)
İzmir Büyükşehir Belediye Lideri Tunç Soyer, kentin düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü hasebiyle astırdıkları afişler üzerinden kendisine sert tenkitler yönelten ve “Afişlerin öznesi ‘barış’ değil ‘zafer’ olmalıydı” diyen MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli‘ye karşılık verdi. Atatürk‘ün “Tam bağımsızlık için uğraş ederken kuracağımız barış kimse tarafından bozulmasın” kelamından yola çıktıklarını vurgulayan Soyer, “Türkiye’nin bu siyasal ikliminde her sözcükten, cümleden, her icraattan bir kutuplaştırma, ayrıştırma siyaseti yaratmaya çalışanlara çok üzülüyorum. 100 yıl sonra geldiğimiz nokta bu olmamalıydı. Bunun için çok üzülüyorum. Biz, bu siyasal iklimi yaşarken geleceğin siyasal iklimini İzmir’den kuracağız” dedi.
Tunç Soyer, 91. İzmir Enternasyonel Fuarı’nın tanıtımı için bugün Kültürpark’ta basın toplantısı düzenledi. Soyer, toplantıda, İzmir’in kurtuluşunun yıl dönümü münasebetiyle İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kentin çeşitli noktalarına astırılan “barış” temalı afişlere reaksiyon gösteren Devlet Bahçeli’ye de karşılık verdi. Bahçeli’nin “Afişte ‘barış’ değil ‘zafer’ yazmalıydı” kelamlarını yanıtlayan Soyer, “Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Biz tam bağımsızlık için gayret ederken kuracağımız barış kimse tarafından bozulamasın’ kelamından yola çıktık. Ve biz şayet burnunuzun tabanında, Suriye’de, Irak’ta beşerler birbirinin boğazını keserken İzmir’de, Türkiye’nin her yerinde barış içinde yaşıyorsak bunu bu vizyona borçluyuz. Özetle bizim en çok sahip çıkmamız gereken mirastır, Mustafa Kemal Atatürk’ün barışı” diye konuştu.
“Ömrünü, savaş alanlarında kazanılan zaferi barışla taçlandırmak için feda ediyor”
Başkan Tunç Soyer, konuşmasını Atatürk’ten anekdotlarla sürdürdü ve şunları söyledi:
“2 Eylül’de Trikopis’i esir aldığında, oturtuyor çay ve sigara ikram ediyor. Soruyor ‘Ne istiyorsun benden’ diye Mustafa Kemal. ‘Eşim İstanbul’da, ona haber verin’ diyor. Ve şöyle teselli ediyor, ‘Savaşta iki taraf olur; biri yener, biri yenilir lakin bu tesadüftür, bu bir baht işidir. Senin yeteri kadar talihin yoktu’ diyor ve gönül alıyor. Bir de herkesin bildiği bir anekdot var. Atatürk İzmir’e geldiğinde, Karşıyaka’da bir köşkte konuk edecekler ve yere Yunan bayrağı serilmiş, onun üzerinden geçmesi söyleniyor. ‘Kaldırın’ diyor. ‘Efendim, Yunan Hükümdarı geldiğinde bayrağımızın üzerinden ezerek geçti’ diyorlar. ‘O bir kusur yapmış, biz birebir yanılgıyı yapmayız. Bayrak, bir milletin onurudur. O onur ayaklar altına alınmaz’ diyor. Bütün bunlardan sonra Trikopis, başbakan oluyor ve Cumhuriyet’in 10’uncu yıl kutlamalarına Mustafa Kemal’in daveti ile geliyor. 1934 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ü Nobel Barış Ödülü’ne aday gösteriyor. Yeniden 1934 yılında, evvel Balkan Paktı’nı kuruyor. Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya… Ve 1937; Türkiye, Irak, İran ve Afganistan ile Sadabat Paktı’nı kuruyor. Özcesi aslında bütün ömrünü, savaş alanlarında kazanılan zaferi barışla taçlandırmak için feda ediyor.”
“100 yıl sonra geldiğimiz nokta bu olmamalıydı”
Atatürk’ün dünyanın en büyük barış insanı olduğunu vurgulayan Soyer, şöyle devam etti:
|
Devlet Bahçeli ne demişti? İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlatılan 9 Eylül afişlerine sert reaksiyon gösteren Devlet Bahçeli, “30 Ağustos’un mirasını yağmalayan, İzmir’in kurtuluşunu tartışmaya açan işbirlikçilik, iradesizlik ve gayri milliktir. Kelam konusu afişlerin öznesi ‘barış’ değil ‘zafer’ olmalıdır. Tarihe ve ulusal deneyimlere bakarak diyebiliriz ki zafersiz bir barış teslimiyetçilik, barışsız bir zafer ise tedbirsizlik, temkinsizlik ve temelsizliktir. Düşmandan aman dileyen bir çürümüşün, zaferimizi ‘barış’ diyerek gölgeleyen bir Megali İdea hayranının, darbeci ve zalim babası üzere zillette olduğu ayan beyan ortadadır. Hoş İzmir’imiz, 9 Eylül 1922’de kurtulmuştur, ama yüz yıl sonra fiili esaret altında, zincirlenmiş halde bulunmasından mütevellit perişan vaziyettedir” demişti. |