Tolga Balta: Tüketicimizle Sürdürülebilir Sosyal Bağ Kuruyoruz

Reckitt’in küresel sorumluluk alanları arasında yer alan, Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusundaki 6 numaralı “temiz su ve hijyen” başlığı, çalışmalarımızın çerçevesini oluşturuyor ve bu hedef, 2030 yılına kadar su kıtlığını azaltmak ve erişilebilir su kaynaklarının verimliliğini artırmayı tanımlıyorReckitt bünyesindeki tüm toplumsal fayda faaliyetlerimizde Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne uygun başlıklar üzerinde çalışıyoruz ve ana başlığımız “Tatlı Su Kaynaklarımızın Korunması”. Markalarımızın ürün faydası iletişiminden ziyade hedef kitlelerimizle duygusal bağ oluşturabilecek sürdürülebilir sosyal bağ oluşturuyoruz.

Türkiye’nin hijyen konusunda lider markalarını bünyesinde bulunduran Reckitt’in CFO’su Tolga Balta tüketiciyle sosyal bağ kurmalarıyla ilgili şunları söyledi:

“Markalarımızla ürün faydası iletişiminden sürdürülebilir çevre ve sosyal çözüm programlarına yatırım yapıyoruz. Böylece markalarımız pazarda rekabetçi üstünlüğe kavuşurken hayata geçirdiğimiz projelerle gerçekçi çözüm sunuyoruz. Finish markası ile kurtardığımız Kuyucuk Gölü buna bir örnek. Ramsar alanı içinde ve kuş göç yolu üzerinde yer alan Kuyucuk Gölü’nü DSİ, Kars Valiliği ve Kuzey Doğa Derneği iş birliği ile yeniden suya kavuşturduk. Biz Finish olarak daha temiz ve sürdürülebilir bir dünya için çalışıyoruz. Reklam çalışmalarımızla, kampanyalarımızla her evde yaşanan kaygılara yanıt vererek her bir damlanın gücüne inananları bir araya getirmeyi ve “Boşa Akan Suları Durdurmayı” amaçlıyoruz. Basit davranış değişiklikleriyle kalıcı tasarruf bilinci oluşturmayı hedefliyor, tek bir damlanın bile israfına engel olarak, ülkemiz ve geleceğimiz için büyük ölçekte bir hareketin öncüsü oluyoruz”

İşimiz için iyi yapabiliyorsak, insanlar ve çevre için de iyi yapmamız gerektiğine inanıyoruz. Bu yaklaşımın işimizi tanımlayan üç ana ayağı var: Daha iyi iş, daha iyi toplum, daha iyi çevre.

Geçtiğimiz iki yılda önce küresel salgın ardından iklim kriziyle mücadele konularında oluşan bilinç ve bireysel ölçekte harekete geçme isteği bizim için de önemli bir hareket alanı anlamına geliyor.

Bu çerçevede, Reckitt Türkiye kurumsal kimliğimiz ve markalarımızla sürdürülebilirlik konusunda toplumsal beklentileri karşılamanın ötesinde adımlar atmak öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Bu noktada özellikle belirtmeliyiz ki, sürdürülebilirlik için yalnızca bir hareket ya da proje değil, topluma öncülük yapan ve tüm bu süreçte ekonomik ve duygusal değer yaratan, bütüncül bir kurumsal yaklaşım gerekiyor.

Finish markamızın 2019 yılında başlattığı Yarının Suyu hareketi de bu anlamda hem ülkemizde hem de dünyada örnek bir girişime dönüştü.

Özel sektörün tüketicilerle ortak bilinç ve farkındalık çerçevesinde yürüttüğü bu hareket dahilinde ülkemizin su gündemindeki konularla ilgili projeleri hayata geçirirken, gerekiyorsa her bir evin kapısını çalarak gelecek kuşaklar için derdimizi anlattığımız birçok adım attık. Bu çalışmalarımızın karşılığını almaktan da büyük gurur ve mutluluk duyuyoruz: IPSOS’un Hane İçi Alışkanlıklar araştırmasına göre 6 milyon evdeki davranış değişikliği sayesinde 24 milyon ton, yani bir göl kadar su korundu. Üstelik evlerde suyla başlayan tasarruf alışkanlığı, hayatın diğer anlarında da devam etti. Yalnızca tasarruf edilen suyun bugünkü değerlerle karşılığı 350 milyon liranın üstünde. Bu miktar her birimizin yalnızca su tasarrufuna dikkat ederek ulusal ekonomimize katkısı demek.

Zor bir dönemdeyiz. Sayısal veriler gösteriyor ki, son yıllarda kuruyan göllerimiz ve ülke genelinde yaşadığımız kuraklık nedeniyle ciddi bir krizin eşiğindeyiz. Son 30 yılda 10 büyük gölümüzü kaybettik, yakın dönemde de aynı riski taşıyan beş gölümüz daha var. Zaman su gibi akıp gidiyor, harekete geçmek hepimizin sorumluluğu.

