Türkiye Uzay Ajansı (TUA) Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım, Milli Uzay Projesi ve ilk insanlı uzay yolculuğu ile ilgili açıklamalarda bulundu. TUA Başkanı Yıldırım, “Neden bizim zengin mutfağımızdan bir şeyler gitmesin? Hatta uzay yolcumuz orada bulunanlara da bundan ikram etsin” dedi.
Türkiye’nin insanlı ilk uzay görevi başlıyor ve bu yolculuğa çıkacak Uzay yolcusu için seçimler yapılıyor. Bir Türk vatandaşı, gerekli eğitimleri tamamladıktan sonra Uluslararası Uzay İstasyonu’na gönderilecek ve Türk Astronot uzayda 1 hafta deney yapacak.
“Başvuru sayısı 36 bini geçti”
Sabah’ın haberine göre, TUA’nın çok büyük bir ihtiyaç olduğunu ve uzun yıllardır da beklenen bir şey olduğunu ifade eden Yıldırım, “Milli Uzay Programı aslında bir dönüm noktası. Bu programda 10 büyük hedefimiz var ve bu hedeflere ilk 10 senelik dönemde büyük ölçüde ulaşmayı planlıyoruz. Bu hedeflerden bir tanesi bir Türk vatandaşının ilk defa uzaya çıkması, Uluslararası Uzay İstasyonu’na giderek orada bilimsel çalışmalar yapması ve Türk bayrağının da uzayda temsil edilen bayraklar arasına girmesi. Bu görev için şu an hazırız, başvuru sürecimiz devam ediyor. uzaya.gov.tr sitesine girip bakanların sayısı 5 milyonu aşmış durumda, başvuru için kaydını tamamlayanların sayısı 36 bini geçti. “
“Bunlar Türkiye için ciddi rakamlar. Tamamen başvurusunu tamamlayıp astronot adayı diyebileceğimiz de 460’dan fazla kişi var ve bu sayı sürekli artıyor. Başvuruların ardından seçim süreci başlayacak. Önce bir ön eleme ve birtakım tercihler olacak. Sağlık, yabancı dil, fiziki özellik şartları var. 2023’te yani Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında ilk defa bir Türk insanı da uzaya çıkmış ve bizim bilim camiamızın belirlediği bilimsel çalışmaları da gerçekleştirme fırsatı bulacak. Yerçekimsiz bir ortamda bilim yapmak bugüne kadar Türk bilim camiasında ilk defa olacak” şeklinde konuştu.
“Bize has bazı unsurları oraya götürmesini arzuluyoruz”
Uzaya gidecek Türk vatandaşının yanında Türkiye’yi temsil edecek sürpriz nesneler götürebileceğini söyleyen Yıldırım, “Uzay istasyonuna giderken her gramın önemi var, istediğiniz her şeyi oraya götürme şansınız yok. Götürmek istediğimizi beyan ettiğimiz her şey çok ciddi bir kontrolden geçiyor. Uzay yolcumuzun mutlaka bayrağımızı ve bize has bazı unsurları oraya götürmesini arzuluyoruz. Bu konuda sürprizler olabilir. Mesela yiyecek olarak Türk mutfağından bir şeyler götürülebilir. Neden bizim zengin mutfağımızdan bir şeyler gitmesin? Hatta uzay yolcumuz orada bulunanlara da bundan ikram etsin. Şu an bunun ne olacağı konusunda çalışmalar devam ediyor” dedi.
“Aya gitmeyi tecrübe etmemiz gerekiyor”
Uzaya bir Türk insanının bilimsel bir misyonla gönderilmesi dışında çok sayıda önemli hedefleri olduğunu dile getiren Yıldırım, “İlk hedefimiz aya ulaşmak. Ancak biz aya insan göndermeyeceğiz. Bu kapasite şu an dünyada sadece 3 ülkede var. Aya ulaşmamızın iki safhası var. Nihai hedefimiz 2028 sonunda ayın üzerine yumuşak inişle bir rover indirmek ve orada bilimsel veriler toplayacak birtakım çalışmaları yapmak. Fakat bu Türkiye’de hiç denenmemiş bir şey olduğu için öncelikle aya gitmeyi tecrübe etmemiz gerekiyor.
