Türkiye Emekçi Partisi (TİP) Sözcüsü Sera Kadıgil, “Hem Erdoğan ile seçime gitmek hem yeni maddeyi uygulamak istiyorsanız yapabileceğiniz tek bir şey var. 7 Nisan’da seçim kararı alıp 16 Nisan’da da sandığı önümüze koyacaksınız. Diğer yolu yok. Anayasa’nın kararı burada. Yani Recep Tayyip Erdoğan, şayet sen ‘Bu devirde de ben aday olmak istiyorum ve hukuka uygun bir formda aday olmak istiyorum’ diyorsan bir zahmet geleceksin, Meclis’in kapısını çalacaksın, öteki partilerden icazetini alacaksın. Fakat bu şartta sen aday olabilirsin” dedi.
TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, bugün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme ait değerlendirmelerde bulundu. ANKA’nın haberine nazaran Kadıgil, şunları söyledi:
ÜLKENİN 100 YILINA TARAF VERECEK BİR SEÇİM: “Her seçim tıpkı şeyi söylüyor siyasetçiler biliyorum lakin tarihi bir seçim sürecine giriyoruz. Bu seçimi hakikat düzgün, hukuka ve anayasaya uygun biçimde yapmamız hayati kıymet taşıyor. Bizi dinleyen herkesten şunu rica edeceğim. Genelde şöyle oluyor; anlatıyorsunuz anayasa, hukuk falan da takan mı var? Ne yazarsa yazsın Erdoğan aslında canının istediğini yapacak. E tamam, sevgili arkadaşlar, biz konuşmayalım mı? Bu ülkenin neden bir anayasası var? Neden seçim mevzuatı var? Seçimlere, seçilmişlere meşruiyet kazandıran bu mevzuattır. Bu türlü bir yaklaşıma girmek, peşinen bu insanların otoriterliğini ve ülkenin artık hukuk rejiminde olmadığını kabul etmektir. Seçim konuşuyoruz; o aday, bu aday, bilmem ne. Ya bir seçim sürecine gidiyoruz biz. Ülkenin 100 yılına taraf verecek bir seçim sürecine gidiyoruz. Hangi koşullarla gidiyoruz? Bir dönüp buna bakmak lazım. Basının abluka altında olduğu, yargının abluka altında olduğu, her önüne gelene cezalar kesildiği -ki bu vesileyle Şebnem Hoca tahliye olmuş, Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Şebnem Hoca’ya da geçmiş olsun dileklerimizi iletelim- bu türlü bir ortamda seçime gidiyoruz. Canının istemediği adayı yasaklattı, canının istemediğini mahpusa attırdı. Ben bir televizyona çıkıyorum; TELE 1, Fox, işte yayına çıktığımız kanallara milyon milyon ceza yolluyorlar. Bir tek TİP için değil bu. Çabucak çabucak her muhalefetin başının üstünden sallanan bir sopa bu. AKP ne diyor biliyor musunuz? ‘Her şey benim dediğim üzere olacak’ diyor. Yani açık açık sormak gerekir; şöyle bir seçim olabilir mi? Kimin aday olup olmayacağına Recep Tayyip Erdoğan karar verecek. Seçimin ne vakit yapılıp yapılmayacağına Recep Tayyip Erdoğan karar verecek. Hangi kanunla seçime gireceğimize Recep Tayyip Erdoğan karar verecek. Muhtemel siyasi rakiplerinin kendisiyle yarışıp yarışamayacağına Recep Tayyip Erdoğan karar verecek. Biz de bunun ismine seçim diyeceğiz. Bu türlü bir seçime gidilebilir mi? Bu soruyu bütün yurttaşların dikkatine sunmak için bugün buradayız. Cumhurbaşkanı adaylarından başlayalım. Kimin aday olacağına, kimin aday olmayacağına ‘şahsım’ karar veriyor.
KENDİLERİ ÇALIP KENDİLERİ OYNUYORLAR: Erdoğan’ın olağan vakitte yapılacak bir seçimde bir defa daha aday olma talihi hukuken yoktur. Buna kim karar verecek lakin? Kendisi, şahsı karar verecek. Muhtemel bir rakibi vardı; Ekrem İmamoğlu. Siyasi yasaklı şu anda. Karşısında kimin aday olup olamayacağına kim karar verecek? ‘Şahsım.’ Seçime girebilecek partiler ve milletvekili adayları… Bakın, tarihimizde görülmemiş bir şey; HDP’ye kapatma davası açılması bir yana, HDP’nin bütün seçim yardımına da bloke koydular. HDP seçime giremez. Niçin? ‘Şahsım’ o denli istiyor. HDP milletvekillerine siyasi yasak gelecek. Niçin? ‘Şahsım’ o denli istiyor. HDP ile sonlu mı? Değil. Bir üst katımızda bir komite toplanmış durumda. Canını sıkan, azıcık keyfini kaçıran herkese fezleke, dokunulmazlık evrakları yağıyor. Bir üst katta şu anda, Ali Yetenekli Başarır’ın, Lütfü Türkkan’ın dokunulmazlıklarının kaldırılması için kendileri çalıp kendileri oynuyorlar. Bütün bir HDP kümesinin bir dahaki seçimde aday olamaması için kendini parçalayan bir iktidarla karşı karşıyayız. Hangi tarihte yapılacak bu seçim? 18 Haziran olması lazım fakat çeşitli çeşitli açıklamalar yapmaya başladılar bile. Kendi canlarının çektiği tarihte seçime gidebiliyoruz.
