Sözcü muharriri Ege Cansen, yazısında şunları belirtti:
“Gerçek ve hukukî şahısların sahip oldukları menkul ve gayrimenkul varlıkların fiyatı enflasyonist bir ortamda ‘olması gereken de fazla’ yükselebilir. Bu süreçte oluşan kârlar, varlıklar satılmadıkça sanaldır.
Dolayısıyla, ulusal servet artışı ve dağılımı hesapları da muteber değildir. Gerçek dal firmalarının göz kamaştıran kârlarının kıymetli bir kısmını ‘cari fiyatlı’ ‘satış gelirleri’ ski fiyatlı stok kayıtlarıyla hesaplanan ‘satışların maliyeti’ ortasındaki farktan doğduğunu sanıyorum.
TL’nin kıymet kaybı sayesinde emek ağır üretim yapan ‘ihracatçı sanayicilerin’ kârları misliyle artmıştır. Bu yüzden çoğunlukla iç piyasaya hitap eden üreticiler bile 2022 yılında ihracata yönelmiştir. Her ne kadar bu yöneliş enflasyonu azdırdıysa, yeniden de olması istenen bir şeydi.
Benim kaygım, enflasyonu dizginlemek için TL’nin tekrar ve süratli bir formda paha kazanmasına meydan verilmesiydi. Bu da dış ticaret açığında yalnızca nakdî değil hacimsel genişlemeye yol açacaktır.
Yapışkan enflasyonun kök sebebi dış ticaret açığıdır”
Yazının tamamı için