Dolayısıyla ara hedefimiz de aya ulaşmak ve bu da 2 sene içerisinde gerçekleşecek. Geçen senenin sonunda bu konudaki en yetkin kuruluşumuz olan TUBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü’yle bir anlaşma imzaladık ve aya gidecek aracımızı hazırlama görevini onlara verdik. Tahminimize göre bu ay sonu, Temmuz başı gibi bu iş bitecek ve artık aracın imalatı başlayacak. Bu aracımızın bizi aya götürecek olan motoru tamamen yerli bir motor ve bununla 2 sene içerisinde aya ulaşmayı hedefliyoruz. Yaklaşık 2 buçuk ton ağırlığında, bir otomobilden biraz daha büyük olacağını öngördüğümüz bir araç. Türkiye bu araçla aya ulaşabilen ve bir araç gönderebilen çok az sayıdaki ülke arasına girmiş olacak. Bu arada öğreneceğimiz şeyler Türkiye’yi çok farklı bir noktaya taşıyacak” ifadelerini kullandı.
“Aya gidecek uzay aracımızı Space X götürmek istiyor”
Elon Musk ve Space X ile yapılan görüşmelere de değinen Yıldırım, şunları söyledi: “Elon Musk dünya çapında çok önemli bir figür şüphesiz. Sayın Cumhurbaşkanımızla görüşüyorlar. Fakat sadece Space X değil Amerika’daki diğer büyük kuruluşlarla da temasımız var. Avrupa, Rusya, Çin ve Japonya’daki şirketlerle ve kurumlarla da iş birliği çalışmaları yürütüyoruz. Bizim son atılan Türksat 5A ve 5B uydularımız da Space X’in roketleriyle fırlatıldı ve yörüngeye yerleştirildi.
Aya gidecek uzay aracımızı da onlar götürmek istiyor. Dünyadaki uzay camiası Türkiye’nin milli uzay planının farkında. Hatta bizim gibi ya da bizden biraz daha geride olan birçok ülke ‘Biz sizin bu programınızdan istifade edebilir miyiz’ diyor. Biz de memnuniyetle yardımcı olmak için kapıları açıyoruz. Uluslararası ilişkiler uzay çalışmalarında çok önemlidir. Burada bir ülkenin her şeyi tek başına çok zor ve zaman alıcı şeylerdir.”
“Türkiye’nin bundan geri kalması düşünülemez”
Uzay çalışmaları ve Türkiye Uzay Ajansı’nın kurulmasına yönelik eleştirilere de değinen Yıldırım, şunları söyledi: “Bu tip eleştiriler dünyanın her yerinde oluyor. Bu işin içinde olan birisi olarak şunu net bir şekilde söyleyebilirim: Uzayda yoksanız dünyada da söz sahibi olmanız mümkün değil. Bizim sloganımız, uzayda izi olmayanın dünyada sözü olmaz. Bunun önemini önümüzdeki 5-10 sene içerisinde herkes anlayacak. Bugün haberleşme ile ilgili ne varsa uzaydan devam ediyor. Dünyada olup bitenler, denizlerin durumu, trafik, çevre ve şehircilik konuları, ormanlar ve tabii afetler sırasındaki problemler uzaydan takip ediliyor. Eskiden sadece kontrol vardı artık birçok konuda uzaydan müdahale de var. Türkiye’nin bundan geri kalması düşünülemez. Bu çalışmalara harcanan parayı ve kaynağı başka yerlerde harcamak gerektiğini söyleyenlere eğer bugün biz bu paraları ve da kaynakları uzay çalışmalarına harcamazsak ileride daha fakir olacağız diyoruz. Bütün toplumun Milli Uzay Programımızı desteklemesini bekliyoruz. Yapılan araştırmalarda uzay çalışmalarına harcanan her bir liranın 3-4 misliyle ekonomiye geri döndüğü tespit edildi. Uzay ekonomisi dediğimiz şey yakında 1 trilyon dolar hacmine ulaşacak ve biz de bundan pay almalıyız.”
