Sözcü muharriri Uğur Dündar, eski CHP Şanlıurfa Milletvekili ve Deniz Baykal’ın Genel Başkanlığı periyodunda CHP’nin Genel Saymanlığını yapmış olan Mahmut Yıldız’ın Halk TV’nin satışına ait Deniz Baykal ve kızı Aslı Baykal’a yönelik suçlamalarda bulunduğu mektubunu paylaştı.
Halk TV’nin iki yıl bütün kuruluş masraflarını kendi imkanlarıyla karşıladığını söz eden Yıldız, kelam konusu mektubunda, “Deniz Baykal’ın sonradan çıkan bir şirket maddesinden yararlanarak payların tamamını kendi ismine alıp akabinde satıp parayı cebine koyduğunu” yazdı. Yıldız, “Yanlış yaptığını mektup ve iletiyle iletmeme karşın bana yanıt vermedi. Kendisi ve kızı Aslı Hanım ‘Bizim mal varlığımızdır diye karşılık verdiler’ diye yazdı” sözlerini kullandı.
Dündar, Aslı Baykal’ın kelam konusu teze ait sorusuna da, “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Palavra, iftira ve şantaj devleti değildir” diyerek cevap verdiğini iletti.
Söz konusu mektubu ve Yıldız’ın Aslı Baykal’a daha evvel gönderdiği bildirilerine da yer verdiği yazısında, “Mahmut Yıldız’ın şok suçlamalarını ve Aslı Baykal’ın ona yönelik iletisini hiçbir yorum yapmadan paylaştım. Bugüne kadar partisi yıpranmasın diye hukuksal teşebbüste bulunmayan Yıldız, bundan bu türlü hakkını yargıda arayacağını belirtiyor” diye yazdı.
Uğur Dündar’ın bugünkü köşesinde yer alan mektup ve iletiler şöyle:
“Sayın Uğur Dündar Bey’e,
Halk TV’yi Şanlıurfa’da yayın yapan şahsıma ilişkin ŞRT’nin kurucuları ismine kurdum ve ismini da merhum Baki Beyefendi (Özilhan) ile birlikte verdim. Bu TV’nin iki yıl bütün kuruluş masraflarını (uydu, Digitürk, yayın aracı ve gerekli alet edevatı) kendi imkanlarımla karşıladım. Daha sonra CHP’nin MYK kararı ile reklam ve yayın mukavelesi yapıldı. Bu kontrattan elde edilen ve öteki reklam gelirleriyle sarfiyatları karşılandı. Halka tarafsız ve hakikat hizmet için kurulan bu televizyonun dönem alınmasını Sayın Deniz Baykal’a söyledim. Antalya’dan bulduğu beş yakınına benim kurucularım beş kuruş almadan paylarını devrettiler. Sonradan çıkan şirket maddesinden yararlanan Deniz Baykal payların tamamını kendi ismine aldı. Ve daha sonra da 1 TL vermediği TV’yi satıp (2 milyon dolar olduğu öne sürülen-UD) parayı cebine koydu. Yanlış yaptığını mektup ve bildiriyle iletmeme karşın bana karşılık vermedi. Kendisi ve kızı Aslı Hanım ‘Bizim mal varlığımızdır diye yanıt verdiler. Sevgi ve hürmetlerimle, Not: İspatlanması gereken her şeyi ispatlarım.”
Mahmut Beyefendi yalnızca bu mektubu göndermekle yetinmemiş. Deniz Baykal ismine Halk TV’yi satan kızı Aslı Baykal’a gönderdiği bildirileri da iletmiş. Bunların birinde Aslı Hanım’a hitaben şunları söylemiş:
“Aslı Hanım, Bu TV işi bitti, parayı cebime koydum diyorsan yanılıyorsun. Benim cebimden çıkan para 1.200.000 Dolar. (Hesabı var.) Bu parayı istiyorum ve alacağım. Yeterli düşün, hak yeme ve karar ver. Karşılık bekliyorum.”
Bir öbür bildiride ise şunları yazmış:
“Aslı Hanım, Televizyonun satışı konusunda herkes beni arıyor. Zira kuruluş sırasında kamuoyuna ‘Televizyon benimdir’ diye beyanat vermiştim. Kuruluşunu da Urfa’daki televizyonumun üzerine yapıp bütün masraflarını ben ödemiştim. Geri kalan harcamaları da partinin kasasından yapmıştım. Benim dışımda televizyonun satılması Genel Başkan’ıma çok önemli spekülasyon yaratır. Hemen görüşmemiz gerekir.”
Ve bir öteki ileti:
“Aslı Hanım, Ben bu haksızlığı kabul edemem. Vakte yayma ve benimle görüş. Ayrıyeten yasal yollara başvurmaya mecbur etme. Olayın peşini bırakmam. Benim ve partinin parasını cebine koyamazsın. Sana para lazımsa diğer yolları orta. İnsan emanete hıyanet etmemeli.”
Mahmut Yıldız’ın bildirisini aldıktan sonra sorumlu ve prensipli gazetecilik anlayışım gereği tezleri -bu mevzuda düne kadar görüşüne başvurulmadan haber yapılan- Aslı Baykal’a ilettim. Argümanlara karşılık vermek ve doküman göndermek yerine şunları yazdı: “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Palavra, iftira ve şantaj devleti değildir.”