Türkiye Barolar Birliği Lideri Erinç Sağkan, seçim güvenliğinde önceliğin seçmenlerin bilinçlenmesi olduğunu vurgulayarak, “Türkiye’de yurttaşların sandığa inancı konusunda çok önemli bir kaygı var. Bu yapılan anketlere de yansımış durumda ve bunun haklı sebepleri olduğunu görüyoruz. Birçok seçimde toplumsal medyaya yansıyan, basının da paylaştığı çöplerden oy pusulalarının çıkması, elektriklerin kesilmesi, mühürsüz oyların geçersiz sayılması ya da İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinin YSK’nın bana nazaran hukuksuz halde iptal edilmesi üzere insanlarda seçime dönük önemli bir tasa ve korku var. Bunun da haklı sebepleri olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Soykan şöyle konuştu:
“Ancak bu, yurttaşlarımızın sandığa iştirakini engelleyen bir durum değil. Sandığa iştirakin yüzde 80’lerde olduğunu görüyoruz ki bu da çok olumlu bir durum. Sandığı önemsiyoruz ve sandığın değiştirebilme kabiliyetine inanıyoruz ve önemsiyoruz. Lakin az evvel saydığımız sebeplerden ötürü hem zelzele bölgesinde hem de genele yaygın bir sandık güvenliği kaygımız var. TBB de bu hususta sorumluluk şuuruyla hazırlıklarımızı yaptık bu hususta. Öncelikle seçmenlerin kendi haklarını bilmesi gerekiyor. Biz vatandaş olarak hangi haklara sahibiz ve oy kullanarak nelere dikkat etmeliyiz üzere. 2018 seçimde yüzde 2’lik geçersiz oy sayısı var ve bunun büyük oranda kusurlu oy kullanmaktan kaynaklı olduğunu görüyoruz. Bu nedenle bu yanılgıyı en aza indirgemeleri için seçmenler için bir hukuk rehberi hazırladık. TBB internet sayfasından da yayınladık. Öncelikle kendimiz yanılgı yapmayacağız, haklarımızı bileceğiz. Bunu hazırladık ve vatandaşlarımızın kullanımına sunduk.”
”DEPREM BÖLGESİ SEÇİM GÜVENLİĞİ MANASINDA EN RİSKLİ ALAN’
Deprem bölgesinde seçim güvenliği konusu ile ilgili fikirlerini de paylaşan Sağkan, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Deprem bölgesi şu anda seçim güvenliği manasında en riskli alan. Zira zelzele bölgesindeki çok sayıda yurttaşımız diğer vilayetlere göç ettiler. Bunların büyük bir oranının süreksiz olarak bir öbür ile gittiklerini ve haliyle ikametlerini almadıklarını biliyoruz. İkametgahlarını farklı vilayetlere taşıyanlar bakımından bir sorun yok. Onlar bulundukları vilayetlerde oylarını kullanacaklar fakat öbür vilayetlere göç edip ikametgahlarını almayanların seçim günü kendi memleketlerine dönüp oy kullanmalarını beklemek bu kadar maddi ve manevi zararın olduğu bir süreçte çok da ayağı yere basan bir beklenti olmuyor. Haliyle birincisi, zelzele bölgesi için oy kullanımında önemli oranda bir düşüklük olacağını görüyoruz. Milletin iradesinin tecellisi manasında da vatandaşın, seçim iradesini kullanabilmesini sağlayacak vasıtaları geliştirmek devletin en başta gelen misyonudur. O sebeple göç edenler bakımından tıpkı yabancıların oy kullandıkları halde bulundukları vilayetlerde birtakım bölgelere sandıklar kurularak onların da bu seçime katılmalarını sağlamak aslında devletin olumlu yükümlülüğüdür. Lakin bu taraftaki taleplerin YSK tarafından reddedildiğini biliyoruz. Haliyle bu vatandaşların o gün kendi memleketlerine dönmesini sağlayacak sistemleri hem devletin hem siyasi partilerin çalışması gerekiyor. Seçime iştiraki artırmak ismine bu mecburî. Bizim vatandaşların ayağına sandığı götürüyor olabilmemiz gerekirdi en azından depremzede vatandaşlarımızın. Bu kadar büyük sorun yaşamışlar, yakınlarını kaybetmişler, bütün mallarını mülklerini kaybetmişler. Çok önemli elem ve ızdırap içerisindeler onlara bu manada yararlı olup onları yormadan onların da egemenliğin tecelli etmesine katkılarını sağlamamız gerekirken maalesef ki kendi illerinize geri döneceksiniz fakat orada kullanabilirsiniz demek nitekim bir toplumsal devlet anlayışından çok uzaklaşıldığının somut örneğidir.”
‘AVUKATLARIMIZ ZELZELE BÖLGESİNDE OLACAK’
Deprem bölgesinde sandık güvenliğinin sağlanması açısından kâfi sayıda sandık vazifelisi, müşahit bulunmasının değerine dikkat çeken Sağkan, şöyle konuştu:
“Sivil toplumun orada yer alması çok büyük bir sıkıntı olarak görünüyor. Örneğin, bizler orada mesela Hatay Barosu ile çalışacağız, Kahramanmaraş’ta Kahramanmaraş Barosu ile çalışacağız, Malatya’da da Malatya Barosu ile çalışacağız. Lakin oralarda da çok sayıda meslektaşlarımızın süreksiz olarak diğer vilayetlere gittiğini biliyoruz. Makul bir oranda hayat nizama girdiği vakit vilayetlerine geri dönecekler o sebeple bizlerin de örgütlenmekte, sandık güvenliğini sağlayacak hukukçu kimliğiyle meslektaşlarımızı zorlandığımız bir süreç tekrar de barolarımız bu hususta önemli bir çalışma içerisinde meslektaşlarını vazife yerlerine davet ettiler orada en azından avukatların bulunacağını söyleyebilirim.”