Mert İnan İstanbul – Büyük zafere giden yolda Türk gazeteciler ise aralıksız haber telaşına düşmüştü. Bu isimlerin başında gelen Gazeteci Yunus Nadi, taarruz ve takip eden günlere ilişkin anılarını şöyle anlatıyordu: “Ankara’nın taarruzdan hiç mi hiç haberi yoktu. Erkân-ı Harbiye heyetimizin cepheye gittiğini bile kimse bilmiyordu. Başkumandan Ankara’da idi. Taarruza hazırlık işi şöyle dursun, tersine 25 Ağustos günü için Çankaya’da Gazi Mustafa Kemal tarafından verilecek mükellef bir çay ziyafetinin haberini gazeteye yazmaya memur ediliyorduk. Bu haberi Recep Peker Çankaya’dan şahsen bana telefon ediyor ve onu itinalı bir yere koymamı özellikle tavsiye ediyordu. Neden sonra herkesle bir arada biz de öğrendik ki, Çankaya’da mükellef çay ziyafetinin verileceği gün ziyafet sahibi olan Başkumandan Akşehir’de Cephe Kumandanı İsmet İnönü’nün karargâhında idi ve bir gün önce orada bütün kumandanlarla askerî vaziyetler üzerinde son konuşmalarını yapmış, son buyruklarını vermiş bulunuyordu. İstanbul ile her türlü irtibat kesilmiş, yalnız Çankaya’da verilecek mükellef çay ziyafeti haberi müstesna tutulmuştu. Elbet bu haber İstanbul’u dolaşarak Avrupa’ya kadar gitmiş ve en yeterlisi karşımızdaki düşman karargâhına kadar ulaşmıştı. Sakarya’da harp tarihine ‘Hattı müdafaa yok, sathı müdafaa vardır’ kuralını ek eden Türk Başkumandan büyük taarruzda zafer sonucuna varmıştır.
Aynı vakitte Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisliğini koruma etmekte olan Başkumandan, Büyük Taarruz’un devam ettiği 5 gün zarfında her gün Meclise telgrafla şahsî bir rapor göndermiştir. Birincisi ‘Düşman imha edilecektir’ diye başlayan bu raporların sonuncusu ‘Düşmanın imha edildiğini’ bildirir.”