İngiltere’nin tuhaf başbakanları
Vakanüvis
İngiltere’nin, son yıllardaki “en eksantrik” başbakanlarından birisi olan Boris Johnson, sonunda istifa etti. İngiltere’deki siyasi belirsizlik henüz giderilmiş değil.
Johnson’un “tuhaf” hallerine dair pek çok medyatik üretim yapılıyor, yapılacak. Biz ise Boris Johnson’un seleflerinden “fazlasıyla tuhaf” olanlarını derleyelim.
Churchill, duvar örer, resim yapardı
Sir Winston Leonard Spencer-Churchill, önce 1940 yılından 1945’e kadar, bilahare de 1951’de bir yıl başbakan olmuştu.
Churchill, İngiltere tarihindeki başbakanlar arasında belki de en ilginç davranışları, huyları olan bir isimdi. Gençliğinde gazetecilik de yapan Churchill, Morning Post için bir savaş muhabiri olarak Güney Afrika’daki Boer Savaşı’nı yazmaya gittiğinde, yanına 60 şişe değişik içki almıştı.
Sonunda bir savaş esiri olmuş, bir duvara tırmanarak ve üç gün boyunca bir maden kuyusunda saklanarak kurtulmuştu.
Churchill politikaya atıldıktan sonra, sadece ülkesini değil dünyayı ilgilendiren olaylarla bire bir ilgilenmek durumunda kalıp, tarihe yön veren kararlar alırken, bir yandan da bir başına resim yapmayı öğrenmiş, hiç de kötü sayılmayacak tablolar yapmıştı.
Yine Churchill, onca işinin arasında, titiz bir akademisyen gibi, çok ayrıntılı tarih kitapları yazmıştı. Kaleminin çok iyi olduğu söylenen Churchill, evdeyken, yan odada oturan karısına bile duygulu mektuplar yazmasıyla da biliniyordu. Churchill’in bir başka ilgisi de “tuğla döşemek”ti.
Evinin bahçesindeki birçok inşaatta bizzat çalışan Churcill, Bristol’deki bir üniversitenin temel atma töreninde inşaat sahasında temel için hazırlanan istinat duvarındaki tuğlalara yakından bakmış, hatalı dizildiklerini söylemiş, bunun üzerine rektör şantiyenin ustasını çağırdığında “Sayın Başbakan haklı” cevabını almıştı. Pilotluğu da olan, bolca uçuş yapan Churchill, sık sık tek başına uçak kullanırdı.
Roosevelt’in karşısına çıplak çıkmıştı
İnanılmaz bir sigara ve puro tiryakisi olan Winston Churchill’in en tuhaf hali ise başkaları yanında bile çıplak dolaşmasıydı. 1941 yılında 24 gün süren ABD ziyaretinde Beyaz Saray garsonlarını sık sık çıplak karşılamıştı.
Kimi iddialara göre ise Churchill, aniden gelişen bir buluşmasında Başkan Franklin D. Roosevelt’in karşısına da çıplak çıkmıştı. ABD Başkanı’nın şaşkın bakışları üzerine de “Saklayacak bir şeyim yok” demişti. II. Dünya Savaşı’nın sonunda ülkesinin ve müttefiklerinin zaferinde büyük pay sahibi olan Churchill, tuhaf bir biçimde savaştan sonraki ilk seçimlerde ise büyük bir yenilgi yaşamıştı.
Gladstone’un “hayat kadını kurtarma” turları
İslam dünyası hakkında Avam Kamarası’nda yaptığı bir konuşmada, elindeki Kur’an-ı Kerim’i göstererek sarfettiği, “Bu Kur’an Müslümanların elinde kaldıkça onları istediğimiz gibi yönetemeyiz. Bunun için ya Kur’an’ı ellerinden almalı veya onları Kur’an’dan uzaklaştırmalıyız” sözleriyle tanınan William Ewart Gladstone, acayip bir huyuyla da biliniyordu.
Gladstone, bazı geceler kılık değiştirir ve Londra’da genelevlerin olduğu semtlere ya da fahişelerin çalıştığı caddelere giderdi. Başbakanlık görevindeyken de bu tuhaf huyundan vazgeçmeyen Gladstone, gece yarısını turlarını bilen bazı arkadaşlarına, “hayat kadınlarını kurtarmak için” oralarda gezdiğini ileri sürüyordu.
Ancak birçok arkadaşı ve sonrasında hayatını detaylıca inceleyen kimi tarihçiler, William Ewart Gladstone’un bu tür semtlere yaptığı kaçamak ziyaretlerinin hiç de masum olmadığı görüşünü dile getirmişlerdi. Bir arkadaşı onun için, “Geceleri sokaklarda sinsi sinsi dolaşırdı. Ona soracak olursanız ya kadınları kurtarıyordu ya da iradesini sınıyordu!” demişti.
Düellocu Başbakan
Başbakanlığı döneminde Waterloo’da Napolyon’a karşı kazandığı zaferle tanınan Wellington Dükü Arthur Wellesley, özel hayatındaki bir düello detayıyla da biliniyordu. Wellesley, siyasi rakiplerinden birisi olan Winchilsea Kontu George Finch-Hatton’un kendisini Katolik özgürleşmesine verdiği desteği ağır sözlerle eleştirmesi üzerine kontu düelloya davet etmişti.
İki isim Battersea tarlalarında buluşmuş ama Arthur Wellesley düelloda, bilerek Winchilsea’nın uzağına ateş etmişti. Başbakanın muhatabı da ateş etmiş ama o da isabet ettirememişti.
Wellington Dükü Arthur Wellesley ayrıca, ucunda bir hançer gizli olan şemsiyesini sürekli yanında taşırdı.
Çocuğunu tanımayan
Lord Salisbury 1800’lü yılların sonlarında üç kez Birleşik Krallığın Başbakanlığı görevinde bulunan Robert Gascoyne-Cecil, Salisbury, dalgınlığıyla meşhurdu. Bu konudaki tarihe geçen anekdotu ise bir akşam yemeğinde yaşanmıştı.
Lord Salisbury, evinde verdiği yemek davetinde masada otururken, yanındaki adama, “Masanın köşesindeki şu beyefendi kim?” diye sordu.
Adam, biraz da şaşkınlıkla, “O kişi, sizin en büyük oğlunuz” cevabını vermişti.
– “İngiliz Başbakanlarının Tuhaflıkları, Eksantriklikleri ve Tuhaf Alışkanlıkları”, Oxford Royale College
– Fred Glueckstein, “Duvarcı Olarak Churcill”, International Churcill Society, 1 Mart 2015