Türkiye Personel Partisi (TİP) Genel Lideri Erkan Baş’ın, günlerdir Türkiye’nin gündeminden düşmeyen 6 yaşındaki gelin çocuk ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.
TBMM’de konuşan Baş şunları söyledi:
“Bu mide bulandırıcı, bu karanlık, bu çağ dışı zihniyete karşı daima birlikte laikliği savunmak zorundayız. Cemaatler, tarikatlar, çocuklarımızı, gençlerimizi, bayanları, geleceğimizi istismar etmesin istiyorsak, 6 yaşındaki çocuklara tecavüz eden, tecavüzü teşvik eden bu cemaatleri, Enes Kara kardeşimizi intihara sürükleyen bu tarikatların, bu zihniyetin Türkiye’de yerinin olmadığını daima birlikte söylememiz lazım. Altı yaşındaki çocuğa tecavüz eden zihniyetin oyunu isteyenin de Allah belasını versin. TİP olarak kelam veriyoruz. Türkiye pirler, dervişler, müritler ülkesi olmayacak
Belki saatlerce günlerce anlatabilirdim bütçe problemini fakat birkaç gündür ülke gündemine giren ve herkesin görmezden geldiği büyük bir rezalet nedeniyle bu sonlu vaktimi bütçe görüşmelerine ayıramayacağım. Tahminen ilerleyen günlerde fırsat bulursak sahiden halkı düşünen bir bütçe nasıl yapılır bunları konuşmak istiyoruz. Biliyorsunuz, bu kürsüden fırsat bulabildiğimiz her yerden bu tarikatların memleketi sürüklediği karanlığı anlatmaya çalışıyoruz. Her alanda bu gericilere, yobazlara karşı gayret ediyoruz.
“BU OLAY BENİ BEYNİMDEN VURDU”
Hatırlarsınız Ensar yurdundan çocukları istismar edenleri, Aladağ’da yanan öğrencileri, Enes Kara kardeşimizi canına son vermişti ailesinin zoruyla. Artık buralarda nelerin yaşandığına ait daha evvelki hatırladıklarımız nitekim bize neler yaşanabileceğine ait pek çok ip ucu veriyor. Pek çok şeyi bize düşündürüyor. Fakat bu son öğrendiğimiz olay ya bırakın bir siyasetçiyi, bir devrimciyi. Bir yurttaş olarak, bir kız babası olarak arkadaşlar beni beynimden vurdu. Gazeteci dostumuz Timur Soykan, bir haber yayınladı. İsmailağa cemaati başkanlarından Yusuf Ziya Gümüşel. ‘Öz kızını altı yaşındayken imam nikahıyla birebir tarikattan bir müritle evlendiriyor’ diyorlar da 6 yaşındaki çocukla evlenme sözcüğünü nasıl yan yana kullanacağız.
Bu kız çocuğu, çocukluğu boyunca istismara uğruyor ve 2012 yılında bir hekim aracılığıyla bir biçimde mevzu gündeme geliyor. Lakin karanlık eller o vakit da bunu örtbas ediyorlar. Artık bütün çocukluğu bir eziyetle geçen bu bayan 10 yıl sonra lakin 10 yıl sonra boşanabiliyor şikayetçi oluyor ve şu anda bir iddianame hazırlanmış durumda.
TBMM’de görüşülen bütçe teklifini ve görüşme tekniğini de eleştiren Baş, konuşmasına şöyle devam etti:
“Değerli yurttaşlar, vergilerimizle doldurulan AKP’nin savaşına, saraya, saray soytarılarına harcadığı o kasada ne var biliyor musunuz? Çocuklarımızın beslenme çantasına koyamadığımız için kahrolduğumuz o meyveler var ya, alıp içiremediğimiz için çocuklarımızın gelişim bozukluğu yaşamasına neden olan o süt var ya burada tartıştırmak istemedikleri bütçe ona çökme, onu çalma bütçesidir.
“BAKKALI BUNLARIN DEVİRLERİNDE MARKETLER ELİYLE BİTİRDİLER”
Çocuğumuzun beslenmesini, çocuğumuzun sütünü çalan bir bütçe. Hani konut sahibine veremediğiniz vakit başınızı eğmek zorunda hissettiğiniz kira, okul bitmesine karşı iş bulamadığınız o işler onların hepsi bu bütçeyle yok ediliyor. Ödeyemediğimiz faturalar, borç üstüne borçlar, artık satın alamadığımız kitaplar, gidemediğimiz sinemalar, yılda iki gün bile yapamadığımız tatiller, bize cehennem ettikleri insanca çalışıp insanca yaşayamadığımız o hayatımız var ya işte burada o hayatımızı çalmak için uğraşıyorlar. AKP’nin hayatımızı çaldığı, bizi rezil bir geleceğin, rezil bir hayatın kölesi yaptığı bu sistemi başlarına yıkmak için uğraşa devam edeceğiz.
Memlekette her şey düzgünmüş, her şey hoşmuş, bir tek marketler berbatmış. Yani elektrik, doğalgaz, su bu artırımları da marketler mi yapıyor? Bunlar da mı marketlerin yapıtı? Yani bu marketler bu iktidarın dostlarıydı ve bunların devrinde palazlanıp her köşe başına yerleştiler. Milyarlarca lira karı bunların devirlerinde yaptılar. Esnafı, bakkalı bunların devirlerinde bu marketler eliyle bitirdiler.
Dediğim üzere daha bir ay evvel memleketin öğrencilerini burada ucuz iş gücü yapacaklardı ancak artık kelamda bunlarla arbede ediyorlar. Marketlerle ilgili her şey konuşuluyor. Bir adedinin ağzından ‘Bu markette çalışan personellerin hali nedir’ diye bir cümle duydunuz mu? Bu markette çalışan, kasada, reyonda çalışan ve çalıştığı marketten su bile içemeyen, içtiği suyun bile parasını ödemek zorunda olan emekçinin durumuna dair tek bir laf ettiler mi? Gidin her mahallede, her sokakta marketler var. Konuşun oradaki emekçi arkadaşımla. Hangi bir tanesi üç ay evvel yaşadığına nazaran daha rahat yaşıyor? Hangi bir tanesi bir yıl evvel yaşadığına nazaran rahat yaşıyor?