Merkez Yüreğir ilçesinde yaşayan M.E.Ç, toplumsal medyada nasıl yapıldığının anlatıldığı görüntüyü izledikten sonra “ses bombası” hazırlamak istedi. Çocuk, meskende bulunan bir paklık materyalini de kullanarak, görüntüde izlediği karışımı hazırladı. Karışımın patlaması sonucu iki gözünden yaralanan M.E.Ç, annesinin haber vermesi üzerine olay yerine gelen ambulansla Adana Kent Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı.
MALZEMELERİ KONUTTA BULMUŞ
İki gözünde görme kaybı riski bulunan çocuğun hastanedeki tedavisi sürüyor. Bu yıl 6. sınıfa geçen öğrenci M.E.Ç, AA muhabirine, toplumsal medyada karşısına çıkan görüntüyü merak ederek izlediğini söyledi. Görüntüdeki gereçleri meskende bulduğunu belirten M.E.Ç, “Sosyal medyada geziyordum, karşıma ‘bomba yapımı’ görüntüsü çıktı. Ben de merak ettim, izledim. Gereçleri konutta buldum, yaptım. Şişe şişti şişti, attım, patladı. Bir an gözüme geldi. Ne olduğunu hatırlamıyorum.” dedi.
“SORUMLULARIN YAKALANMASINI İSTİYORUZ”
Çocuğun amcası Cem Ali Ç. de yeğeninin toplumsal medyada gördüğü karışımı, konutta ailesinden habersiz denediğini söz etti. Yeğeninin meskende bulduğu materyallerle bu karışımı yaptığını anlatan Cem Ali Ç, “Karıştırıyor ve bomba üzere patlıyor. Gözünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Şu anda hastanede, hekimler çok net bir şey söylemeseler de ilerleyen süreçte göz kaybı yaşanabileceğine dair geri dönüşler yapıldı. Biz de toplumsal şuur oluşturma ismine bu mevzuyu kamuoyuna duyurmak istedik.” sözünü kullandı. Cem Ali Ç, sorumluların ceza almasını istediklerini vurgulayarak şöyle konuştu:
“Bu görüntüler çok kolay halde paylaşılıyor. Maalesef çocukların da ulaşabildiği mecralarda paylaşılıyor. Rastgele bir ihtar yok. Bununla ilgili girişimlerimizi yapacağız. Savcılığa şikayette bulunacağız. Sorumluların yakalanmasını ve ceza almasını istiyoruz. En azından hiçbir şey yapılamasa bile bu görüntülerin gösterimden kaldırılması konusunda süreçler yapılmasını istiyoruz. Bu doğrultuda hukukî manada teşebbüslerimizin hepsini yapacağız. Nasıl sonuç alırız bilmiyoruz fakat sonuna kadar bu işin peşinden gideceğiz. Başımıza gelenlerin diğer çocukların da başına gelmesini istemiyoruz. Bunlara ailelerin dikkat etmesini istiyoruz. 5 yaşından 65 yaşına kadar herkesin girdiği bu toplumsal medyada hakikaten pervasızca paylaşılan bu görüntülerin ne üzere sonuçlar çıkardığını herkesin görmesini istiyoruz.”
“İNSANLARIN ŞİKAYET ETMESİ GEREKİYOR”
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Çocuk Ruh Sıhhati ve Hastalıkları Ana Bilim Kolu Lideri Prof. Dr. Ayşegül Yolga Tahiroğlu ise toplumsal medya ve internet kullanımının bilhassa Kovid-19 süreciyle tüm yaş kümelerinde arttığına işaret etti. Toplumsal medya ve internetin denetim dışı olmasının ömürde da problemlere yol açabildiğini anlatan Tahiroğlu, bu durumdan en çok çocuklar ve ergenlerin etkilendiğine dikkati çekti. Tahiroğlu, çocuk ve ergenlerin pek çok alanda risklere maruz kaldığının altını çizerek şöyle devam etti: “Bu imajlarla ilgili birtakım yasal düzenlemeler var. O yasal düzenlemeyi işletmek kolay değil. Bu türlü imgeler gördüklerinde de insanların şikayet etmesi tedbir almayı kolaylaştırabilir. Bunları bitirmek kolay değil. Mesela bir olay oldu, bu link engellenebilir ancak bu tanımın yapılabileceği bir sürü link vardır. Hepsini engellemek mümkün değil. En inançlısı, sizin kendi çocuğunuzdan sorumlu olduğunuzu bilip internet kullanımını denetlemek. İnternette yalnızca bomba tanımı değil her şeye ulaşabilirsiniz.”
“ÇOCUKLAR ‘BANA BİR ŞEY OLMAZ’ ZANNEDERLER”
Aynı yaş kümesinde pek çok çocuğun bu şekil bilgilere ulaşıp deneme riski bulunduğunu lisana getiren Tahiroğlu “Çocuklar riski bilebilir ancak ‘Bana bir şey olmaz’ zannederler. ‘Bana bir şey olmaz’ çok ön plandadır. O yüzden riski fark etse bile merak ediyorsa durmaz. Olağan ki eğiteceğiz, riskleri anlatacağız, mümkün olduğunca dikkate almasına çalışacağız ancak bir taraftan da ne yaptığının farkında olmak zorundayız.” değerlendirmesinde bulundu.
“EĞİTİCİ OLABİLECEK HALDE KULLANMAYI ÖĞRETMELİYİZ”
Tahiroğlu, okul çağındaki çocukların televizyon ve internet kullanımının günlük 1,5-2 saati geçmemesi gerektiği ihtarında bulunarak, “Bunları söylerken ‘İnternet ve medya araçları berbattır.’ demek istemiyorum. İnternet çok büyük bir icat. ‘Çocuklar internet öğrenmesin, yasaklansın.’ demek istemiyorum. Doğal ki neyi nereden bulacağını, nasıl kullanacağını öğretmeliyiz. Bilgisayarı da öğretmeliyiz ancak bilgisayarda oyun oynamak bilgisayarı öğrenmek değil. Bu berbata kullanmak. Çok olmadan, içerik olarak eğitici olabilecek halde kullanmayı öğretmeliyiz.” diye konuştu.