PUSULADA YANINA KALP ÇİZMEMİZİ DE İSTER MİSİNİZ?: Bülent Turan ne dedi? ‘Cumhurbaşkanı seçim kararı aldıktan sonra 60 gün sonraki birinci pazar seçim vardır. Bakalım, uygun olan tarihler hangisiyse Cumhurbaşkanımız Anayasa’nın kendisine verdiği yetkiyle bu kararı verir.’ Sormak gerekir Sayın Turan; Erdoğan’a oy verirken pusulada yanına kalp çizmemizi de ister misiniz mesela? Sizin canınızın istediği vakitte olacak bir şey mi bu ya? Şentop, ya bir anayasa profesörüsün sen, makalelere bakıyorum, kaynak gönülleri, gönüllerinden ne geçiyorsa ona nazaran yorum yapıyorlar ve ona da yorum diyorlar. Hangi maddeyle seçime gideceğiz? Niçin? Zira oyunu beğenmedikleri için geçen sene kuralını değiştirdiler. Bir ittifak sistemi esasen vardı, gecenin bir körü değiştirildi. Artık yeni bir ittifak sistemimiz var. Eski kanunla mı seçime gidilecek, değiştirilmiş kanunla mı? Yanıtını bilen var mı? Var; Erdoğan, ‘şahsım’. Öteki bilen yok. ‘Benim istediğim tarihte, benim istediğim partilerle, adaylarla, benim istediğim halde, benim istediğim hava şartlarıyla seçime gitmezseniz bunun ismi seçim olmaz’ diyor Erdoğan. Erdoğan, bu türlü sokaklarda oynarken şımarık güçlü çocukları vardı, top oynarken topu alır, ‘Top benim, oynatmıyorum’ der giderdi; madem biz her şeyi bir kenara bıraktık, şımarık varlıklı çocuğu üzere al topunu git. Bu türlü bir KHK çıkar. Hukukçuların da bu kadar debelenmesin.
SEÇİM DEDİĞİMİZ ŞEY, BİR GÜN DEĞİLDİR: Anayasa’mızın bir kararı var. 67/7. unsuru ne diyor? Anayasa bakın, ben demiyorum. ‘Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdikten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz. AKP’nin işine geldiği üzere 7 Nisan 2023 tarihinde yapılacak bir seçimlerde bu kanun uygulanabilir mi? Bunun karşılığı var. Hayır, hayır. Bunun aksini söyleyenler palavra söylüyorlar. Zira seçim dediğimiz şey, bir gün değildir. Seçim dediğimiz şey, bir süreçtir. Yani seçim, oy verme gününden ibaret bir şey değil. 6 Nisan’da bu değişiklik yapıldı. O vakit ‘7 Nisan’a seçim günü kuralım yeni kanunla da gidelim’ derseniz, ‘Hop, orada durun’ deriz. Zira o vakit Anayasa hususunu ayaklar altına almış olursunuz. Seçim dediğimiz şey, şu anda 18 Haziran değil mi, 18 Haziran’dan ibaret değildir.
