Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Mithat Alam Sinema Merkezi’nin iki yöneticisi Zeynep Ünal ve Elif Ergezen’in kayyum rektör Naci İnci tarafından misyondan alınmaları ve kampise girişlerinin engelenmesi üzerine başlayan reaksiyonlar büyüyor. Sanat dünyasından birçok isim, toplumsal medya üzerinden yansılarını lisana getirirken Türk sinemasının en sevilen oyuncularından Müjde Ar da gazetemize konuştu ve şunları söyledi: “Mithat Alam Sinema Merkezi, ne vakit davet edilsem koşarak gittiğim, bir kesimi olmaktan memnunluk duyduğum çok değerli bir yerdir. Mithat Bey’in vefatından sonra da tüm çalışmalarına aralıksız devam etmiş, ürettikleriyle bir oyuncu olarak bana da ilham olmuştur.”
“BU YENİ BİR HUKUKSUZLUK”
Müjde Ar kelamlarına şöyle devam etti: “Mithat Alam Sinema Merkezi, Boğaziçi Üniversitesi’nin içinde yer almakla birlikte Mithat Alam Eğitim Vakfı’na bağlı, bağımsız bir sinema merkezidir. Bu bağımsızlık Mithat Bey’in bize mirasıdır. Bugün bu mirasa sahip çıkmak sinemamızın ve Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin vazifesidir ve bu vazife hepimizin omuzlarındadır. Bir rektörün iki dudağının ortasında karar verebileceği bir şey değildir. Hangi münasebetle olursa olsun ele geçirmek için Zeynep ve Elif’in vazifeden alınması yeni bir hukuksuzluk örneğidir. Bugün kayyum rektör bu emeline ulaşırsa yarın sinema merkezimiz yok olacak. Bu nedenle sinemacıları ve akademisyenleri buna karşı durmaya davet ediyorum.”
2016’da yaşama veda eden Mithat Alam’ı en yakından tanıyanlardan oyuncu Ahmet Rifat Şungar ise şöyle konuştu: “Mithat abinin birbirine benzemeyen tüm öykülerin anlatılması için var bu merkez, o yüzden tum renklerin bulusma noktası olmalı burası” dediğini hatırlıyorum. İçim buruk. Zira renklerin solmasının istendiği bir yerdeyiz. Bunun son noktası da merkezin en hoş renklerinden biri olan Zeynep’in merkezden uzaklaştırılması oldu. En negatif anlarda dahi müspet olmak konusunda bize ilham vermiş olan Zeynep’in, Mithat abinin ve birçok merkez calışanının muntazam eforlarının peşinden gitmekten vazgeçmemeliyiz. Beklentim, sürecin merkezin ruhuna uygun biçimde ilerlemesi, adil kararlar verilerek uzun yıllardır üretmek, ürettirmek için ağır efor sarf eden merkezin huzurunun bozulmaması. Siyah beyaz değil tüm renkleri ile merkezin yoluna devam etmesi.”
“BU VİZYONU YAŞATMALIYIZ”
Yönetmen Zeynep Dadak da yansılı bir başka isim. Mithat Alam Sinema Merkezi’nin kendi eğitiminde değerli bir rol üstlendiğini söyleyen Dadak hislerini şöyle söz etti: “Film merkezi bugüne kadar, bir tek adam kurumu üzere yönetilmedi. Hasebiyle sevgili dostumuz Mithat Bey’in vefatından sonra da Merkez’in kolektif ve çok sesli alanını daima açık tuttuğunu, yatay yapılanan, özgür bir fikir merkezi olduğunu tekrar tekrar vurgulamak isterim. Bunu mümkün kılan beşerler Zeynep Ünal ve Elif Ergezen’dir. Burası bağımsız bilgi üretimiyle, eğitime verdiği maddi manevi dayanaklarla, kesim ve üniversite bileşenlerini bir ortaya getiren bağımsız bir ortak alandır. Bu özerk alanı korumak, yılların birikimi, anısı ve emeğine sahip çıkmak bizler için her şeyden kıymetli. Mithat Alam Sinema Merkezi’nin vizyonunu yaşatmak, şahısların ve politik menfaatlerinin çok ötesinde bir misyon. Bu özgür ve çoğulcu yapıyı müdahalelerden korumak ve kendi organik yapısıyla ayakta tutmak öğrencilere borcumuzdur diye düşünüyorum.”
MUNGAN “TESADÜF DEĞİL”
Yazar, şair, ve senarist Murathan Mungan da şunları söyledi: Mithat Alam ne yazık ki günümüzde örnekleri gittikçe azalan, benim “bir Türkiye değeri” diye nitelendirdiğim insanlardandı. Büyük bir özveriyle bu merkezi kurdu. Bu değerli mirasa şiddetle sahip çıkmak gerektiği kanısındayım. Tıpkı günlerde hem Mithat Alam Sinema Merkezi’nin, hem Nesin Matematik Köyü’ne yapılanlar tesadüf değildir. Yıllardır ülke çapında süren Moğol istilasının bir kesimidir. Nasıl Boğaziçi Üniversitesi zorbaların, gaspçıların eline kalmayacaksa, bu merkez de onlara kalmayacaktır. Zira biz tarihi onlardan daha düzgün biliyoruz.”