”1996 yılında, kadınların ve kadın örgütlerinin birikimlerine olan inançla kâr amacı gütmeyerek yola çıkmış Uçan Süpürge’nin vizyonu, kadınların güçlendiği ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı herkes için adil bir dünyaya kavuşmak için değişim yaratmaktır. Şiddet, yasal haklar, temsil eşitsizliği, görünürlük, üretme ve yaratma gibi birçok farklı konuda farkındalık yaratmayı amaçlayan Uçan Süpürge, çocuk yaşta ve zorla evlilik sorununun Türkiye’nin gündemine girmesinde öncü bir rol oynamıştır…” manifestosu ile kendini anlatan Uçan Süpürge, bu yıl 60’ı aşkın film ve 105 seans ile yine kadın yönetmenleri bir araya getirerek yine muhteşem bir açılış yaptı.
Festival Kapsamında izlediğim ve yazmaya değer bulduğum 2021 Endonezya yapımı ” Yuni”, bol ödüllü filmlerin dışında epey ilgi gören bir film olarak göze çarptı.
Endonezyalı genç yönetmen Kamila Andini’nin eleştirmenler tarafından alkışla karşılanan ve ilgi gören ilk filmi ”The Mirror Never Lies’’ dan sonra ikinci uzun metrajlı yapımı olan ”Yuni”, 2021 yılında Toronto Uluslararası Film Festivali’nde prömiyer yapmış.
Filmi izlerken Endonezya toplumunun kodlarını ve sosyolojini iyi bilmek gerektiğini düşünürken, bir yandan da kapalı toplumlarda kadın sorununun evrensel olduğunu düşündüm.
Kültür ve sosyal hayatın temellerinden biri olan inanç düzleminin, tek başına bir toplum düzeni oluşturmaya ve sürdürmeye yetmeyeceğini; hak, adalet, laiklik ve sekülerizm ölçülerinde somutlaşma eğilimi olmadan ne toplumun ne de kadının gelişimininde bir adım atılamayacağını film boyunca daha net gördüğümü söyleyebilirim.
BİR ASYA ÜLKESİNDEN BİR GENÇ KIZ PORTRESİ VE TABULAR
Yuni, 17 yaşında Endonezya’nın kenar semtlerinden birinde büyükannesi ile yaşayan başarılı bir lise öğrencisidir. Dünyanın en kalabalık ülkelerinden biri olan Endonezya’da,nüfusun yüzde 86.7’sinin müslüman; bu müslüman nüfusun da yüzde 99’unun Sünni olduğunu ve Endonezya ulusal ve bölgesel yasalarına göre kadının başörtü takmasının tamamen isteğe bağlı olduğunu bildiğimiz için, okulda ders sırasında başını örten genç kızların dışarıda tamamen modern bir hayat yaşadıklarını görmek enteresan. Bu arada okulda bazı şeriat kurallarının geçerli olduğunu ve bando-müzik kolunun şeriat hükümleri gereğince yasaklandığı konusunu ve de buna verdiği tepkiyi Yuni’nin arkadaşlarıyla tartışmasında görüyoruz.
Yuni ve kız arkadaş çevresi kapalı toplum ve geleneklerin kadınları şekillendirdiği bir çevrede yetişirken sık sık; evlilik, erkekler, bekaret ve cinsellik hakkında bildiklerini ya da çevrelerinden dinlediklerini kendilerince yorumlamaktadırlar. Bu arada okulda bekaret kontrolü ve Batılı yaşam tarzına özenti sonucu ahlaki bozulmanın yerleştiği düşüncesiyle önlem almak gibi konular okul idaresi tarafından tartışılmaktadır.
Çevresinde mutlu ve kadının özgürleştiği bir evlilik tarzını ya da boşanma sonrası anne-baba evine dönebilen kadınların olmadığını gören Yuni, üniversiteye hazırlanma hayalleri içindeyken, kendisine mahallenin delikanlılarından birinin görücü geldiğini öğrenir. Bu arada okulun yakışıklı ve en itibarlı öğretmenlerinden biri olan Damar Hoca’ ya karşı hem kendisinin hem de okuldaki kızların zaafı vardır.
İlk teklifi reddeden Yuni, bir süre sonra kendisinden yaşça büyük bir erkeğin ikinci karısı olma ve yüklü bir başlık parasıyla evlenme teklifi alır. Tabii ki ilk gece bakire olduğunu kanıtlarsa bu bedel daha da yükselecektir. Bu teklifi de reddeden Yuni, Endonezya’nın batıl inançlarına göre üç kez evliliği reddeden bir genç kızın bir daha asla evlenemeyeceği hurafesini yıkmak ister. Bu arada, filmin baş kahramanı olan Yuni’nin mor renge olan takıntısının filme bir önseme niteliğinde iliştirildiğini ve bu rengin Endonezya toplumunda dul kadına ait bir sembol olduğunu öğreniyoruz. (Bunun için filmin sonunu beklemek gerekiyor)
Okuldan mezun olmak üzereyken, kadın kıyafetleri satan bir mağazanın kabininde kadın kıyafeti denerken yakaladığı Damar hoca ile karşılaşması, ardından da kendisini istemeye gelmesi bir şokun ve yazgısının başlangıcı olur. Eşcinselliği açığa çıkan Damar’ ın annesine erkek olduğunu ispatlaması için bir evlilik yapması gerekmektedir ve o kurban evlenmeden dul kalacak olan mor renk tutkusuyla yaşayan 17 yaşındaki Yuni’ dir. (Bu arada kapalı toplumda baskı altında olanın sadece kadın olmadığını da anlıyoruz…)
Güneydoğu Asya toplumuna ait bir kadın portresinin ve cinselliğin bolca tartışıldığı cesur bir film olan Yuni, gerçekten alkışı ve övgüyü hak eden, vizyona girdiğinde kaçırılmaması ve üzerinde bolca tartışılması gereken bir yapım olarak öne çıkıyor.
Hepinize iyi seyirler
Özlem KALKAN