Tsunamide kayboldu, Türkiye’de bulundu! Tam 3 bin 600 yıl sonra…

Can Şişman / milliyet.com.tr – Kayıtlara Minos patlaması olarak geçen Santorini’deki Thera Yanardağı patlaması tarihin akışını değiştirdi. Milattan önce 1600’lü yıllarda yaşandığı düşünülen bu patlamanın yarattığı felaketlerin başta Batı Anadolu olmak üzere bölgede büyük bir tahribat yarattığı bilinen bir gerçekti.

Ancak bu tahribatın boyutunu somut bir şekilde ortaya koyan deliller geçtiğimiz günlerde ortaya çıkartıldı. Ankara Üniversitesi araştırmacılarının İzmir’deki Çeşme – Bağlararası’nda yaptığı arkeolojik kazılarda tarihe ışık tutacak bir keşfe imza atıldı.

Ankara Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu başkanlığında yürütülen kazılarda Hayfa Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Beverly Goodmann-Tchernov ile birlikte yapılan değerlendirmeler sonucu Çeşme-Bağlararası yerleşiminde daha önce hiç bilinmeyen boyutta güçlü bir tsunaminin izlerine ulaşıldı.

Santorini’deki patlayan volkan ile oluşan tsunami sırasında kaybolan bir kişiye ait kalıntılar, İzmir’in Çeşme ilçesinin merkezinde yer alan Bağlararası yerleşiminde tam 3 bin 600 yıl sonra bulundu. Çarpıcı keşif hakkındaki detayları kazı ekibinin başındaki isim Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu ve Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal ile konuştuk.

‘BÖLGENİN GERİ KALANI APARTMANLARIN ALTINDA KALMIŞ’

Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu başkanlığındaki Ankara Üniversitesi araştırmacıları, Çeşme-Bağlararası’ndaki kazılara 2009 yılında başladı. Tam 10 yıl boyunca devam eden ve 2019 yılında tamamlanan kazı çalışmaları Çeşme’nin merkezinde, marinanın bir sokak arkasındaki boş arazide gerçekleşti.

“Bölgenin geri kalanı apartmanların altında kalmış. Dolayısıyla kısıtlı bir bölgede kazı çalışmalarını yürüttük” diyen Prof. Dr. Şahoğlu, bu bölgenin günümüzde olduğu gibi önemli bir liman kenti olduğunu söyledi. “Milattan önce ikinci bin yılda özellikle Anadolu’da Girit-Minos kültürüyle ilişkiler gösteren çok az sayıdaki yerleşim yerlerinden bir tanesi” diyen Prof. Dr. Şahoğlu, “Günümüzden 3 bin 500 – 3 bin 600 yıl önce de burası önemli bir liman kentiydi” diye konuştu.

‘İNSANLIK TARİHİNDE KAYDA GEÇMİŞ EN BÜYÜK DOĞA OLAYI’

Girit-Minos uygarlığı, o dönemde bütün Ege ve Akdeniz’de hakim bir uygarlık. Özellikle de deniz ticaretinde çok güçlü. Çeşme bölgesi bir Girit-Minos yerleşimi olmasa da bu uygarlıkla bağı olan bir Batı Anadolu sahil yerleşim bölgesi. Takvimler günümüzden 3 bin 500 – 3 bin 600 yıl öncesini gösterdiğinde bölgede şiddetli bir patlama gerçekleşti.

Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu, Santorini’deki volkanın tam da Girit Uygarlığı’nın en görkemli olduğu dönemde patladığını söyledi. “Bu patlama, insanlık tarihinde kayda geçmiş en büyük doğa olayı” diyen Prof. Dr. Şahoğlu, “Patlama sonrasında bölgede pek çok deprem ve tsunami meydana geldi” dedi.

‘BİLİNENDEN ÇOK DAHA BÜYÜK BİR PATLAMA’

“Eskiden kimse bölgedeki tsunamilerin bu kadar güçlü olabileceğini, patlamanın etkisinin bu kadar büyük olabileceğini tahmin edemedi ve arkeolojik olarak ortaya koyamadı” diyen Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu başkanlığındaki Ankara Üniversitesi araştırmacıları, 10 yıl süren kazı çalışmaları sonucunda bölgede bir insan ve bir de köpek iskeletiyle karşılaştı.

Prof. Dr. Şahoğlu, “Kazılarımızda, tsunami sırasında hayatını kaybettiğini düşündüğümüz bir insanın iskeletine ulaştık. Santorini’deki patlamanın bilinenden çok daha büyük bir patlama olduğunu ve etkisinin aslında tahmin edilenden çok daha büyük olduğunu ortaya çıkarttık” diye konuştu.

TARİHTE BİR İLK!

Santorini’deki volkan patlamasının arkeolojideki en heyecanlı ve görkemli konulardan biri olduğunun altını çizen Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu, “Bu kadar büyük bir doğa olayının bir kurbanına daha önce ulaşılamamıştı. İlk kurbanı Çeşme’de bulduk. Genç bir erkek. Tsunamiye kapılmış ve boğulmuş” diye konuştu.

2009 yılında başlayan kazılarda ilk önemli bulgu ise 2012 yılında yaşanmış. “Volkanik külü aslında 2012’de bulduk. Onun analizleri uzun sürdü” diyen Prof. Dr. Şahoğlu, “Bu kurbanı ve yanındaki köpeği 2017 yılındaki kazılarımızda bulduk ancak bütün hikâyenin yazılması yıllar sürdü” dedi.

