Hükümet iktisattaki makûs gidişatı devir periyot dış güçlere, bir devir iç mihraklara bağlarken, son periyotta de dünya konjonktüründe sorun görülüyor. Lakin dünyadaki meselelerden negatif ayrışma oylara yansıyınca 1 yıldan az bir müddet kalan seçimler için amaç aranmaya başladığı sav ediliyor. CHP Önderi Kemal Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanı Deniz Demir ve ekonomist Güldem Atabay bu argümanları yorumluyor.
Enflasyondaki artışın TÜİK sayılarında tartışıldığı, sabit ve dar gelirlinin en çok darbe aldığı besin fiyatları, TL’deki paha kaybı anket sonuçlarına yansıyınca hükümette 2023 seçimleri için tansiyon oluştuğu belirtiliyor.
Diken’den Altan Sancar’ın aktardığına göre, iktidar partisinden bir milletvekili, besin ve barınma önceliğinde fiyatlardaki yükselişi ‘vatandaşın baş edemediği bir hayat pahalılığı’ olarak tanımlıyor. Geçinmekte zorlanan vatandaşların faturayı haliyle iktidara kestiğini, bunun bir de kararsız seçmene yansıdığını belirtirken, Erdoğan tarafından ‘çözüm’ arayışının olduğunu ve isim vermeden iktisadın başındaki isim olarak Nebati’nin maksada konduğunu belirtti.
İsmi açıklanmayan bir iktidar partisi milletvekili, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın enflasyonla uğraşta iktisat idaresine sınırsız bir alan açmasıyla oylardaki gerilemenin durduğunu söyledi.
Ancak iktisat idaresinin bu mevzuda uğraş göstermediğinden yakınarak parti içinde dikkat çektiğini açıkladı.
Başka bir milletvekiliyse oylardaki gerilemenin yavaşladığını söylerken, oranların tekrar de 2018’in gerisinde olduğunu açıkladı. İktisat idaresinin ‘sorumluluklarını anlamamasının’ seçim kaybına değil lakin oy kayıplarına neden olacağını belirtti.
Deniz Demir, iktidardaki meseleleri seçimin kaybedeceğinin anlaşılarak sorumluluğun iktisat idaresine yıkılması olarak tanımlıyor.
www.cumhuriyet.com.tr
Demir’e nazaran iktisatta atılan ‘ısrarlı yanlış adımlar’ ve ‘iyi olmayan sonuçlarla’ ortaya çıkan tablo geri adım atmamak için oluşturulan senaryolar dahilinde bulunuyor. İki ihtimalden bahseden Demir, oy kaybının sırf ekonomik nedenlerden olmadığına değinerek kelamlarını şöyle bitiriyor:
Şimdi ya seçimlere kısa bir müddet kala Erdoğan ‘Yanlış yönettiler’ diye bir ‘kandırıldık’ açıklaması yapacak ve iktisat idaresi değişecek. Değişiklikle de ortodoks siyasetlere dönülecek. Ya da artık iş işten geçti diye kabullenilecek ve tüm sorumluluk başta Bakan olmak üzere tüm iktisat kurmaylarına yüklenecek. Her iki ihtimalde de AKP’nin dönemi kapanıyor.
Ekonomist Güldem Atabay ise danışman takımını işaret ederken, “‘Sorumluluk sahibi olmayan fakat idareye katılan’ bu takımlar için Nebati yalnızca ‘uygulayıcı’ konumunda” diyor.
Bugünkü durumda ortaya çıkan birçok etkiyi anlatırken, öncelikle enflasyon temelinde uyumsuz para ve maliye siyasetlerine değinerek, politik müdahalelerle Merkez Bankası’nın önemsizleştirilmesine atıf yapıyor.
Başlangıç noktasındaysa Cumhurbaşkanlığı sistemine dikkat çekiyor.
Kurumlardaki güç aşınmasının iktisat kadar, hukukta da olduğuna bunun da yabancı yatırımları uzaklaştırdığına değinen Atabay, TL’deki bedel kaybının sürekliliğini de bu formda açıklıyor.