Ümit Özdağ; Çankırı, Amasya, Çorum, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize vilayetlerini kapsayan ziyaretinin son gününde, Rize’de esnafı ziyaret etti, akabinde basın toplantısı düzenledi.
Özdağ, “Türkiye’de 13 milyona yakın sığınmacı ve kaçak var. Bu ülke istila ediliyor. Bu istilanın bedeli Türk halkına ödetiliyor” diye konuştu.
Özdağ, şunları söyledi:
“TÜRK SİYASETİ UYDURMA BİR FORMDA İKİYE BÖLÜNMÜŞ”
“ORDU’DA VALİLİKTEN KAYNAKLANAN BİR ENGELLEMEYLE KARŞILAŞTIK”
Bir gazetecinin sorusu üzerine Özdağ, “Bizimle bu çeşit ruhsal harp oyunlarına girmeye çalışanların yanında yetiştiği yapının FETÖ yapısı olduğunu çok güzel biliyoruz. Biz ise devlet terbiyemizi ve devlet misyonumuzu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten almış bir takımız ve siyaseti de bu türlü yapmayı tercih ederiz. Yalnızca Ordu’da valilikten kaynaklanan bir engellemeyle karşılaştık. Onun dışında bir engellemeyle değil, bir takiple karşılaştık” dedi. Özdağ, “Biz, kendi halkının kültürel bedellerini kapsayan, hürmet gösteren, lakin siyasette istismar etmeyen bir hareket olarak tüm vatandaşlarımızın inançlarına karşı fevkalâde bir hürmet gösterilmesini devletin mecburî vazifesi olarak görüyoruz ve ondan ötürü da hiç kimsenin telaş içerisinde olmaması gerekir. Hiç kimsenin hayat usulüne ne devlet ne bir parti ne de yurt dışından gelen sığınmacıların müdahale etmesine müsaade vermeyiz” diye konuştu.
“TÜRKİYE’DE 13 MİLYON SIĞINMACI VAR”
Özdağ, iktidara gelmeleri halinde sığınmacıların ülkelerine geri gönderilmesi için nasıl bir yol izlenecekleri sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“EMPERYALİSTLERİN TÜRKİYE’Yİ İÇ SAVAŞA SÜRÜKLEYECEK PROJESİNE KARŞIYIZ”
Ülkemizi 100 sene evvel emperyalizmin kiralık ordusuyla işgal etmeye çalıştılar, artık ise huduttan yürüyerek geçen milyonlar adeta kentlerimize çöküyor ve kaynaklarımızı tüketiyor. Hal bu türlü olunca Zafer Partisi olarak bizim siyasetimiz, bir ulusal nefsi müdafaadır. Biz, Türk personelinin, Türk işçisinin, Türk köylüsünün, Türk patronunun yanında, lakin emperyalizmin ve emperyalizmin stratejik göç mühendisliği ile ülkemize ittiği ve Türkiye’yi bir iç savaşa sürükleyecek olan projenin de karşısındayız. Burada bulunan insanların 4-5 milyonunun tüzel bir statüsü var, gerisi kaçak. Her devlet kaçaklara ne yaparsa biz de onu yapacağız, memleketler arası hukuka nazaran deport edeceğiz. İkincisi; Türkiye’de süreksiz sığınmacı statüsünde olanlara diyeceğiz ki ‘Sağlık yardımlarınızı durduruyoruz, hastaneye gidince para ödeyeceksiniz. İlaç yardımlarınızı bu aydan itibaren durduruyoruz, ilacı eczaneye gittiğiniz vakit parasını ödeyip alacaksınız’. Bunu aslında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları yapıyorlar. Şayet bunu yabancılara zulüm olarak nitelendirirseniz Türk halkına zulmedildiğini kabul etmiş olursunuz.