“Türkiye’mizin yeni bir ‘Kızılelma’sı olacaksa bu uzay olmalıdır”
Uzayda ve gök cisimlerinde Türkiye’nin de hakkı olduğunu ve bu işin hukuki tarafının bulunduğunu söyleyen Yıldırım, şunları kaydetti: “Bu hakları Birleşmiş Milletler Sözleşmesi kayıt altına almış. Eğer o hakkınızı kendiniz alacak güce, bilgiye, teknolojiye sahip değilseniz kimse bu hakları size sunmaz. Eğer milletimizin, devletimizin uzaydaki ve gök cisimlerindeki haklarını korumak istiyorsak orada olmak zorundayız. Bana göre uzay çalışmaları bütün milletimizin anlaması ve el ele vermesi gereken bir hedeftir. Ben bunu ‘Yeni Kızılelma’ diye ifade ediyorum. Türkiye’mizin yeni bir ‘Kızılelma’sı olacaksa bu uzay olmalıdır.”
“TUA’nın askeri projelerle bir ilgisi yoktur”
Türkiye’nin uzay programının geliştiği ölçüde milli güvenliğe de katkı sunacağını dile getiren Yıldırım, “Bir yeri korumak istiyorsanız öncelikle o yerin çevresini takip etmeniz, görebilmeniz ve kontrol edebilmeniz gerekir. Bunların artık uzay sistemleri olmadan düşünülmesi mümkün değil. TUA’nın askeri projelerle bir ilgisi yoktur ama teknoloji olarak iç içedir. Bir uydunuz ve uzaktan algılama teknolojiniz varsa bazı şeylerin farkında olabilirsiniz. Bu uydular yerdeki cisimlerin ve olan bitenin fotoğrafını çeker, verisini toplar. Bunları siz çevre, gelişimin kontrolü, verimlilik, güvenlik ve istihbarat için de kullanabilirsiniz” diye konuştu.
“Uzay turizmi de çoktan başladı”
“Gelişmekte olan uzay madenciliğinde en kıymetli maddenin su olduğuna değinen Yıldırım, “Madencilik deyince bizim aklımıza hep altın, gümüş, platin gibi değerli metaller geliyor. Uzay madenciliği uzayda en kıymetli olan nesneyle başlıyor yani suyla. Sonraki adım da nadir toprak elementleri diye bilinen stratejik sektörlerde çok büyük bir önem taşıyan 17 tane elementin gök cisimlerinden elde edilmesi, öncelikle uzayda kullanılması ve sonra dünyaya getirilmesi. Türkiye olarak elbette buna ilgimiz var ama adım adım gideceğiz, dünyadaki gelişmeleri görmemiz lazım. Uzay turizmi de çoktan başladı ve yakın gelecekte birçok insanın kolaylıkla uzaya çıkabilecek.
Elbette sıradan insan için bu hala bir hayal gibi gözüküyor ama 100 yıl önce dünyada uçaklar uçmaya başladığında da birçok kişi için hayaldi. Bugün gelinen noktada artık uçağa binmek sıradan bir hadise. Kimsenin şüphesi olmasın uzay da böyle olacak. Belki 100 yıl bile sürmeyecek bilet fiyatları çok daha aşağı inecek ve dünyada yaşayan birçok insanın bunu karşılayabileceği bir seviyeye gelecek. Biraz daha zamana ihtiyaç var ve ben ülkemizden de çok yakın gelecekte birçok kişinin bu turizm faaliyetine katılacağını düşünüyorum. Uzayda yakın yörüngede platformlar oluşturuluyor ve bunların bazıları otel olarak da hizmet verecek. Şu anki Uluslararası Uzay İstasyonu’nun artık bilimsel çalışmalar için ömrünü tamamladığı ve devreden çıkarılacağı biliniyor ve onun otel yapılması yönünde tartışmalar var. Otel gibi bir haftalık tatil için uzaya gitmek ve kalmak mümkün olacak” ifadelerini kullandı.