İngiliz sokak sanatkarı Banksy’i tanımayanımız yoktur. Dünyanın toplumsal ve siyasi gündemine dair gerçekleştirdiği kışkırtıcı, provokatif, ironik ve espirili duvar çizimleriyle ün kazanan ‘devrimci’ sanatkarın yapıtları artık bir “klasik” hüviyeti kazanmış durumda.
Çoğunlukla İngiliz kentlerinde geceden sabaha karşımıza çıkan duvar fotoğrafları, ender de olsa dünyanın farklı noktalarında da rastlanabiliyor. O denli ki artık yüzü aşkın yapıtı ihtiva eden bu duvar çizimleri, dünyanın aşikâr başlı kentlerinde kurulan müzelerde sergilenmeye başladı. Prag, Barcelona, Milano, Berlin üzere kentlerde kurulan müzeler her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Ben de geçtiğimiz günlerde yolumun düştüğü Prag’da, meşhur Stare Mesto meydanına epeyce yakın bir uzaklıkta, etkileyici bir tarihi yerde bulunan The World of Banksy müzesini büyük talih yapıtı ziyaret etme imkanı buldum.
BENZERSİZ DENEYİM
Bir sonbahar günü Prag kentinin çok yeterli korunmuş tarihi ve doğal atmosferinde, eski, dar sokaklardan geçtim. Fonksiyonunu kaybetmiş barok tarzı mimariye sahip eski kilise yapısında konseyi Manes Galeri’sinde olağanüstü bir kürasyon ile sergilenen yüzden fazla Banksy yapıtını görme ve fotoğraflama bahtı edindim. Stant, duvar fotoğrafları, özel koleksiyonculardan eşsiz modüller, grafitiler, sanat yapıtlarının projeksiyonları, görüntü enstalasyonları ve daha kacını barındırıyordu. Stanttaki kimi Banksy yapıtları ise özel olarak yine üretilmiş ve derlenmiş. Eserler, Banksy’nin birinci yıllarındın günümüze kadar geniş bir yelpazeden oluşuyor. Yolunuz Prag’a düşerse, yıl sonuna kadar açık kalacak bu provokatif sergiyi kesinlikle ziyaret etmenizi öneririm. Banksy’nin, bir duvar fotoğrafına yazdığı yorum da sergiyi gezerken pusulamız olabilir: “Deneyimlerimden öğrendiğim bir fotoğraf için fırçayı bırakmanın bir son değil başlangıç olduğu. (Eseri) manalandıran ve bedel katan kamuoyunun reaksiyonudur. Sanat tefekkür sonucunda hayat bulur.”