“Fethullah Gülen ve Işık Tarikatı” raporunu hazırlayan takımın başında yer alan eski Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral, Necip Hablemitoğlu cinayetine ait konuştu.
Saral, Independent Türkçe’den Can Bursalı’nın sorularını yanıtladı.
-Necip Hablemitoğlu, hazırladığı Köstebek kitabı yayınlanmadan evvel öldürüldü. Siz, 1999 yılında Fetullah Gülen yapılanması hakkında hazırladığınız rapor nedeniyle açığa alındınız. Rapordan ötürü rastgele bir tehdit aldınız mı?
Necip Hablemitoğlu pahalı bir dostumdu. Hunharca katledilmesinin ardındaki karanlığın bugün dahi aydınlatılması sürecinde yaşanmış olanların 1999 Nisan sonu prestijiyle dört aylık bir çalışmadan sonra noktaladığımız raporumuzun, devlette ve kamuda yaratmış olduğu tepki, Fetullah Gülen cemaatindeki paniğin ve telaşın sonucunda devletin ve medyanın denetime alınması bu ortada Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün yaptığı istihbarat çalışmalarının telekulak suçlaması ile soruşturmaya alınması, cemaatle ilgili tespitlerimizin isabetliliğini bir müddet örtbas edebildi. Ben Osman Ak, Zafer Aktaş, Ersan Dalman, Mahmut Çorumlu’nun ve istihbarat memurlarımızın açığa alınmasının ardından, merhum Necip Hablemitoğlu’nun kitabı “Köstebek”, bizim çalışmamızı tesirli bir formda gündeme getirmiş oldu. Hazırlamış olduğumuz rapor münasebetiyle rastgele bir tehdit almamızı gerekli kılmadı. Zira cemaatin devlette, siyasette ve medya dünyasında aleyhimizdeki idari ve yayın yoluyla yapılmış atakları esasen tehditten daha ağır sonuçlar yarattı bizim için. Misyondan alınmış olmamız, yıllarca açıkta kalma halleri ve yargılama süreçlerimiz, bizim için yıllarca süren bir tehdidin varlığına zati işaret ediyor.
-Hablemitoğlu’nun öldürülmesiyle ilgili, FETÖ’nün üst seviye yöneticilerinden Mustafa Özcan ile örgütle bağı olduğu gerekçesiyle karar giyen Enver Altaylı üzere isimlerin ‘ulusalcı’ kimliğiyle bilinen Levent Göktaş ve ona yakın gruba ‘suikast ihalesi’ verdiği ileri sürülüyor. Sizce bu mümkün mü?
Hablemitoğlu cinayeti ile ilgili olarak birinci anında değişik savlar ileri sürüldü. Lakin yüklü olarak toplumsal kanaat, bu cinayetin Fethullah örgütlenmesi tarafından gerçekleştirildiği tarafındaydı. Fakat aydınlatılamamıştı. Artık 20 sene sonra, iş yeni bir safhaya ulaştı. Bu tip siyasi cinayetler, failler bazında aydınlatılsa bile, olayın gerisindeki noktalar kolay kolay açığa çıkarılamıyor. FETÖ’nün devletteki takımları, kripto sisteminde misyon aldıkları için, FETÖ örgütünün bu işin içinde olmayacağı manasına gelmez. Devlette, siyasette, medyada kendine dahi muhalif üzere örgütlenmeleri bulunan bir yapının bu olaydan sıyrılması mümkün değildir. Suikast olayının işleniş formuna bakıldığında, profesyonel özellikler taşıdığı, o günden muhakkaktı. Cemaatin o günkü devlet yapısı içerisinde denetime aldığı kurumlarda, cemaat bünyesinde olmamakla birlikte, cemaate dayanak niteliğinde faaliyet gösterenlerde hiç elbet vardı. Soruşturma şu anda devam ettiğine nazaran, sonuca götürücü datalar ele geçtiğinde, hadise daha net olarak açığa çıkacaktır.
YAZI DİZİSİNİN BİRİNCİ KISMI | Hablemitoğlu Evrakı | Açılmasına katkı sağladığı altın madenine çaba ettiği Gülen cemaati nasıl hâkim oldu, ABD ne için devreye girdi, suikast öncesinde ve sonrasında neler yaşandı?
YAZI DİZİSİNİN İKİNCİ KISMI | Hablemitoğlu Evrakı | Hablemitoğlu’na ‘MİT’ suçlaması, var olmayan ‘altın’ evrakı ve varlığı kanıtlanamayan kurye profesör
YAZI DİZİSİNİN ÜÇÜNCÜ KISMI | Hablemitoğlu Belgesi: Tabirlerde cinayetle suçlanan eski Özel Kuvvetler Komutanlığı mensupları hakkında yıllarca süreç yapılmadı!
YAZI DİZİSİNİN DÖRDÜNCÜ KISMI | Hablemitoğlu Evrakı | Eski ÖKK subayı Nuri Gökhan Bozkır: 2015’te devrin İstanbul Başsavcısı İrfan Fidan’a bildiklerimi anlatmama karşın resmi sözüm alınmadı!
YAZI DİZİSİNİN BEŞİNCİ KISMI | Hablemitoğlu Evrakı: Sedat Peker neden ‘Başıma gelmeyen kalmadı’ diye söz verdi, soruşturma 13 yıl boyunca nasıl savsaklandı, MİT Hablemitoğlu’nu hangi bahiste uyardı?
YAZI DİZİSİNİN ALTINCI KISMI | Hablemitoğlu Belgesi | 2015 yılında verilen sözde açıklanan isimler yedi yıl boyunca korundu: ÖKK’daki herkes ÖKK’daki katili biliyordu!