Sabah muharriri Burhanettin Duran, “Muhalefetin yirmi yıllık bir iktidarı kıyasıya eleştirmesini anlıyorum. Lakin 100. yıl kutlamaları sırasında billurlaşan bu ortak yeri görmezden gelerek her geçen gün Türkiye’nin “İslamcı-faşist” ya da “şeriat yönetimine” gittiğini tez edenleri anlamıyorum.” yorumunu yaptı.
Duran yazısında, “Dindarların taleplerinin karşılanması, seküler hayatın derinleşmesini ve çeşitlenmesini engellemedi. Son yirmi yılda Türk çağdaşlaşma deneyiminin kimlik taleplerini karşılama performansı zenginleşti. Türk toplumunun yeni sosyolojisi bunun en kıymetli göstergesidir. Bütün gençlik çalışmaları kapsayıcı siyaset ve telaffuzun değerine işaret etmektedir. İktidara muhalefet yapacağım derken dindar-muhafazakâr bölümlerin demokratik taleplerinin hayata geçirilmesini çok suçlamalarla karşılayanlar rövanşist bir öfkeyi biriktirmektedirler. Demokratik kazanımların kaybedilmesi korkusunu besleyen de bu öfkenin saklanamaz yansımalarıdır. Cumhuriyet tarihini “ilerici laikler ile gerici İslamcıların mücadelesi” biçiminde görenler ve AK Parti’yi de “gericiliğin aktörü” olarak sunanlar CHP’nin medyasında yük taşımaktadır. CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu’nun helalleşme telaffuzunun sahiciliğini tüketen işte bu öfkenin saklanmayan tezahürleridir. Abartılı suçlamalar Türk çağdaşlaşmasının toplu kazanımlarını gölgelemektedir.” tabirini kullandı.