Bir müddettir akciğer kanseriyle uğraş eden Billur Kalkavan, 15 Ekim sabaha karşı tedavi gördüğü Koç Üniversitesi Hastanesi’nde hayatını kaybetmişti.
Kalkavan’ın sevgilisi Buğra Bahadırlı, “Kanser tedavisi güzel gidiyordu. Ne var ki kemoterapi sırasında bedeninde bir mantar türemiş. O mantar da enfeksiyona neden olmuş. Buna bağlı olarak bağışıklık sistemi güzelce zayıfladı. Son iki hafta ne yemek yiyebildi ne de uyuyabildi. İki gün evvel ağır bakıma alındı lakin kalbi daha fazla dayanamadı. Sabah 03.45’te kalbi durdu” demişti.
‘İnsanların ağlamasını istemiyordu’
“Billur’dan ‘anı yaşamayı’ öğrenmiştim, o yüzden onu kaybetmeye kendimi hazırlamamıştım” sözlerini kullanan Buğra Bahadırlı, “Cenazesinde insanların ağlamasını istemiyordu, ‘Dram yapmayın’ demişti. Biz de onu istediği üzere uğurladık” dedi ve hastalık sürecinde yaşadıklarını birinci kere anlattı.
‘Pizza istemişti, yemek nasip olmadı’
Sabah gazetesinin haberine nazaran; Bahadırlı, Kalkavan’ın son isteğini de açıkladı
Kalkavan’ın son günlerde pizza istediğini söyleyen sevgilisi “‘Canım pizza istiyor. Pizza yiyelim mi?’ demişti. Ben de pizza getirdim ancak yemek nasip olmadı, berbatlaştı zira sonra. Bu enfeksiyon onun bedenini o denli yıprattı ki, tuvalete bile kucağımda götürüyordum. Hatta bu duruma düşmesi onu içten üzüyordu. Çok gururlu bir bayandı, ‘Buğra’ya yük mü oluyorum’ diye pay kapıldığını düşünüyorum” açıklamasında bulundu.
Buğra Bahadırlı kimsenin Kalkavan’ın yerini tutamayacağını söyleyerek “Boşluğunu sabah kalktığımda hissediyorum en çok. Her sabah bir saat ağlıyorum mesela” demesi ise yürek dağladı.
”Çok yakışıklısın’ deyip uyumaya devam ediyordu’
“Ölüm hayatı bitirir, alakayı bitirmez” diyen Bahadırlı, şöyle devam etti:
“Ben son anında yanındaydım. Öldüğünde de ordaydım. Morgda da gördüm. O haliyle de sevdim. Vücuttan öte bakıyorum. Vücudu morgda yatıyordu lakin ruhu benimleydi. O benim aşık olduğum bayan. Son nefesine kadar çaba etti, beni bırakmak istemediğini hissettim. Hastaneye daima tıraş olup hoş kıyafetlerimi giyip gidiyordum. Beni o denli görmek istiyordu. Şuuru orta ara geliyordu, ‘Çok yakışıklısın’ deyip uyumaya devam ediyordu.“