Soner Yalçın’ın yazısı tartışma yarattı… Kim, ne dedi

Sözcü Gazetesi yazarı Soner Yalçın‘ın dünkü köşe yazısı çok konuşuldu. “Alyans kampanyası” başlıklı yazının “Kimileri istiyor ki; iktidar gitsin de isterse devlet çöksün Ekonomi prog­ramı başarısız olan her hükümet gidicidir Zaten iktidarlar gelip geçicidir, kalıcı olan millettir Bir devleti kurmak için bin sene ister, yıkmak için bir saat yeter Erdo­ğan gitsin diye devleti çö­kertmeyin” kısmı sosyal medyanın gündemine oturdu.

Konuyla ilgili binlerce yorum ve tweet atıldı.

KİM NE DEDİ

Soner Yalçın’ın yazısına gelen olumlu ve olumsuz tepkilerden bazıları şöyle:

Gazeteci Fatih Portakal: Bir kesim hoşuna gitmeyince hemen yargılamış Soner Yalçın’ı. Bir paragrafa değil, yazının bütününe bakmak gerekiyor. Tespitleri yerinde ve uyarıyor: ülke çökerse hepimiz altında kalırız.

Yazar-sanatçı Güvenç Dağüstün: Soner Yalçın’ın yazısından nasıl “Erdoğan’a destek” çıkarılıyor yahu? Ben başka yazı mı okuyorum? Adam “Erdoğan zaten bitti” diyor.

TV programcısı-Yazar Latif Şimşek: Soner Yalçın diyor ki; “Erdoğan gitsin diye, PKK ile, FETÖ ile CIA ile işbirliği yapmayın! Erdoğan gitsin diye, Ege’yi, Akdeniz’i satmayın!” Yok mu o mahallede, Soner’den başka vicdan sahibi kalem erbabı?

Gazeteci Ayşenur Arslan: Çok affedersin sevgili Soner, senin gibi düşünen gazeteciler vs. akademisyenler her kimseniz bu ne demek? Ekonomi kötüyse, kötü diyeceksiniz. Enflasyon bilmem kaçsa söyleyeceksiniz. Erdoğan çökünce, niye devlet çöksün?

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen: O kimiler kim bilmiyorum. Çoğunluk da diyor ki, bu iktidar gitsin ki devlet çökmesin. Ülke resmi bir iflasın eşiğinde.

Siyaset Bilimci Özgün Emre Koç: Erdoğan devletin çöküşünün başlıca nedeni zaten. O olmadan daha fazla çökemez. Ama burada başka bir mesele var: Erdoğan giderek zayıflarken belli bir cenahtan tekrar verilmeye başlanan bu desteğin motivasyonu. Zayıflayan, kendisini destekleyenlere borçlanır.

Gazeteci Sedef Kabaş: Soner Yalçın, “Erdoğan gitsin diye devleti çökertmeyin” demiş. Tam tersi yaşanmıyor mu? Yeter ki, Erdoğan kalsın diye devleti çökertmiyorlar mı? Kurumların içini liyakatsiz kişilerle dolduran, işlevsiz bırakan, satan, kapatan kim?

FETÖ’CÜLER HEDEF ALDI

Soner Yalçın’ın yazısına FETÖ’cüler de tepki gösterdi. “Fuatavni” hesabının kurucusu firari FETÖ’cü Said Sefa, Soner Yalçın’a hakaret ederek “Abdülkadir Selvi yazmış, Soner Yalçın kendi Twitter hesabından paylaşmış (gibi). “Erdoğan gitsin, isterse devlet yıkılsın” diyen tek bir muhalif yok” ifadelerini kullandı.

Diğer bir firari FETÖ’cü Cevheri Güven ise “Sözcü nadide yazarları Soner Yalçın’ın en nadide cümleleriyle yapıyor servisi” diye yazdı.

SONER YALÇIN’IN YAZISI

Soner Yalçın’ın Alyans kampanyası başlıklı yazısı şöyle:

Yıl, 1960. Ağus­tos ayı…

Yer, Moskova…

Gazeteciler Ömer Sami Coşar ve Orhan Kara­veli ile edebiyat tarihçisi akademisyen Fahir İz gibi isimler Türk edebiyatı kong­resi için bu şehirdeydi…

Sürgündeki Nazım Hikmet hastaydı. Yine de Türkiye’den gelen misafir­leri görmek için şiir dinleti­sine gitti. Bir şiirini -dün­yanın dört yanında olduğu gibi- yine Türkçe okudu…

Türk misafirleriyle sohbetlerinde Nazım Hikmet’in dikkatini konuk­ların parmakları çekti! Hiçbirinin parmağında al­yans olmadığını görünce, “Hayrola artık Türki­yem’de alyans takılmı­yor mu?” diye sordu.

Anlattılar:

-“27 Mayıs askeri müda­halesinden sonra 8 Hazi­ran 1960’da ‘Hazine’ye yardım, paranın değe­rini arttırma‘ için İstan­bul 1. Zırhlı Tugay men­supları ve eşleri Alyans Bağış Kampanyası baş­lattı. Vatandaşlar devlet bütçesine katkı için yardım seferberliğine katıldı. Biz de alyansımızı bağışla­dık…”

Nazım Hikmet, geçen yıl Vera Tulyakova ile ev­lenmişti. Parmağındaki alyansı çıkarıp Fahir İz’e uzattı.

