Ekonomi Muhabirleri Derneği üyeleriyle bir ortaya gelen İzmir Büyükşehir Belediye Lideri Tunç Soyer, İzmir’in 100. kuruluş yılı kutlamalarının coşkuyla geçeceğini söyledi. Soyer, İzmir Barış Mükafatı ile yeni bir uygulama başlatacaklarını belirtti ve İzmir bundan sonra barışla anılan bir kent olacak” dedi.
Soyer, 100. yıl kutlamalarıyla ilgili şu bilgileri paylaştı:
“1 Ağustos’tan itibaren 9 ay boyunca 100. yılımızı büyük etkinliklerle kutlayacağız. 9 Eylül günü Türkiye Cumhuriyet tarihinin en büyük tertibine konut sahipliği yapağız. Bunun belgeselini çekeceğiz. Biz bizden sonraki nesillere İzmir’in yüzüncü yılı nasıl kutladığını miras bırakacağız. Fevkalâde büyük canlandırmalar olacak, büyük bir konser olacak. Ayrıyeten İzmir’in türkülerini ve müziklerini seslendiren 11 sanatkarın yapıtlarını 10 Eylül günü İzmirliler ile buluşturacağız. İktisat Kongresi çok kıymetli. Daha devlet kurulmamışken bir devletin ekonomik siyasetini belirlemek için düzenlenmiş bir kongredir. Cumhuriyetimiz İktisat Kongresi’nden çıkan sonuçlarla siyasetini belirlemiştir. Biz 100. yılı düşmanı nasıl denize döktük diyerek değil, 100 yıldır sürdürdüğümüz barışın kesintisiz örneği olarak kutlamak istiyoruz. Bu kongrenin sonunda İzmir Dünya Barış Ödülleri’ni başlatıyoruz. 100 yılın sonunda İzmir artık barışla anılacak. Nobel Barış Ödülleri’nden sonra en büyük mükafatını vermek istiyoruz” dedi. Soyer, Danıştay’a taşınan Buca Metrosu ile ilgili yargı kararının önümüzdeki günlerde açıklanacağını da müjdeleyerek “Buca metrosu için 4 yıllık bir yatırım süremiz var. Bunun finansmanı hazır. Bizim açımızdan çalışmamızı engelleten, mühlet kaybına yol açan bir şey kelam konusu değil. Başından beri işimize devam ediyoruz” dedi. Kent iktisadı için tarım başta olmak üzere pek çok alanda çalışmalar ürettiklerine de vurgu yapan Soyer, “Bir mahallî idare olmamıza karşın hükümetin bıraktığı boşluğu doldurduk, kamunun adil regülasyonunu yerine getirdik. 7 lira olarak açıklanan buğday fiyatına İzmir’de 14 lira veriyoruz. Kooperatiflerimizden peynirleri alıyoruz. Kuraklıkla uğraşımızı büyütüyor, su kaynaklarını koruyoruz. İstihdamı koruyor, besin güvenliğini sağlıyoruz. 2021’de süt kuzusu projesini daha da büyüterek 30 ilçeye çıkardık. Son üç yılda 73 üretici kooperatifinden eser alarak üreticimize dayanak sağladık” dedi.
TÜRKİYE’DE BİRİNCİ OLAN MODEL
ELİMİZDE SİHİRLİ DEĞNEK YOK
Körfezdeki koku meselesine ait yapılan çalışmaları anlatan Soyer şunları söyledi:
“Kirliliğin üç ana nedenini belirledik. Birincisi, İzmir’in yağmur suyu ayrıştırma altyapısının çok eksik olması. İkincisi, epey eskimiş olan Büyük Kanal Projesi’ndeki tasarım kusurları. Son olarak, Çiğli Arıtma Tesisi’nden çıkan suyun körfezin en dar noktalarından birine deşarj ediliyor olması ve iç körfezdeki sığlaşma. Katlanarak büyüyen ve yıllarca ihmal edilmiş bir sıkıntıyı birkaç yılda çözecek sihirli bir değnek hiç kimsenin elinde yok. Elimizde körfezin nasıl temizleneceğine dair çok net, bilimsel bir yol haritası var. Ne yazık ki, çok büyük bir metropol olmasına karşın İzmir’in yağmur suyu kanalları elli yıldır ihmal edilmiş. Yağmuru toplayan altyapı sistemi, yani bir nevi kentin yer altı dereleri inşa edilmemiş olduğu için yağışların bir kısmı yüzey akışına geçiyor ve su baskını riski oluşturuyor. Dahası, yağmurun kıymetli bir kısmı da kanalizasyon ağına karışarak sistemi kilitliyor. Kanalizasyon suları yağmurla birlikte denize akıyor. Hem körfez kirleniyor hem de kentte koku sorunu oluşuyor. Körfezdeki koku ve kirliliğin ana kaynağı sav edildiği üzere düşük sirkülasyon değil, yüksek kontaminasyon. Bu nedenle daha evvel tahlil olarak önerilen sirkülasyon kanalı kapısı bacası açık bir meskende toz almaya benziyor. Birinci önceliğimiz dere ağızlarındaki elli santime kadar varan sığlaşmayı ortadan kaldırmak. Kirliliği durdurarak körfeze lağım akmasını engellemek. Algı operasyonlarına karşın, bugüne kadar hiç kimsenin üstlenmediği bu vazifesi İzmir’de takımımla birlikte göğüslüyoruz.”