Bizde hep alay konusu oldu. Oysa.
İngiliz gazetesi Guardian yazınca öğrendik:
Fransa Kültür Bakanlığı, oyun sektöründeki İngilizce kelimelerin anlaşılmadığını gerekçe göstererek teknolojide İngilizce kullanımını yasakladı.
Fransızların ulusal dillerine önem verdikleri, bu konuda çok hassas oldukları aşikâr. Dillerinden taviz vermezler. Ki Avrupa Yerel Diller Sözleşmesi’ni 1958 anayasasına karşı olduğu gerekçesiyle onaylamadılar!
Bu ülkeye gidenler bilir; İngilizce bilmelerine rağmen sizinle Fransızca konuşmayı tercih ederler.
Ya bizim Batı hayranlığımız? “İngilizce bilmiyor” diye bugün kimi yöneticiler ile alay ediliyor! “İngilizce bilmeyen makama oturamaz” anlayışı hâkim! Bu nedenle kimi yönetici, dil bildiğini göstermek için kırık aksanıyla komik duruma düşüyor…
Emekli Büyükelçi Çınar Aldemir anısını paylaştı:
-“Rahmetli Korutürk İngilizce bilmesine rağmen ‘Bir Cumhurbaşkanı kendi diliyle konuşur’ düşüncesindeydi… İlk kez büyükelçi kabul edecekti, prova için (Çankaya) Köşk’e bir saat önce gelmemi istediler. Beni makamına aldıklarında, ‘Siz arka solumda oturacaksınız. Söylediklerimin aynen tercümesini isterim. İngilizce bildiğimden, Büyükelçinin söylediklerini anlarım. Ancak siz yine de anlamamışım gibi tümünü tercüme edeceksiniz’ dedi.”
Bir örnek daha vermeliyim
ATATÜRK DEVRİMİ
Emekli Büyükelçi Bozkurt Aran yazdı:
-“(Klaus) Kinkel, 1992 ilâ 1998 yılları arasında Alman Dışişleri Bakanı olarak görev yapmış, Avrupa’da kendini kabul ettirmiş etkin bir siyaset adamı idi. İlginç yanı, Almanya gibi bir ülkenin Dışişleri Bakanı olmasına rağmen Almancadan başka bir dil kullanmaz, katıldığı toplantılara tercüman götürürdü.”
Konumuz; yabancı dil bilip -bilmemek değil, devleti temsil edenlerin ulusunun değerine sahip çıkıp çıkmamasıdır!
Dil, ulusları ulus yapan en önemli öğedir…
Bir toplumun yaşadığı tarih, diline yansır…
Atatürk dil devrimini neden yaptı sanıyorsunuz? Türk dilinin öz güzelliğini, zenginliğini meydana çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek için…
Keza, halkla devletin ortak bir dili olması için…
Atatürk, mal varlığının bir bölümünü Türk Dil Kurumu’na neden bağışladı sanıyorsunuz?
Peki:
DP/ Menderes Hükümeti, 1951 bütçesinde bu kurumun ödeneğini neden kesti?
12 Eylül askeri darbesi/ Evren, bu kurumu neden ortadan kaldırdı?
Ülke işgali, dille itibariyle kültürle de yapılır…
Türkçe, kısa bir ara hariç bugün günümüzde yıllardır olduğu gibi yine saldırı altında. Dünyada hiçbir toplumun kendi diliyle ilişkisi Türkiye’deki gibi sorun haline gelmiş midir acaba? Türkçeyi savunmayı, faşistlikle özdeşleştirenleri gördü bu topraklar!
Bugün Türkçeden utanan bir nesil ile karşı karşıyayız maalesef…
Maalesef Türkçeyi bozmak moda haline getirildi bugün …
Dilin yabancılaşması, kültürün yabancılaşmasına neden olur.
Türkçe, binlerce yıldır dayanarak Türk kültürünü yaşatıyor…
Unutmayınız: Dil, terim ve sözlük çalışması yalnızca dilbilimciler tarafından yapılır gibi yanlış bir inanış var. Oysa. Siz de sorumlusunuz.
Dil, ulusun bayrağıdır. Bayrağı yere düşürmeyin
DİL İLE KUŞATMAK
Fransızlar yasaklıyor.
Ya biz?
Dilimizin İngilizce tarafından fethedilmesinin önüne nasıl geçeceğiz?
Bilimsel- teknolojik gelişmeye karşı değiliz kuşkusuz. Her buluşun yeni kelime/sözcük doğumuna sebep olduğunun farkındayız. Uygarlık, hele bilim, “terimsiz” alınamaz. Buna zorunlu olduğumuza göre bu nasıl yapılacaktır? Hızlı teknoloji çağında yabancı dil saldırısından Türkçeyi nasıl koruyacağız?
“Seçkin kültür zırvalığına” karşı farkındalık – duyarlılık yaratabilecek miyiz? Tanzimat döneminde, kelimenin-kavramın Türkçe karşılık aranacağı pek akla gelmedi. Osmanlı münevveri “yapay Osmanlıca” konuşup sözde elitliğini yaşadı!
Bugün bu sürdürülemez. Teknolojinin, Türkçeyi yozlaştırmasını seyredemeyiz.
Türkçe yazım gibi şartları hayata geçirmek zorundayız. “Computer” yerine “bilgisayar” diyerek kötü mü yaptık?
Agah Sırrı Levent, “Uydurma Nedir? Uydurmacılık Neye Derler?” yazısında görüşlerini belirtti: “Yeni karşılıklar arar ve bulurken, Türkçenin yapısı ve kuralları göz önünde tutulmalıdır…”
Haklı. Özdeşleştirme çabaları, zorlama yapılmadan sadelikten yana olunmalı.
Toparlarsam:
Yönetici sınıfın yabancı dil hayranlığı olursa, başta gençler olmak üzere halk da yabancı dille kuşatılır!
Hadi çok eskiye Çinceye girmeyeyim; Farsça-Arapçaya karşı dün mücadele veren Türkçe, bugün de İngilizceye karşı direniyor.
Hepimiz sorumluyuz kaç bin yaşındaki Türkçemizi korumaya…
Soner Yalçın