Bu sorumluluk yalnızca su ve su tasarrufu ile sınırlı değil elbette. Son 20 yılda yaşanan küresel ısınma ve kriz boyutuna gelen iklim değişikliği, kuraklığın yanında aşırı yağışların yol açtığı seller ile ekolojik dengenin bozulması sonucu ortaya çıkan, doğal habitat alanları ve yaygın bitki örtüsünün kaybına neden olan pek çok sorunla mücadele etmek için toplum ve bireyler olarak sorumluluklarımız var.

Biz 30 yıldan fazla bir süredir faaliyet alanımızdaki diğer sanayi kuruluşlarıyla daha iyi ve daha tasarruflu bulaşık yıkama için birlikte çalışıyoruz, makine üreticileriyle bizim Ar-Ge birimlerimiz daha iyi ürünler için sürekli iş birliği halinde. Kategorinin öncüsü olmamız bu yöndeki sorumluluğumuzu daha da önemli hale getiriyor.

Kamu, özel sektör, akademik ve sivil toplum paydaşlarımızla iş birliklerimizin mutlaka sonuç verecek girişimlere evrilmesini hedefliyoruz. Kuyucuk gölünü kurtarma projemiz de bunlardan biri. Başarı ancak kamuoyu ve özellikle tüketicilerimizin desteği ile mümkün. Geçen 3 yılda toplumun en sevdiği ve değer verdiği kişilerle birlikte çağrımızı geniş bir tabana yaydık.

Benzer şekilde Vanish markamızla da günlük yaşamın en önemli gider kalemlerinden biri olan giyim konusunda bir adım atmaya karar verdik.

Tekstil sektörü kendi büyüklüğünün dışında bağlı sektör ve tüketimlerle önemli bir ekonomik tablo oluşturuyor.

Her kıyafetin üretiminde kullanılan milyonlarca ton suya dikkat çekiyoruz, günümüzde kıyafetlerin eskisi kadar dayanıklı üretilmemesi ve doğru bilinen yanlış yıkama alışkanlıkları nedeniyle kısalan kullanım süresinin sorumlu tüketim bakış açısıyla çözülecek bir sorun olduğu bilinciyle hareket ediyoruz. Hızlı moda kavramının hayatımıza girmesiyle birlikte günümüzde kıyafetlerin daha çabuk yıpranması, son yıllarda hijyen sağlamak için sıcak suda ve sık yıkama gibi yanlış alışkanlıklarla kıyafetlerin ömrünün kısalması gibi değişimler aynı zamanda önemli bir ekonomik kavram haline geliyor. Bu durumun hem su kaynaklarına olan etkisine hem de ekonomikyüküne karşı bilinçlenme hedefiyle Vanish markamızla olarak tüketicilerimize giysilerini korumaya ve daha uzun süre kullanmaya çağırıyoruz.

Tıpkı Finish ile olduğu gibi Vanish ile de kamuoyunun en doğru bilgilere ulaşabileceği bir platform aracılığıyla hem güncel durumu hem de geleceği konuşuyoruz. Ülke çapında yaptırdığımız bir araştırmayla, moda sektörünü ve etkilerini, tüketici alışkanlıklarını ve sürdürülebilir moda kavramını inceledik. Bu araştırmanın sonuçlarından yola çıkarak paylaştığımız önerilerle yalnızca giysilerimizi değil, başta su olmak üzere tüm ulusal kaynaklarımızı koruyacağımız bir harekete daha ön ayak oluyor ve ‘Yaşasın Kıyafetler’ diyoruz.

Şirket ve marka olarak geleceğimiz için bugünden başlayacak bir değişim istediğimizi her zaman vurguluyoruz. Bu değişimin lideri ve öncüsü olmanın ötesinde, dokunduğumuz her birey ve kitlede davranış değişikliğinin oluşmasını da arzu ediyoruz. Bu davranış değişikliğinin samimiyet çerçevesinde, anlamlı bir marka olarak marka amacımız olarak tanımladığımız girişimlerin ruhunu oluşturması için üstümüze düşeni yapıyoruz. Markalarımız ve paydaşlarımızla birliğimizin de bu anlamda mükemmel bir uyum sağladığını görmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Sosyal gelişim ve ekonomik kalkınma açısından daha iyi bir toplum için yapmamız gerekenin iş birliği olduğunu görüyoruz.

Reckitt’te amacımızı ‘daha temiz ve daha sağlıklı bir dünya arayışı sürecinde korumak, iyileştirmek ve sürdürülebilir çözümler yaratmak’ olarak tanımlıyoruz. Kurumsal kültürümüzün temelinde, gelecek nesiller için daha yaşanabilir bir dünya kurarken sürdürülebilirliği sağlamak var ve başarı kriterlerimizden en önemlisi de bu. Kurumsal yapımız ve markalarımızla toplumumuzun buluşmasını da amacımız için mükemmel bir örnek olarak görüyor ve gurur duyuyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir