğunun bunu bir sefer daha teyit ettiğini yazdı.
Türkiye’nin NATO’nun en eski üyelerinden biri olduğunu yazan Kaplan şöyle devam etti:
“Türkiye’nin NATO’ya alınmasının temel nedeni, “ileri karakol” olarak şiddetle gereksinim duyulmasıydı Türkiye’ye.
Yoksa, Türkiye, NATO’ya alınmadı tam olarak, NATO üyesi bir ülke olarak içlerine sindirilemedi Batılılar tarafından. Hem NATO üyesi yani Batı ittifakının güya ‘müttefiki’ oldu hem de azılı lakin elbette örtük düşmanı oldu, hem bütün darbeleri NATO planladı Türkiye’de hem de Türkiye’yi parçalayacak terör örgütlerini NATO örgütlüyor ve silahlandırıyor!
Bu nasıl bir müttefiklik pekala?
Bunun teorik, zihin açıcı bir tarifi, kavramsallaştırması yapıldığında şöyle bir şey söylenebilir: İki taraf da birbirinin düşmanlıklarını ittifaklık görüntüsü inşa ederek denetim altına almak istiyor. Yani NATO ile Türkiye ortasındaki ittifak, asla dostluk ittifakı değil, “kontrollü düşmanlık ittifakı”.
Bu iki tarafın da işine geliyor lakin yalnızca şimdilik, bir müddetliğine. NATO, Türkiye’yi NATO’da tutarak bir yere, öteki bir istikamete kaymasını, kendi İslâmî yörüngesini oluşturmaya kalkışmasını önlüyor. Türkiye ise NATO’da kalarak, NATO’nun açık maksadı hâline kalmaktan kurtulmuş oluyor. Dedim, lakin Türkiye, NATO’nun darbeleri yaptığını, terörü desteklediğini biliyor; NATO da Türkiye’nin bildiğini biliyor.
Özetle… Biz NATO’ya yok olmamak için girdik. Fakat yeri ve vakti gelince de yok olmamak ve yeni bir dünya kurmak için çıkacağız… Sıkıntımızı dolduruyoruz, oluş ve varoluş çilemizi…”
Yazının tamamını okumak için