ERDOĞAN, ‘ADAY OLMAK İSTİYORUM’ DİYORSAN BİR ZAHMET GELECEKSİN, MECLİS’İN KAPISINI ÇALACAKSIN: Olağan seçim takvimi 18 Nisan 2023 tarihinde başlamış olacaktır. Bu gerçek, bir realitedir. Bunun aksini hiç kimse tez edemez. Tüzel bir yorumdan çıkmış durumdayız artık. Yeni değişikliklerle seçim yapmak istiyorlarsa seçim gününü değil, seçimin başlangıç gününü asgarî 7 Haziran’a koymak zorundalar. Bu olursa ne olur? Dediler ki ‘İlla yeni seçim kanunu ile gideceğiz’. Okey, olabilir. Meclis burada bu karar alınabilir. 7 Nisan’dan başlamak kaydı ile takvim, yeni yasa ile seçime gidilebilir. Şayet bu türlü bir tercih yapılırsa Erdoğan bir sefer daha aday olamaz. Olamaz. Çok net söylüyorum. Hukuksal olarak burada tek bir teorik aralık var. Çok kolay iki unsur var. Olağan seçim, 18 Nisan’da takvime başlar. Yeni seçim kanunu ile gitmek istiyorsan 7 Nisan’da başlatmak zorundasın. Hem Erdoğan ile seçime gitmek hem yeni maddeyi uygulamak istiyorsanız yapabileceğiniz tek bir şey var. 7 Nisan’da seçim kararı alıp 16 Nisan’da da sandığı önümüze koyacaksınız. Diğer yolu yok. İkinci periyot konusu da sık sık tartışılıyor. Tartışacak hiçbir şey yok. Anayasa’nın kararı burada. Yorumlamaya, içtihatlar bakmaya gerek yok. Anayasa ne diyor? ‘Cumhurbaşkanının vazife mühleti 5 yıldır. Bir kimse en fazla iki sefer cumhurbaşkanı seçilebilir.’ Erdoğan iki sefer seçildi mi? Seçildi. Üçüncü kere seçilmesinin tek bir yolu var. TBMM’nin erken seçim kararı alması. Ve bu erken seçim kararı, zati 18 Nisan’dan evvel olamaz. Yani Recep Tayyip Erdoğan, şayet sen ‘Bu periyotta de ben aday olmak istiyorum ve hukuka uygun bir halde aday olmak istiyorum’ diyorsan bir zahmet geleceksin, Meclis’in kapısını çalacaksın, öbür partilerden icazetini alacaksın. Lakin bu şartta sen aday olabilirsin. 360 çoğunluğu bulmak zorunda. O denli Bülent Turan’ın argüman ettiği üzere canının çektiği güne koyar, o gün de aday olur üzere, yok o denli. Boşuna konmuyor bu kanunlar. İki devirdir Erdoğan esasen cumhurbaşkanı değil mi? Bunun mantığı nedir? Bir insanın çok gücü daima elinde bulundurmamasıdır. Meclis erken seçim kararı alırsa seçimin yenilenmesi demektir bu, o yüzden aslında yalnızca bu yolla Erdoğan bir daha aday olabilir. Bu seçimi Recep Tayyip Erdoğan yeniledi ve tekrar aday oldu. Şunu ne engelleyecek? 2026 yılında da seçim yeniler, tekrar aday olur. 2030 yılında da yeniler, aday olur. Anayasa hususu niçin var? Süs olsun diye mi yazmışlar? ‘Erdoğan’ın canı ne kadar istiyorsa o kadar çok aday olur’ diye yazsaydık o vakit.
ALİ İHSAN YAVUZ’UN TABİRİYLE LOKAL SEÇİMLERDE OLDUĞU ÜZERE BU SEÇİMLERDE DE HİÇBİR ŞEY OLMADIYSA BİLE BİR ŞEYLER OLACAK: Biz, Recep Tayyip Erdoğan’ın aday olarak karşımıza çıkmasını istiyoruz. Sandıkta tarihe gömmek istiyoruz. Büyük bir hezimetle yenmek istiyoruz. Saray niçin illa bu yeni Seçim Yasası’yla gitmek istiyor? Neden bu kadar istiyorlar? Hiç hukuksal bir yere girmeyeceğim. Yalnızca müsaadenizle burada tek bir soru sormamız gerekiyor. Hangi durumlarda iktidarlar seçim yasası değiştirir? Mevcut durumlarla seçimi kazanmayacağını anladığı anda iktidarlar seçim maddelerini değiştirmeye uğraş ederler. Burada da AKP-MHP bloğunun yaptığı budur. ‘Mevcut kurallarla bu maçı kazanamayız’ dediler. Bir gece yarısı baskınıyla yeni Seçim Kanunu geçirdiler. Sen, bu kanunla bir seçime gideceksen bir zahmet bunun hukukuna da uymak zorundasın. Burası muz cumhuriyeti değil. Tüm muhalefete de seslenmek istiyorum. Ali İhsan Yavuz’un tabiriyle mahallî seçimlerde olduğu üzere bu seçimlerde de hiçbir şey olmadıysa bile bir şeyler olacak. Bu seçimler bunun göstergesi. ‘Aman mağdur olmasın, adaylığına itiraz edersek mağduriyet doğar yeni seçim kanunuyla gidiverelim.’ Hayır, bu siyasetsizliktir. Siz bu ülkenin anayasasının ayaklar altına alınmasına bir sefer daha müsaade ederseniz bunun altında hepimiz kalırız.” (HABER MERKEZİ)