Sadaka vermek, çoğu zaman ihmal ettiğimiz fakat aslında sürekli yerine getirmemiz gereken bir ibadettir.
Bir yetimin yüzünü güldürmek, ihtiyaç sahibi olan birinin ihtiyacını gidermek, başlı başına ibadettir ve sadaka, sahibini sıkıntılardan, musibetlerden uzaklaştırır, ömrünü uzatır. Hz. Peygamber sadakanın önemi ile alakalı şöyle buyurmuştur:
“Âdemoğlu öldüğünde şu üçü dışında amel defteri kapanır: Devam eden sadaka (sadaka-i cariye) meydana getirenler, yararlanılan bilgi, kendisine dua eden hayırlı evlat.”
(Müslim)
Sadece maddi olarak verdiklerimiz değil, manevi hareketlerimiz de bazen sadaka sayılır. Gülümsemek, çocuklarımıza ve eşimize ikramda bulunmak, aile büyüklerimize yardımda bulunmak… Peki sadaka kimlere verilir? Sadakanın önemi ve fazileti nelerdir? Kur’an’da ve Hadis’lerde sadaka ile alakalı nasıl bahsedilir? Hepsini bu başlıkta sizler için birleştirdik…
Sadaka nedir?
Sözlükte “(haber) gerçek olmak; doğruluk” gibi anlamlara gelen sıdk kökünden türeyen sadaka kelimesi (çoğulu sadakāt), Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için ihtiyaç sahiplerine yapılan gönüllü veya dinen zorunlu maddî yardımları, bu çerçevede verilen para ve eşyayı ifade eder.
Sadaka kimlere verilir?
Ahlâk ve fıkıh kitaplarında sadakayla ilgili olarak zikredilen başlıca kural ve tavsiyeler şöylece özetlenebilir:
- Sadaka verecek kişi niyetinde samimi olmalı, yalnız Allah’ın hoşnutluğunu gözetmeli, gösterişten kaçınmalı (el-Bakara 2/264, 272).
- Sadakayı başa kakmamalı, sadaka alanı rencide etmemelidir (el-Bakara 2/262-263).
- Sadakayı açıktan vermek güzeldir, ancak gizlice vermek daha iyidir (el-Bakara 2/271).
- Sadaka verirken ihtiyaç sahibi yakınlar, yetimler, yoksullar, yolda kalmışlar, başkalarına el açma durumuna gelmiş olanlar ve özgürlüğüne kavuşmak isteyenler öncelikle görülüp gözetilmelidir (el-Bakara 2/177).
- Sadaka olarak verilecek mal helâl yoldan kazanılmış olmalı, verilecek kişiye en faydalı olanı seçilmelidir (el-Bakara 2/267).
- Kötü, çürük, yardım edilen kişinin ihtiyacını gideremeyecek derece bozuk şeylerin sadaka olarak verilmesi Kur’an ve Sünnet’te hoş karşılanmamış, İslâm âlimleri de bu tür şeylerin sadaka olamayacağını belirtmiştir.
- Sadakadan dönülmemelidir (Buhârî, “Hibe”, 14, 30, “Ḥiyel”, 14; Müslim, “Hibât”, 5).
Sadaka vermenin fazileti
Sadaka, sadaka veren kişinin imanına delildir. Zira sadaka, hem zekât hem de hayır-hasenât anlamına gelir. Bunları yerine getirmek de imandan kaynaklanır.
Şefkat, yardım, çevreye karşı duyarlılık, zayıf ve kimsesizleri korumak hep iman alâmetidir.
Merhametsizlik, haksızlık, duyarsızlık, kabalık ve katılık dinî duygudan, sorumluluktan, Allah’ın huzurundaki hesaplaşmaya önem vermemekten, kısacası imansızlıktan ileri gelir.
“Dini yalan sayanı gördün mü? O, yetimi iter-kakar ve asla fakir fukaranın doyurulmasını teşvik etmez” [Maun sûresi (107), 3] âyeti bu durumu açıkça ortaya koymaktadır. O halde sadaka, imana ve ondan kaynaklanan üstün İslâmî değerlerin varlığına delildir. Öte yandan sadakt ka veren mü’min, kıyamette malını nereye harcadığı sorulduğu zaman, verdiği sadakayı gösterecektir.
Hz. Peygamber (s.a.v); ‘Sadaka belayı def eder ve ömrü uzatır.’ buyurmuştur. Bu yüzden her türlü iç sıkıntımızda, sadaka vererek rahatlama yoluna girmiş bulunuruz.
Hz. Mevlana, sadakadan şu şekilde bahsetmiş:
Sadakanın İslam dinindeki yeri ve önemi
Âyet ve hadisler sadakayı teşvik ettiği gibi bunun insan onurunu kırmayacak biçimde gerçekleştirilmesine de büyük önem vermiş, dilenmeyi insanın saygınlığıyla bağdaşır bulmamıştır.