Fahir İz, gümrükten geçerken alyanssız geçtik­lerini, dönerken bir al­yansla dönemeyeceklerini söyledi…

Bunu neden yazdığıma geleceğim; önce bazı bilgi­ler vermeliyim:

DÜNÜ BİLMEK

Kaime, ilk Osmanlı banknotu/ kağıt parası.

Osmanlı, 1840 yılında Kaime’nin çıkarılmasıy­la da başına “bela” aldı; bugün yaşadıklarımızın ay­nını dün yaşadı! En başta verilen faiz hep tartışma konusu oldu. Enflasyon-pa­halılık gibi Kaime’nin sebep olduğu detaylara girmeyeyim…

Faiz yükünden kurtulmak için Kaime’nin ortadan kaldırılması gündeme getirildi. Sultan Abdülme­cit kurmaylarını mabeyne çağırdı. Sadrazam, Şey­hülislam, nazırlar zorunlu yardım/ iane-i umumiy­ye çıkarılmasına karar verdi.

İanenin toplanmasına ilk olarak İstanbul’daki memurlardan başlandı. İa­neler peyderpey Hazine’ye geldikçe Kaime piyasada çekilip yakıldı. Bu süreç 1862 yılına kadar sürdü. Yani: Devletin yanlış iktisat programının zararı çalışan­lara ödettirildi. Bitmedi.

Sultan Abdülaziz‘e darbe yapıldı. Beşinci Mu­rat aklını kaybetti. İkinci Abdülhamit iktidara geldi. Ve Osmanlı, ağır ekono­mik krizden çıkabilmek için 1876’da ikinci kez Kaime basmaya başladı. Bu kez banknottan sorumlu kurum, İngiliz-Fransız or­taklı Osmanlı Banka­sı idi. Üç milyon liralık Kaime emisyonuna karar verdiler. Kısa zamanda rakam 16 milyona çıktı…

Bu ekonomik prog­ram da yürümedi. Kaime kaldırıldı. Bu kez halktan -savaşlar bahanesiyle- gö­nüllü yardım toplandı: İa­ne-i harbiye

Bitmedi.

Osmanlı, aynî ve nakdi ihtiyaçları için üçüncü Kaime uygulamasını Birinci Dünya Savaşı’nda hayata geçirdi. Ardından yine halka gidildi; iane-i cihadiye adıyla zorunlu bağış toplandı…

Ne demek istediğime geleyim:

KIRIP DÖKMEDEN

Okul müfredatların­da Osmanlının çöküşü salt savaşlar üzerinden anlatılıyor. Ekonomi-ik­tisat tarihçiliği öğrenim müfredatlarında yok. Eko­nomi tarihi yazılımı da çok eksik ülkemizde…

Bu nedenle Kai­me’nin yıkıcı etkisi hep atlandı. Oysa. Osmanlı’nın çöküş sebebinin başında gelir bu iktisat programı!

Kaime’nin yol açtığı telafisi en zor kayıplardan biri, halkın devlete olan güveninin yok olmasıy­dı.

Kemalist Cumhuriyet’in ilk mücadele alanlarından biri de tam bağımsız iktisat yaratarak halkın devlete olan inancını kazanmak­tı. Örneğin: Kaime‘ye 1927 yılında son verdi.

Sürgündeki Nazım Hikmet‘in devlete yardım için alyansını vermek iste­mesinin derin anlamı yok mu? Bu soruyu yöneltme­min sebebi var:

Erdoğan’ın/AKP’nin iktisat politikası kuşkusuz tartışılsın. Karşıt fikir zenginliktir.

Ve fakat:

Kimileri istiyor ki; iktidar gitsin de isterse devlet çöksün!

Bakınız: Ekonomi prog­ramı başarısız olan her hükümet gidicidir. Zaten iktidarlar gelip geçicidir, kalıcı olan millettir…

Bir devleti kurmak için bin sene ister, yıkmak için bir saat yeter. Erdo­ğan gitsin diye devleti çö­kertmeyin! Bu gök kubbe çökerse hepimiz altında kalırız. Kimsenin maaşının, gelirinin kesilmesi veya en hafifiyle alyans bağışında bulunmaması vb. için sa­kinleşmeye, sağduyuya ihtiyacımız var.

Sosyal medyada yazıp çizerek devlete-ülkeye olan güveni yok etmeyi­niz.

Haklı bile olsanız; ekono­miyi sürekli kötülemenin, her adımı aşağılamanın, toplumda güvensizlik yaratmanın kime faydası var?

Günümüzde siyase­tin salt çatışma ekse­ninde olmasıdır bunun sebebi… Sadece kendi mahallesinin haklılığı üzerinden yapılan yüzeysel tartışmalar insanıtoplu­mu sertleştiriyor.

Sahi, kırıp dökmeden konuşabilmek-yazabilmek mümkün değil mi?

Dostoyevski ne yazdı:

Sağduyu etkisiz kaldığın­da şeytan yardıma koşar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir