Çekya’nın başkenti Prag’ın merkez garında her şey ilk bakışta normal görünüyor. Ancak, sadece birkaç metre ötede, milyonlarca Ukraynalı gibi Rus işgalinden kaçan yüzlerce Roman, bulabildikleri bir yerde yaşamaya çalışıyorlar. Mülteci vizesi verilen diğer Ukraynalıların aksine, bu aileler gidecek hiçbir yerleri olmadığını ve onları isteyen kimsenin olmadığını öğrendiler.
Guardian’ın ziyaret ettiği garda yüzlerce Roman mülteci, gar zemininde yatıyorlar ya da görevlilerinin sağlıksız koşulların olduğunu söylediği, yalnızca 21.00 ile 05.00 saatleri arasında yanaşan derme çatma bir yataklı trene sığınıyorlar. Her gece 500’den fazla kişi, başlangıçta yalnızca 260 kişiyi ağırlaması öngörülen odalara tıkılıyor. Bazıları 10 geceye kadar buralarda kaldı.
Mültecilere Yardım Örgütü (OPU) kriz koordinatörü Geti Mubeenová, “Çekya’deai en önemli durum bu” diyor. OPU, gara yardım eden diğer gönüllü gruplarla birlikte, hükümeti daha uygun bir konaklama yeri sağlamaya zorlamak amacıyla çalışmalar yapıyorlar. “İnsani krizle karşı karşıyayız. Artık sürdürülebilir değil” diyor Mubeenová.
Mültecilerin çoğu, Çek makamlarının statülerine ve kalıcı konaklamaya hak kazanıp kazanmadıklarına karar vermesini bekliyor.
‘KÖPEKLER GİBİ YERDE YATIYORUZ’
Prag’a geldiğini söyleyen Kievli üç çocuk annesi Zanna, “Kayıt merkezinde mülteci koruması için kayıt yaptırmaya çalıştık ama bizi kabul etmediler ve nedenini açıklayan herhangi bir belge vermediler. Buraya kalacak bir yer aramaya geldik ama onun yerine köpekler gibi yerde yatıyoruz. Yorulduk ve artık enerjimiz kalmadı. Sadece gerçekten umutsuz hissediyorum” diyor.
Yardım görevlileri, bunun dışardan gelen birçok Roman için tipik bir hikaye olduğunu söylüyor.
Vladimir Putin, 24 Şubat’ta Ukrayna’ya saldırı emri verdiğinden beri, Çekya mültecilere yaklaşık 350 bin geçici koruma vizesi verdi.
Mubeenová’ya göre birçok Roman, Çekya ve komşu ülkelerde yaygın olan Roman karşıtı bir önyargının beslediği farklı bir kaderle karşı karşıya kaldı. Almanya’daki Dresden polisinin onların trenden inmelerine izin vermediğini aktaran bazı kişiler de dahil olmak üzere, Prag’dan Almanya’ya giden birçok Roman daha sonra geri döndüğünü söylüyor.
Çek yetkililer ise Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın 2011 yılında Ukrayna’nın Transcarpathia bölgesindeki Macarlara vatandaşlık verme politikası sayesinde, Ukrayna-Macaristan ikili vatandaşlığına sahip AB vatandaşları oldukları için gelen Romanların çoğunun mülteci statüsüne hak kazanmadığını söylüyorlar.
PASAPORTLARI REDDEDİLDİ
Macar pasaportlulardan bazıları, çifte vatandaşlığın sonuçlarını anlamadan belgelere başvurmaları için rüşvet verildiğini iddia ediyor. Birkaç kişi, Macaristan’da pasaportlarının sahte olarak reddedildiğini anlatıyor.
AB vatandaşlığına sahip olmak, onları Schengen kuralları uyarınca sınır dışı edilmekten korurken üye devletler arasında hareket özgürlüğü sağlıyor. Ancak aynı zamanda devletlerin barınma sağlamak zorunda olmadığı durumlar içinde de kalabiliyorlar.
Ancak Mubeenová, gardaki insanların yalnızca beşte birinin Macar vatandaşlığına sahip olduğunu söylüyor. Çoğu zaman başvuruda bulunmada ve hatta kayıt merkezlerine girmede engellerle karşılaşan diğerlerinin kaderi, Romanları gerçek mülteciler olarak reddeden resmi ve katı tutumları yansıtıyor.
Çekya İçişleri Bakanı Vít Rakušan ise “Roman akınının organize suçla bağlantılı olduğunu” iddia etti.
“Yetkililer Romanların koruma başvurusunda bulunmak için gerekli belgelere sahip olmadıklarını söylediler, ancak çoğu zaman yasal olmadığı öne sürülüp başvuru yapmalarına bile izin verilmiyor” diyor Mubeenová.
HASTALIKLAR YAYILIYOR
Mültecilerden sorumlu Çekya İçişleri Bakanlığının bir sözcüsü, tren garında geçici koruma başvurusunda bulunanların, Troja mahallesinde yakın zamanda kurulan bir “çadır kent” de dahil olmak üzere devlet tarafından sağlanan konaklama hakkına sahip olduklarını söyledi.
Sözcü “Bazı insanlar bu teklifi reddedip ana gara geri dönüyor. Ancak garda geçici koruma hakkına sahip olmayan veya geçici koruma başvurusunda bulunmamış kişiler de var. Ayrıca başvuru sahibinin başka bir AB üyesi ülke vatandaşı olduğu ortaya çıkarsa geçici koruma sağlanamaz” diyor.
Gardaki vahim durum, gönüllü olarak çalışan tıp öğrencileri tarafından suçiçeği, kızamık, hepatit A, bit, uyuz ve tüberküloz vakalarının rapor edilmesine neden oldu. İtfaiye ekipleri binaları günde üç kere dezenfekte ediyor. Sağlık kısıtlamaları, yardım kuruluşlarının sıcak yemek dağıtmasını engelliyor.
Garın bina müdürü Jan Vágner, mevcut durumu, 5 binden fazla kişinin Ukrayna’dan gelen trenlerden çıktığı mülteci krizinin başlangıcından “daha zor” olarak tanımlıyor. “Sayılar artık çok daha az olsa da, hepsiyle ayrı ayrı konuşmamız ve onlarla yakın çalışmamız gerekiyor, ancak doğru türde yardıma sahip değiliz” diyor. (DIŞ HABERLER)