Türk kültüründe “sadaka taşı” (sadaka çukuru) adıyla bilinen ve Tanzimat dönemine kadar devam etmiş olan yardımlaşma usulü dilenciliğin önlenmesi veya asgari düzeye indirilmesi için alınmış bir tedbir mahiyetindedir.
Camilerin herkesin göremeyeceği bir köşesine konulan mermer bir sütunun üstüne bir çukur açılır, isteyenler sadakalarını buraya bırakır ve ihtiyaç sahipleri ihtiyacı olan miktarı alarak sıkıntısını giderirdi.
Öte yandan hadislerde sadaka kavramının Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaya vesile olan her türlü hayırlı söz ve eylemi içine alacak geniş bir kapsamda kullanılmasından, özveri ve yardım duygusu ile yapılabilecek işlerin maddî imkânla sınırlı olmayıp samimiyet ve dürüstlük temeline dayalı her davranışla sevap elde edilebileceği anlaşılmaktadır.
İslam Ansiklopedisi’nde yer alan bilgilere göre, kişinin kendi ailesinin nafakasını temin etmesi, misafirlerine ikramda bulunması, eşiyle birleşmesi, meyvelerinden başkalarının faydalanacağı ağaç dikmesi, kötülüklerle mücadele edip iyilikleri tavsiye etmesi, din kardeşine selâm vermesi, güzel söz söylemesi, güler yüz göstermesi, özürlü kişilere yardım etmesi, cemaatle namaza katılmak için yürümesi, insanlara zarar veren bir nesneyi yoldan kaldırması gibi iyi davranışlar sadaka olarak nitelenmiştir.
“Sana içkiyi ve kumarı soruyorlar. De ki: Bu ikisinde insanlar için büyük zarar ve bazı faydalar vardır; zararları da faydalarından büyüktür. Sana neyi infak edeceklerini de soruyorlar. De ki: İhtiyaç fazlasını. Allah sizin için âyetlerini işte böyle açıklıyor ki düşünesiniz.” (Bakara Suresi 219)
“Bir sadaka vermeyi, yahut iyilik yapmayı, yahut da insanların arasını düzeltmeyi emredenleri hariç, onların aralarındaki gizli konuşmaların çoğunda hiçbir hayır yoktur. Kim bunları sırf Allah’ın rızasını kazanmak için yaparsa, biz ona büyük bir mükâfât vereceğiz.” (Nisâ Suresi 114)
Sadaka ile alakalı Hadis-i Şerifler
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
“İnsanların her bir eklemi için her gün bir sadaka gerekir. İki kişi arasında adâletle hükmetmen sadakadır. Bineğine binmek isteyene yardım ederek bindirmen yahut yükünü bineğine yüklemen sadakadır. Güzel söz sadakadır. Namaz için mescide giderken attığın her adım bir sadakadır. Gelip geçenlere eziyet veren şeyleri yoldan gidermen de sadakadır.” (Buhârî, Sulh 11, Cihâd 72, 128; Müslim, Zekât 56)
“Her meşrû ve güzel iş sadakadır.” (Buhârî, Edeb 33; Müslim, Zekât 53)
“Her birinizin her bir eklemi (ve kemiği) için bir sadaka gerekir. Binaenaleyh her tesbih sadakadır, her hamd sadakadır, her tehlil sadakadır, her tekbir sadakadır. İyiliği tavsiye etmek sadakadır, kötülükten sakındırmak sadakadır. Kulun kuşluk vakti kılacağı iki rek’at namaz bütün bunları karşılar.” (Müslim, Müsâfirîn 84, Zekât 56.)
“Temizlik imanın yarısıdır. Elhamdülillah duası mizânı, sübhânellah ve elhamdülillah sözleri ise yer ile gökler arasını sevap ile doldurur. Namaz nurdur; sadaka burhandır; sabır ziyâdır. Kur’an senin ya lehinde ya da aleyhinde delildir. Herkes sabahtan (pazara çıkar) nefsini satar; kimi onu âzâd kimi de helâk eder.” (Müslim,Tahâret 1.)
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bir adam geldi ve şöyle dedi:
– Ey Allah’ın elçisi! Hangi sadakanın sevabı daha büyüktür?
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de şöyle buyurdu:
– “Güçlü-kuvvetliyken, sıhhatın yerindeyken, cimriliğin üzerinde, fakir düşmekten endişe etmekteyken, daha büyük zengin olmayı düşlerken verdiğin sadakanın sevabı daha büyüktür. (Bu işi) can boğaza gelip de “falana şu kadar”, “filana bu kadar” demeye bırakma. Zaten o mal vârislerden şunun veya bunun olmuştur.” (Buhârî, Zekât 11, Vasâyâ 17; Müslim, Zekât 92)