Migren ve tansiyon tipi baş ağrısı, baş ağrılarının en çok görülen iki sebebi ortasında yer alıyor.
Değişen yoğunlukta ve şiddette sıklıkla zonklayıcı halde baş ağrısının görüldüğü migrende; ışıktan, gürültüden sakınma ve bulantı, kusma üzere durumlar da hastaların şikâyetleri ortasında yer alıyor. Ailesinde migren hikayesi bulunan bireylerde migren teşhisine daha çok rastlanıyor.
ANİ BAŞLAYAN BAŞ AĞRILARI ÖNEMSENMELİ
Baş ağrıları, hem çocuklarda hem de yetişkinlerde günlük hayatı, ömür kalitesini ve okul muvaffakiyetini yüksek dozda etkiliyor. 5-11 Eylül Migren Farkındalık Haftası’nda açıklamalarda bulunan Çocuk Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Ebru Kolsal, “Çocukluk çağında baş ağrısı sık görülen şikâyetlerden biridir. Baş ağrıları; 7 yaş civarında yüzde 40, ergenlikte ise yüzde 70-80’lere ulaşır. Baş ağrısının süreğen olması tanısal yaklaşım için kıymetlidir. Ani başlayan baş ağrılarının kesinlikle önemsenmesi gerekiyor. Ağrıya eşlik eden bir enfeksiyonun varlığı kelam konusu olabilir. Geceleri uykudan uyandıran, bilhassa sabahları kusmaların eşlik ettiği baş ağrılarında baş içi basınç artışına sebep olabilecek tümör üzere oluşumlar düşünülebilir” diyerek, baş ağrısı ile ortaya çıkan şuur kaybı, nöbet ya da motor işlev kayıplarının kanama ve inme üzere durumları akla getirebileceğini söz etti.
ÇOCUKLARDA MİGREN TANISI KOYARKEN DETAYLI MUAYENE ŞART
Migrenin bir çeşidi olan “Auralı Migren” ataklarında hastalar, ağrı başlamadan evvel çizgiler ya da yuvarlaklar görüyor. Migren atağının habercisi olan bu görsel bulgularla birlikte bazen de beğenilen şiddetli ağrı, göz kaslarında süreksiz felç gibisi bulgular yahut puslu görmeye rastlanabiliyor. Bilhassa bu tip bulguları olan hastalarda epilepsinin kesinlikle ayırt edilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ebru Kolsal, bu görsel bulgular ya da ataklar halinde gelen baş ağrısı ve kusmaların birtakım epilepsi tipleri ile karışabileceğini tabir etti.
Prof. Dr. Kolsal, “Çocukluk çağında migren tanısı koyarken kesinlikle detaylı göz muayenesi, görüntüleme ve EEG çekiminin yapılmasında yarar var. Bu tetkikler sayesinde, tedavisinde geç kalınmaması gereken hastalıklar yakalanacaktır” halinde konuştu.
ÇİKOLATA, ÇAY VE KAHVE TÜKETİMİ ATAKLARI ARTIRIYOR
Migrenin, ömür uzunluğu süren ataklar halinde seyreden bir hastalık olduğu biliniyor. Atakların sıklığına nazaran devamlı ilaç tedavisi uygulanabileceği üzere yalnızca atak periyotlarında de ilaç kullanılabiliyor. Temel olanın hayat kurallarını düzenlemek ve atakların gelişini önlemek olduğunu belirten Prof. Dr. Kolsal, “Özellikle uykusuz ve aç kalmak atakları artırmaktadır. Migreni olan hastanın uyku nizamının olması ve sistemli beslenmesi çok değerlidir. Bunun yanı sıra beslenmede seçilecek besinler, atakları engelleme konusunda büyük ehemmiyet taşıyor. Bilhassa katkı hususları içeren hazır besinler; çikolata, çok çay tüketimi, kahve ve mayalı içeceklerin tüketilmesi atakları sıklaştırmaktadır. Migren tanısı olan hastaların, atakları tetikleyen besinleri tespit ederek bunlardan uzaklaşması, devamlı ilaç kullanımı ihtiyacını ortadan kaldıracaktır” diyerek, migrenle savaşarak değil, arkadaş üzere yaşayarak ortayı güzel tutmak ve hoşlanmadığı davranışlardan uzak kalmak gerektiğini vurguladı.