TÜSİAD Lideri Orhan Turan, “Enflasyonla çabada bir mutabakat oluşması gerekiyor” değerlendirmesini yaptı. Turan, “Enflasyonla yanlışsız vakitte hakikat araçla gayret ettiğinizde bu tercihin kısa müddetli bir maliyeti olur. Sorunu aşmak için gereken bu sonlu maliyete katlanmak yerine kısa vadeli kazanımlar ismine atılan adımlar maalesef yüzde 80-90 düzeyindeki enflasyona ve toplumsal refah kaybına neden oluyor” kanısını lisana getirdi.
Turan, Uzman Report’ta kaleme aldığı yazıda, “Bu süreçte hem Merkez Bankası’nın bağımsızlığının ziyan görmüş olması hem de pek çok kurumumuzun iktisadi siyaset dizayn etmede yaşadığı zayıflık kıymetli rol oynadı. Enflasyonla gayret Merkez Bankası’nın temel sorumluluğu olmakla bir arada bu gayret kapsamlı bir siyaset inşası isteyen bir süreçtir. İlgili bakanlıklardan düzenleyici kurumlara kadar iktisat ile direkt yahut dolaylı bağlantı içerisinde olan her kurumun bu sürece sürdürülebilir, öngörülebilir, tamamlayıcı siyasetlerle katkı sağlaması kritik değerde. Fakat bu da tam kâfi değil. Türkiye’de enflasyonla gayrette iktisadın paydaşları nezdinde bir mutabakat maalesef oluşamamış, enflasyon çift haneye çıkmaya başladığı devirden itibaren bu sürecin yaratacağı sıkıntılar geri planda kalmıştır. Bugün her ne kadar düşük faizle fonlama talebi gündemde olsa da sıkıntıların üstesinden gelebilmek için öncelikli olanın enflasyonla uğraş olduğunu anlamalıyız. TÜSİAD olarak fiyat istikrarı ve enflasyonla çabanın ehemmiyetinin üzerinde uzun vakittir durmaktayız. Enflasyonla yanlışsız vakitte gerçek araçla uğraş ettiğinizde bu tercihin kısa müddetli bir maliyeti olur. Sorunu aşmak için gereken bu sonlu maliyete katlanmak yerine kısa vadeli kazanımlar ismine atılan adımlar maalesef yüzde 80-90 düzeyindeki enflasyona ve toplumsal refah kaybına neden oluyor. Tüm bunların bir sonucu olarak da küresel iktisattan aldığımız hisse düşüyor.” sözünü kullandı.
Turan şunları kaydetti:
“Ekonomi içinde insan, sosyoloji, tarih, psikoloji olan çok katmanlı bir alan. Bu yüzden de kuralları, nedensellik münasebetleri devirlere, farklı ekonomilere nazaran değişebiliyor. Lakin bu durum, yıllarca denenmiş ve sonuçları net olan iktisadi kuralların geçerliliğini ortadan kaldırmıyor. Hala gücümüzü enflasyon, döviz kuru, krediler üzere meselelerden oluşan bir döngüden çıkmaya harcıyoruz. Kanıtlanmış iktisadi metotları kullanarak bu kısır döngüden bir an evvel çıkmalı, uzun vadeli stratejilerle dünyayı hakikat okuyup adımlarımızı şimdiden atmalıyız.”