Türk mutfağının komşularla olan münakaşası malum. Osmanlı mutfağından kalan miras sayesinde Balkanlardan Orta Doğu’ya yayılan mutfak kültürünün sonuçlarını daha çözemeden bir de şimdi göçmen Türklerin Avrupa’ya tanıttığı yiyeceklerin gelecekte sorun oluşturma ihtimali çıktı.
Arnavutluk’tan Ermenistan’a, Yunanistan’dan Suriye’ye geniş bir coğrafyada ünlü yemeklerin hep benzer olduğunu biliyoruz.
Günümüzde yemeğin kime ait olduğundan çok, kimin daha iyi pazarladığı önemli. Adı bile Türkçe olan yoğurdun Yunan icadı olarak bilinmesi gibi.
Bu konuda bizim de çok dikkatli olduğumuz söylenemez.
Amerika’nın ünlü yoğurt markası Chobani’nin kurucusu Hamdi Ulukaya, bu yoğurt Amerikan pazarında Yunan yoğurdu olarak bilindiği için bu ibareyi kullandığını söylemişti.
Şimdi işin daha çok başında olan yeni bir konu var. Alman döner kebabı dünyaya açılıyor.
Normalde bu elbette güzel bir şey. Ancak döner dünyada “Alman döneri” olarak pazarlanıyor ve herkes dönerin tarihini bilmek zorunda değil.
Sadece dünyada değil, ülkemizde de “Alman” dönercileri açılıyor ve insanlar tanıtırken özellikle Alman vurgusu yapıyor.
En ünlüsü Almanya usülü döner olsa da, diğer yemeklerde de benzer bir durum var.
“Bunda ne var?” diyebilirsiniz. Ancak bu durumda 10-20 yıl sonra “bu yemekler aslında bizimdi” diyerek şikayet etmememiz gerekiyor.