“Dünya tarihi boyunca toplumlara aydınlık bir gaye uğruna hizmet eden, bu uğurda yapıtlar üreten insanlara ataklar olmuştur. Bu aydınlar ya hukuksuz bir halde yargılanmış, ötekileştirilmiş, yalnızlaştırılmış ya da hınç dolu ataklarla öldürülmüştür. Ülkemiz tarihi de bu türlü yürek sızlatan cinayetlerle doludur. Bu noktada son hücum dünyaca ünlü muharrir Salman Rüşdi’ye New York’ta gerçekleştirilendir.
Aklıyla bilimin yolunda ilerleyen, sanatsız nefes alamayan, kültürün insanın var oluşunun temel noktası olduğu inancını savunan kısımlarda sarsıcı ve korkutucu bir özelliği olan bu yobaz akın Salman Rüşdi özelinde tüm insanlığı tehdit etmektedir.
GELENEĞİ ANLATIYOR…
Salman Rüşdi; kurgu, biçem ve içerik özellikleriyle dünya edebiyatının önde gelen yazarlarındandır. Hint asıllı muharrir yoğrulduğu geleneğin mayasını -inançları, kentleri, insanları- çokça kattığı yapıtlarında sanatın gerektirdiği özgür bakış açısıyla okurunu kucaklar. Büyülü gerçekçiliği ve öteki post-modern anlatı tekniklerini başarılı bir düzlemde uygular. Şeytan Ayetleri romanından dolayı İran’da çıkarılan vefat fetvası yalnızca kendisine yönelik bir karar olmadı; yıllardır yayıncı ve tercümanlarının suikastlara uğradığı bir sürecin son halkası kendisine yapılan akın oldu.
Aldığı tehditleri sıkça lisana getiren Rüşdi’ye yapılan bu atak, politikleşen dini eğilimlerin ve kendileri üzere düşünmeyenlerin dünyada ömür hakkı olmadığını savunanların bizlere her an yapabilecekleri mümkün hücumları deliller niteliktedir. Ayrıyeten Şeytan Ayetleri’nin de çok uzun bir müddet daha Türkçe okuyamayacağımızın da göstergesidir. Rüşdi’nin on beş defa bıçaklanması, bir gözünü kaybetme riski olması, karaciğerinden aldığı ağır hasar tüm dünyayı endişelendirmeli. İran gazetelerinin müellif hakkında attığı manşetler, saldırganın yüceltildiği bildiriler hepimizi korkutmalı. Lakin bu endişe ve tasa yürünen aydınlık yoldan hiçbirimizi geri döndürmemeli. Tüm insanlık bu uğurda koşar adım ilerlediği sürece karanlığın son bulduğu, kitapların, edebiyatın, sanatın sonsuzluğa ışık olduğu bir dünya hayal olmaktan çıkar, gerçeğimiz olur.”