“SOSYAL YARDIMLARI DURDURACAĞIZ, ESAD’LA GÖRÜŞECEĞİZ”
Ödediğiniz faturaların 220 lirasını devlet veriyor mu size? Vermiyor. Doğal gazda da vermiyor. Suriyelilere veriyor bu parayı. Bunu da vermeyeceğiz. Toplumsal yardımları durduracağız ve bunları yaparken de Beşar Esad rejimi ile evvelce görüşüp geri dönmelerini, geri döndükten sonra beş sene Birleşmiş Milletler nezaretinde bir insan hakları rejiminin kurulmasını sağlayacağız. Ve bir de bir şeyin pazarlığını yapacağız; daha evvel askerliğini yapmış olan Suriyelilerin bir daha askere alınmaması. Zira Suriyelilerin dönmeme nedenlerinden bir tanesi de erkeklerin askere alınmaktan korkmaları. Ancak kusura bakmayın, benim Mehmetçiğim gidip orada şehit olacak, o Suriyeli burada kalıp askerlik yapmayacak; bu, kabul edilebilir bir durum değil.
“GERİ DÖNÜŞ PROJEMİZİ UYGULAYACAĞIZ”
Bu geri dönüş projemizi, Anadolu Kalesi projemizi savunurken Avrupa Birliği’nin, ABD’nin bundan çok hoşlanmadığını biliyoruz. Lakin çocuklarımızın bir iç savaş yaşamaması, Atatürk’ten aldığımız mirasın koruma edilmesi, bayanlarımızın kızlarımızın sokaklarda huzur içinde dolaşmaları, gençlerimizin ellerinden işlerinin ve geleceklerinin alınmaması için bunu yapmak zorundayız. Bizim Suriyelilere, Afganlara karşı bir önyargımız yok. Biz, 13 milyon sığınmacı ve kaçak gitsin, 33 milyon turist gelsin istiyoruz. Artık bana sordular; ‘Efendim Uzungöl’de çok fazla Arap turist var?’ Olsun, Arap turiste hiç itirazımız yok. Geliyor, para harcıyor ve gidiyor. Fakat vatandaşlık vermeyiz gayrimenkul aldıklarında, bunu iptal edeceğiz. Gayrimenkulle vatandaşlık sattırmayacağız. Toprak sattırmayacağızb Gayrimenkul alabilir, vatandaşlık alamaz. Oturma müsaadesi alır Türkiye’de. Batılıların yaptığı şeyi yaparız biz de. Özetle Zafer Partisi, bugün Türk milletinin Anadolu’da egemenlik hakkını savunan tek siyasi partidir.
“TÜRKİYE FİLİSTİNLEŞİYOR”
Türkiye, Filistinleşiyor. Filistin’de Museviler devlet kurdukları vakit, Filistin topraklarının fakat yüzde 7’sini satın almışlardı. Buna karşın devlet kurdular. Onun için artık siz buraya Türklerden üç kat daha süratli artan milyonlarca insan alırsanız bir gün çok ağır bedelleri çocuklarımız öder. Biz, din ve siyasetin birbirine karıştırılmasına ve dinin istismar edilmesine karşıyız. Atatürk’ün oluşturduğu kurumsal çerçevenin gerçek olduğunu düşünüyoruz. Lakin bir vakit yapılan ve aslında Atatürk çizgisini temsil etmeyen laikçi uygulamaları da hakikat bulmuyorduk. Zira bugünkü AKP iktidarının önünü açan da o uygulamalar oldu. O uygulamaların fikir babalarının tıpkı vakitte Büyük Ortadoğu Projesi’nin fikir babaları olması da tesadüf değildir.
“O MASAYI LAKİN TEKMELERİZ”
Özdağ, Altılı Masa ile ilgili de “Bakın, biz, ‘1921 Anayasa’sı’ diyen, ‘etnik ve mezhepsel kimliklere siyasal hak vereceğiz, siyasal hak olacak’ diyen bir zihniyetle birebir masada olmayız. Biz, o masayı fakat tekmeleriz” dedi.