‘İLK BAŞTA TESPİT EDİLEMEDİ’

2012’de bulunan volkanik kül üzerindeki analizlerin Avusturya’nın başkenti Viyana’daki Atom Enstitüsü araştırmacıları tarafından yapıldığını belirten Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu, analizin ilk sonucunda külün Santorini’ye ait olduğunun tespit edilemediğini söyledi.

Yıllarca Santorini külünün başka bir volkanik kalıntıyla karışıp karışmadığının incelendiğini belirten Prof. Dr. Şahoğlu, en sonunda külün Santorini’ye ait olduğunun tespit edildiğini söyledi. Keşifle ilgili ABD Bilimler Akademisi Dergisi’nde bir makale kaleme aldıklarını belirten Prof. Dr. Şahoğlu, insanlığa dokunan önemli bir keşfin arkeolojik çalışmalarla ortaya çıkartıldığının altını çizdi.

‘TAHRİBATI GÖRÜNCE TSUNAMİ İHTİMALİ ÜZERİNDE DURDUK’

Kazı çalışmalarının Ankara Üniversitesi araştırmacıları tarafından gerçekleştirildiğini vurgulayan Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu, bölgede çıkan kalıntılarda çok fazla tahribat meydana gelmiş olduklarını ve bunun üzerine tsunami ihtimali üzerinde durmaya başladıklarını söyledi.

Tsunami araştırmaları için İsrail’deki Hayfa Üniversitesi’nin öğretim üyelerinden Dr. Beverly Goodmann-Tchernov’un, yazdıkları makalede kendilerine yardımcı olduklarını belirten Prof. Dr. Şahoğlu, Ankara Üniversitesi çatısı altında uluslararası katılımlı interdisipliner bir çalışmaya imza attıklarını vurguladı. Prof. Dr. Şahoğlu, “Kazılar esnasında burada tsunami olabileceğini düşündük ve İsrailli uzmanları buraya davet edip birlikte inceledik. Yaptığımız ortak çalışmayla birlikte bölgede tsunaminin yaşandığını netleştirdik” diye konuştu.

‘BU SADECE BİR BAŞLANGIÇTI’

Kazı çalışmalarının gerçekleştiği alanın Çeşme’nin merkezinde yer aldığını hatırlatan Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu, bölgenin turistik bir alan olduğunu vurguladı. “Buranın bir ören yerine dönüştürülmesini istiyoruz” diyen Prof. Dr. Şahoğlu, “İnsanların gelip ziyaret edebileceği özel ve önemli bir yer. Ziyaretçilerin tsunami kalıntısını ve volkanik külün izini görebilecekleri bir ören yerine dönüştürülmesi maddi imkânlarla oluşturulacak bir şey ancak bunu yapabiliriz” dedi.

Prof. Dr. Şahoğlu, Çeşme’deki kazılacak alanların sınırlı olduğu için çalışmaların durduğunu belirtti. Şu anda Urla’daki Limantepe yerleşiminde karada ve denizin altında arkeolojik kazıları sürdürdüklerini söyleyen Prof. Dr. Şahoğlu, çalışmaların Urla yarımadasında devam ettiğini açıkladı. Çeşme’deki keşif için “Bu sadece bir başlangıçtı, devamında antropolojik veriler ışığında başka yayınlar hazırlığındayız” diyen Prof. Dr. Şahoğlu, “Geçmişe ait bir pencere olduk. Çok heyecanlandık” dedi.

‘ANADOLU’DAKİ YAYGIN GÖMÜ GELENEĞİNİN DIŞINDA’

Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal ise Çeşme’de bulunan iskeletin korunma durumunun muhteşem olmadığını ve biraz parçalanmış durumda olduğunu belirtti. İskeletin duruş pozisyonunun milattan önce 1600’lerdeki ölü gömme geleneklerine çok uymadığının altını çizen Prof. Dr. Erdal, “O dönemde ölüler Anadolu’da yaygın olarak büzülmüş pozisyonda gömülüyor. Ama iskelet sırt üstünde yatıyor. O dönemin yaygın gömü geleneğinin dışında” yorumunda bulundu. İskeletin bir bacağının dizden altının eksik olduğunu belirten Prof. Dr. Erdal, iskeletin üzerindeki bina yıkıntıları ile tsunami etkisinin görülebildiğini söyledi.

‘BÖLGENİN YERLİSİ OLUP OLMADIĞINI İNCELEYECEĞİZ’

Santorini’deki volkanik patlamanın bir yerleşmeyi yok ettiğinin ve Batı Anadolu’yu etkilediğinin daha önce bilindiğini ancak bu patlama ve yarattığı tsunaminin yol açtığı ölümlere ilişkin herhangi bir bilginin mevcut olmadığını kaydeden Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal, “Bu keşif, patlamanın ve tsunaminin neden olduğu can kaybına ilişkin en önemli kanıt” yorumunda bulundu.

Tsunamiden etkilendiği düşünülen bu iskeletin kime ait olduğunu ve tsunaminin bedeninde yarattığı tahribatların boyutlarını incelemeye başlayacaklarını duyuran Prof. Dr. Erdal, “Bu kişi gerçekten Çeşme – Bağlararası’nda yaşayan biri miydi yoksa buraya başka bir yerden mi gelmişti, bunu da inceleyeceğiz. Bu kişi bölgenin yerlilerinden biri olabilir. Ancak belki de tsunami dalgaları aracılığıyla buraya gelmiş olması da mümkün” diye konuştu.

Yapılacak izotop analizleri ile kişinin nereli olduğuna ilişkin bir ipucu yakalayacaklarını söyleyen Prof. Dr. Erdal, “İskeletten elde edeceğimiz veriler tsunaminin tam olarak hangi zaman diliminde gerçekleşmiş olduğunu kronolojik olarak tarihleme olanağı sağlayacak” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir