Türkiye Komünist Partisi (TKP), Kadıköy Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde bir küme gazeteciyle kahvaltı düzenledi. Toplantıda, TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Okuyan, seçimlerde ne yapacaklarına yönelik soru üzerine, “seçimi seçimden ibaret görmediklerini” söyledi. Okuyan, kelamlarının devamında şöyle konuştu:
“Politikamız, solda ilkesel olarak anlaşabildiğimiz kısımlarla ittifak ilgisi kurmak fakat seçimlere parti olarak girmek. Başka sol partilerle yaptığımız görüşmelerde çabucak hepsi kendi isimleriyle girmekte kararlıydı. Tahminen EMEP için bu şu anda tartışılıyor. Onun dışında Sol Parti, TKH da kendi ismiyle girmek istiyor.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise mümkünse sol partilerle ortak aday çıkarmak istiyoruz. Mümkün değilse TKP bir Cumhurbaşkanı adayı çıkaracak. Yakın dostumuz olan siyasi partileri ikna etmeye çalışıyoruz.”
Sol Parti, TKH ve İhtilal Hareketi ile aşikâr başlı başlıklarda anlaştıklarını bildiren Kemal Okuyan, işbirliği sürecini yakında ilan edeceklerini söyledi. Okuyan, Türkiye’de meydan okuyan bir alternatif için geç bile kalındığını, “Altılı Masa”yı beklemeden bu alternatifi topluma duyuracaklarını söyledi. Okuyan, geç kalmalarının nedenini ise “EMEP, Sol Parti ve TKP’nin yanyana gelmesini çok önemsedik” kelamlarıyla açıkladı.
“HDP’NİN MASASI BİZE KARŞI KURULDU”
Okuyan, HDP’nin sol partilerle ve örgütlerle kurduğu ortak masada neden olmadıklarına yönelik soruya şöyle karşılık verdi:
“İki cevap vereyim. Birincisi, o toplantı EMEP-TKP-Sol Parti ortasındaki işbirliği ihtimaline karşı yapıldı. Bu üç parti Türkiye sol geleneğini temsil ediyor. Bu üç partinin HDP’nin belirleyiciliği altında olmamasından HDP de rahatsız oldu. Bir atılım yaptı. O masa ortada kalan örgütlerin birlikte bir şey yapsak talebinden ortaya çıktı. O toplantıya davet bir ittifak daveti değil. Orada hala bir ittifak yok. HDP, oraya memlekete nereye gidiyor konuşalım diye çağırdı. Biz de gidip söyledik. Lakin içinde olmadık.
İkincisi, işin başında HDP ve CHP dışında alternatif kuralım dedik. Hasebiyle HDP’nin domine ettiği bir ittifakın modülü olmadık. Biz üç parti olarak ‘ortak bir prensipler metni belirleyelim gerisinde kim durursa onunla devam ederiz’ dedik. Ancak bu sırada HDP toplantıya çağırdı. O süreç akamete uğradı.
Bana sorarsanız geniş yerde Türkiye solunun mutabakat mümkünlüğü sıfır. Bağımsızlık, laiklik, emperyalizm konusunda iş somuta geldiğinde HDP’nin merkezinde olduklarıyla birebir yerde değiliz. Biz Sol Parti ile bulunduğumuz noktayı çok önemsiyoruz. Biz bunun kazanım olduğunu düşünüyoruz.”
AKP AÇILIM YAPACAK
Okuyan, Öcalan-Demirtaş çizgileri ortasındaki farklılığı, HDP’nin içine girdiği süreci nasıl okuduklarını ise şöyle anlattı:
“Kürt siyasetine dair kıymetlendirme yaparken ihtiyatlı olmak lazım. Zira öncelikleri farklı, pragmatikler, çok cet oynuyorlar. HDP, soldan arındırıldığında bir bölge partisidir. Demirtaş, ise özgün bir yere oturuyor. Solcu görünüyor ancak alakası yok. Demirtaş, HDP’nin klâsik solcularından farklıdır.
HDP’nin yeri farklı. Ulusal hareketler böyledir. İrlanda’da da Filistin’de de böyleydi. Ulusal hareketler herkesle masaya oturur. Dışarıda da içerde de bunu yapar.
AKP bir yerde terörü bitirdik, artık Kürt yurttaşlarımızla buluşuyoruz diyecek. Bunun HDP’de karşılığı olur mu göreceğiz. HDP’nin bir taraftan Millet İttifakı’yla girdiği bağlantı var. Lakin masada ÂLÂ Parti olması HDP’nin işini zorlaştırıyor. HDP’nin içinde ‘bizimkiler AKP ile anlaşacak’ diyenler var. Ben buna katılmıyorum, çok güç.”
“MİLLET İTTİFAKI 6 AY SONRA FELAKETE GÖTÜRÜR”
Okuyan, Millet İttifakı’nı da eleştirdi:
“Millet ittifakı ‘seçimi aldık’ diyor. Nasıl bunu söylüyorlar anlamıyorum. Erdoğan’ın elinde hala güçlü kartlar var. Tarihin en büyük krizlerinden birinde ayakta kaldı. Sermaye ve Batı ile bağını yavaş yavaş düzeltiyor.”
Millet İttifakı’nın somut bir alternatif olmadığını tabir eden Okuyan, bu eleştirisini şu sözlerle anlattı:
“Hem maharetli değiller hem ortalarında meseleler var. Bu koalisyon bu başla giderse emin olun 6 ay sonra iktidarı alsa da Türkiye daha felaket bir noktaya gelir. Elbette bu süreçte AKP dağılmazsa…”
“Erdoğan Türkiye için bir sorun. Lakin Erdoğan yaratılmış bir sorun. Bu sorunu üretenler en çıkışsız devrini yaşıyor” diyen Okuyan, Millet İttifakı’nın içindeki sağ partileri gaye aldı:
“TKP, Babacan’ın Davutoğlu’nun, Karamollaoğlu’nun ne olduğunu güzel biliyor. Onları aklayamazsınız. Yalnızca Erdoğan gitsin diye bu türlü bir çizgiye evet dersek daha büyük bir sıkıntıyla karşılaşacağız.”
“ÖZDAĞ AKP İLE MUTABAKAT YAPTI”
Kendileri dışında Türkiye’deki siyasi eğilimleri de eleştiren Okuyan, “Türkiye’de liberalizm ve ulusalcılık, Türkiye’de sınıf problemini görmezden gelmede ortaklaşıyor” sözlerini kullandı. Okuyan, Zafer Partisi ve Ümit Özdağ’a yönelik soruya da şu karşılığı verdi:
“Ümit Özdağ’ın AKP ile bâtın bir muahede yaptığını düşünüyorum. Yaptığı iktidarın işine yarıyor. Hem muhalefetten bir kesim koparıyor. Öte yandan AKP’nin bir sorunu çözmesini sağlıyor. Göçmen problemini bir biçimde çözeceğim diye ortaya çıktığı ortamı yarattı Özdağ.”
“EN ÖRGÜTLÜ SOL PARTİYİZ”
Kemal Okuyan, gazetecilere partilerini de tanıttı. TKP’nin öteki partilerden farklı olduğunu söyleyen Okuyan, şunları söyledi:
“Aslında en iştiraki ve demokrasiye en çok yer veren parti TKP. Biz bir yıl içinde 3. Kongremizi yapıyoruz. Bu parti içindeki harikulâde bir gelişmeden dolayı değil. Biz bu toplantılarda siyasetleri da vazifeleri de tartışıyoruz. TKP, tek ses çıkaran bir parti öte yandan kendi içinde tartışan bir parti.”
Medyada istedikleri üzere yer bulamadıklarına dikkat çeken Okuyan, bunun nedenini şöyle anlattı:
“Biz siyaset mahallesinin en özgün yapılarından bir tanesiyiz. Kendimizi bu nizamı değiştirecek bir parti olarak isimlendiriyoruz. Medya demek kuşkusuz para demek. TKP’nin kelamı parayı elinde tutanların güzeline gitmiyor. TKP bu nedenle medyada yer bulmakta zorlanıyor. TKP, bir haber kıymeti taşıyan işlerinde bile medyada çok az yer buluyor.”
Okuyan, partisinin çalışmalarını ise şöyle özetledi:
“Türkiye’de en yaygın en örgütlü sol partiyiz. Semtevleri sayısı 80’i geçti. Toplumsal gerçeğin kesimi haline geldi. Nazım Hikmet Kültür Merkezlerimiz var. Küba Dostluk Derneğimiz var. Barış Merkezi var. Bilim ve Aydınlanma Akademisi var. Dayanışma Meclisi var. Üniversite Kurulları Derneği var. İşverenlerin Ensesindeyiz çalışmamız personel hakları için çalışıyor. Bir eksiklik görüyoruz. Elbette TKP’nin medyada kendisini tanıtma gereksinimi var. Medyanın bizi şekillendirmemesine çalışıyoruz. Gerçek olmayan hiçbir şey haber olmasın istiyoruz.”