On yıldır UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’nde yer alan ve güneybatı Asya’nın en büyük Neolitik Çağ yerleşim yerlerinden biri olan Çatalhöyük’te bir süredir Polonya ve Türkiye işbirliğiyle önemli keşifler gerçekleşiyor.
Polonya Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği’nde 9 Haziran günü gerçekleşen etkinlikte Polonya-Türkiye arasında kültürel miras ve arkeoloji üzerinden gelişen yeni işbirliği modeli basına tanıtıldı.
Polonya / Poznan’da yer alan Adam Mickiewicz Üniversitesi kazı ekibi, 2001 yılından bu yana Anadolu’nun dünyaya en büyük mirası olarak kabul edilen ve bu zamana değin 1 milyonun üzerinde turistin ziyaret ettiği Çatalhöyük’te titiz bir araştırma yürütüyor ve projeyi Türkiye ve Polonya’dan konunun uzmanı tarafların katılımıyla yepyeni buluntular ortaya koyuyor.
Proje ilk önce 2001-2008 yılları arasında Polonya Bilimler Akademisi Arkeoloji ve Etnoloji Enstitüsü ekibi ile iş birliği içinde yürütüldü. 2001-2017 yılları arasındaki çalışmalar ise, Çatalhöyük Araştırma Projesi kapsamında Prof. Ian Hodder başkanlığında gerçekleştirildi.
2018-2019 yılları arasında Konya Müzesi, Doç. Dr. Çiler Çilingiroğlu’nun bilimsel danışmanlığında bu projede yer aldı.
Halihazırda yürütülen çalışmalar ise, Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ali Umut Türkcan başkanlığında Konya Çatalhöyük Neolitik Kenti projesi kapsamında yürütülüyor.
ÖNEMLİ FİNANSMAN KAYNAKLARI
Çalışmalar en başta sadece ekip tarafından elde edilen fonlarla finanse edilirken, sonraki yıllarda Ulusal Bilim Merkezi’nden (Polish National Science Center) iki büyük hibe alındı. Avrupa Komisyonu Eğitim ve Kültür Programı tarafından ve Poznan’daki Adam Mickiewicz Üniversitesi de projenin farklı aşamalarında finansman sağladı.
Anadolu’da ilk kentleşme modellerinden olan Çatalhöyük, çatal yaptığı için iki tane aynı döneme ait ama biri diğerine göre daha sonradan kurulmuş olabileceği tahmin edilen höyüklere sahip.
Ancak son araştırmalar, bölgenin terk edildiği döneme ait üçüncü bir höyükleşmeye ve ardından da batı bölgesinde 300 metrelik büyük bir höyüğün varlığına dikkat çekti. Dolayısıyla, Çatalhöyük’teki yaşamın dört höyük içerisinde 1700 senelik bir döngüde yaşandığı tahmin ediliyor.
Poznanlı araştırmacılar, bu zamana değin doğu alanında üç ayrı kazı çalışması yürüttü: TP (Team Poznań), TPC (Team Poznań Connection) ve East (doğu höyük).
Kazı çalışmaları birbiriyle bağlantılı olup, höyüğün şimdiye kadar hiç incelenmemiş olan geç evrelerine ait, son 300 yılındaki işleyişini mercek altına aldı. Böylelikle, yerleşimin çöküşünün nedenleri ve bu çöküşün nasıl gerçekleştiği konusunda veriler ortaya kondu.
Ayrıca Çatalhöyük’te Polonya’nın yürüttüğü araştırmalarla söz konusu dönemde bölge sakinlerine dair toplumsal değişimler ve Kuzey ve Batı Anadolu bölgelerine göç süreci de bu bulgularla beraber daha açık bir şekilde anlaşıldı.
Söz konusu araştırmalar, Neolitik medeniyetin, yani insanların yerleşik hayata geçip tarıma başladığı dönemin kazanımlarının Anadolu’dan, bugünün Polonya’sı da dahil olmak üzere Avrupa’ya aktarılması anlamına gelen neolitikleşme sürecinin kökenlerini anlamak için temel bir öneme sahip.
İNSANSIZ HAVA ARAÇLARIYLA DESTEKLENİYOR
Halihazırda yürütülen araştırmanın amacı ise, insanların göçebe yaşamı terk ederek Çatalhöyük’te kurduğu yerleşimin yakın çevresindeki alanın o dönemde ne şekilde kullanıldığı hakkında bilgi edinmek. Bu süreçte, birbiriyle bağlantılı arkeolojik, jeofiziksel, jeomorfolojik araştırmalar yürütülürken, insansız hava araçlarından da yararlanılıyor.
Polonyalı ekip, yerleşimin keşfedilen kalıntılarının koruma çalışmalarının yanı sıra yerel ziyaretçilere ve turistlere sergilenebilir hale getirilmesi sürecinde de yer aldı.
Önümüzdeki dönemde ise, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın onayı ile TPC bölgesinin üzerine bir sergileme alanı yapılması bekleniyor. Bu sergileme sayesinde, bölgede keşfedilen konut mimarisinin kalıntılarını sergilemek de mümkün olacak.
Projenin bu zamana değin elde edilen sonuçları, prestijli uluslararası dergilerde ve araştırma makalelerinde yayınlandı. Türkiye ve Polonya’nın yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, İsrail, Çin ve birçok Avrupa ülkesinde bir dizi uluslararası konferansta sunuldu.
Çatalhöyük’teki proje ayrıca, Poznan’daki Adam Mickiewicz Üniversitesi Arkeoloji Fakültesi’nde ‘Doğu ve Antik Arkeoloji’ yüksek lisans programının oluşturulmasına katkıda bulundu.
Geçen sene Eylül ayında Çatalhöyük’ün doğu alanındaki kazılarda, geleneksel yapılardan daha büyük, tek başına duran ve içinde hücreleri olan bir yapının içinde çoklu mezar bulunmuştu.
BAŞKA ALANLARDA DA ARKEOLOJİK İŞBİRLİĞİ VAR
Polonya-Türkiye işbirliği Çatalhöyük’le de sınırlı değil. İki ülke, İstanbul’da bölgenin en büyük arkeolojik araştırma projesini halihazırda Küçükçekmece Gölü (İstanbul-Avcılar) kıyısındaki Firuzköy yarımadasında yürütüyor.
Bu bölgenin önemi ise, tarih öncesinden antik çağa, Bizans’tan Osmanlı dönemine kadar insan yerleşiminin izlerinin burada keşfedilmiş olması. Bölgede gerçekleştirilen kazılarda, büyük bir liman ve sarnıç kalıntıları, Erken Hıristiyanlık dönemi bazilikası, sağlık merkezi, martyrion – çok renkli güzel mozaiklerle süslenmiş bir iç mekana sahip bir aziz mezarı, bir mezarlık ve binlerce sıra dışı eser (madeni paralar, mühürler, amforalar, mücevherler, kandiller, yapıların iç kısmında girift şekilde dekore edilmiş mermer detayları, Charitus adlı bir kadının anısına yapılmış bir mezar yazıtı) çıkarıldı.
Kocaeli Üniversitesi’nden Prof. Dr. Şengül Aydıngün başkanlığında ve 2014 yılından beri Türkiye-Polonya iş birliğiyle yürütülen, Türk üniversitelerinden seçkin uzmanların katıldığı bu proje, Akdeniz’in en önemli uygarlık, iletişim ve ticaret merkezlerinden biri olan Bizans-Konstantinopolis-İstanbul tarihine yepyeni bir ışık tuttu.
Polonya tarafında ise projenin yürütücülüğünü Polonya Bilimler Akademisi Arkeoloji ve Etnoloji Enstitüsü’nü ve Wrocław Üniversitesi’ndeki Klasik, Akdeniz ve Şarkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nü temsilen Prof. Błażej Stanisławski yapıyor.
İstanbul / Avcılar’daki Bathonea Antik Yerleşimi Arkeolojik Kazı Alanı’nda Vikingler’in de izine rastlandı. Bathonea, İstanbul kentine oldukça yakın bir liman olarak kullanılırken, Akdeniz havzasındaki diğer kentlere kıyasla bu limanın büyüklüğü, kente yakınlığı ve hacmi açısından büyük bir kültürel miras örneği olarak kabul ediliyor. Bölgedeki kazılarda ayrıca Antik dönemden tıp merkezi buluntuları da ortaya çıkarıldı. Çalışmalar, Avcılar Belediye başkanı Turan Hançerli tarafından da yakından takip ediliyor ve gerek ulusal gerekse uluslararası planda tanıtımı yapılıyor.
Polonyalı uzmanlar, ayrıca, uygarlık tarihi açısından en önemli arkeolojik bulgular arasında kabul edilen Göbeklitepe’nin yanı sıra Samsun’daki Oymaağaç Höyüğü’nde, Aydın’daki Aphrodisias antik kentinde yürütülen kazılarda görev alan ekiplerde de yer alıyor.
KÜLTÜRLERİN KARŞILIKLI ANLAŞILMASINA KATKI
Polonya’nın Ankara büyükelçiliği, konuyla ilgili yayınladığı basın açıklamasında, “Arkeoloji alanındaki uzun vadeli Polonya-Türkiye işbirliği, aynı zamanda, Türkiye’de Polonyalıların ve Polonya’da Türklerin çalışmaları başta olmak üzere kültürlerimizin karşılıklı olarak daha iyi anlaşılması için bir itici güçtür” ifadelerine yer verdi.
Bu süreçte, Wrocław Üniversitesi’nde yeni bir Türkoloji Çalışmaları bölümünün de kurulması bekleniyor. Söz konusu bölümde, hem Türk dilinin hem de eski ve modern Türkiye’nin ve Güney Kafkasya ve Orta Asya ülkeleri de dahil olmak üzere tüm Türk dünyasının kültürünün bölgede tanıtılması ve yeni uzmanların yetiştirilmesi hedefleniyor.
Polonya ile Türkiye arasındaki bilimsel işbirliği, Türkiye Cumhuriyeti ve Polonya Cumhuriyeti hükümetleri arasında imzalanan işbirliği anlaşmalarına dayanıyor ve Polonya Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği ile Polonya Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu gözetiminde yürütülüyor.
Öte yandan, Avrupa’daki diğer halklar arasından Polonyalılar, arkeoloji ve antik çağ uygarlıklarına olan ilgileriyle öne çıkıyor. Bu yıl Ocak ayında Türkiye’deki görevini tamamlayan Polonya Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Robert D. Rokicki de bunlardan biriydi, zira Kendisi Küçük Asya’nın tarihi coğrafyasının en büyük gizemlerinden birini çözmüş, bugün Anadolu’da bulunan antik bir kent olan Thebasa’nın kalıntılarını keşfetmiş bir diplomattı.
Rokicki iki asırdır aranan Thebasa antik kentinin bugün İç Anadolu’nun güneyindeki Karaman iline bağlı Pınarkaya köyünün bulunduğu yerde olduğunu kanıtlamıştı.
Son beş yıldır Türkiye’ye gelen 2,5 milyon kadar Polonyalı turistin önemli bir kısmının da arkeolojik kazı bölgelerine yönlendirilmesi için bilgilendirme ve tanıtım çalışmaları ise devam ediyor.