İstanbul Şişhane’de Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Birleşik Gayret Güçleri
Polis, HDP milletvekilleri Sezai Temelli, Ayşe Acar Başaran, Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Tayyip Temel
İstanbul Barosu binası önünde ablukaya alınan HDP’li vekiller Gülistan Kılıç Koçyiğit, Fatma Kurtalan, Sezai Temelli, Tayip Temel ve Ayşe Şoför, burada açıklama yaptı.
Temelli ve Temel’in konuşmaları şöyle:
Sezai Temelli: Tecritleşmiş sistem altında yaşıyoruz
“Bugün burada gördüğümüz sahne birinci değil. Ne vakit demokratik bir hakkımızı kullanmaya kalksak etrafımızı çeviriyorlar, bizi tecride alıyorlar. Zira anladıkları hukuk anlayışı olarak bir tek ellerinde tecrit var. Nasıl ki bugün İmralı’da tecrit varsa Türkiye’nin her sokağında tecrit var. Tecritleşmiş sistem altında yaşıyoruz. Neden zira hukuka tahammül edemeyen bir rejim var karşımızda. İşte yeniden burada bugün tıpkı şey ile karşı karşıyayız. Neden bugün sokakta olmak istedik, zira bu ülkede savaş var, zulüm var, sömürü var. Savaşa karşı sesimizi çıkarmak için, barış ve demokrasi için yan yana gelmek istiyoruz. Bu şiddet ve savaş son bulsun istiyoruz. Ancak etrafımıza baktığımızda hepsinin belinde silah, elinde silah, TOMA’lar, akrepler sokakları kesmiş durumda. İşte bu şiddettir, bu savaştır, savaş her yerdedir, kapınızı çalmaktadır. Bugün savaşa karşı çıkan herkesi tutuklayıp göz altına alan bir rejim ile karşı karşıyayız. Bugün Şebnem Korur Fincancı haksız ve hukuksuz yere cezaevindedir. Neden? Fincancı bu ülkede kimyasal silaha dair gerekirse bir soruşturma açılsın yerinde bir inceleme yapılsın davetinde bulundu. Bunu biz de söyledik. Zira kimyasal silah kullanımı kabahattir. Hem de insanlık hatasıdır. Bunun karşısında durmayan bu suça ortaktır. Bunun üzerine iktidar savunma bakanı ve kimi bakanlar adeta bir linç kampanyası başlattılar. Yargıya talimat vererek Şebnem hocayı gözaltına aldılar. “
Barışa sarılın, çocuklarınıza ve ülkenize sahip çıkın
Oysa onlardan beklenen şuydu: Madem bu türlü bir durum var bağımsız kuruluşları bir an evvel davet ederlerdi ve gerçeğin ortaya çıkması için aslında onlarca kişi gitmesi gerekirken adeta bu cürmü kabullenircesine insanlara saldırmaya bu şiddeti uygulamaya devam ettiler. Bunu kabul etmiyoruz. Gündemde bu türlü bir husus varsa bu mevzu incelenmeye muhtaçtır. Kaldı ki bugün savaşın ne derece büyük yıkım yarattığını bu ülkede bütün beşerler yaşamaktadır. Savaşa ses çıkarmak yoksulluğa karşı ses çıkarmaktır, hayat pahalılığına direnmektir, hayat şartlarımızı her geçen gün zora sürükleyen, ömür şeklimize müdahale eden faşizme karşı ses çıkarmaktır. O yüzden diyoruz ki olduğunuz her yerde sesinizi çıkarın, korkmayın. Korkarsanız işte bu korkak iktidar üzere silahtan ve şiddetten öteki sarılacak bir şeyiniz olmaz. Barışa ve geleceğinize sarılın, ülkenize ve çocuklarınıza sahip çıkın.