Hürriyet köşe müellifi Ahmet Hakan ‘ın bu haftaki köşe yazısındaki ilgli kısım şu biçimde:
‘İKİ AĞIR ELEŞTİRİ’YMİŞ
“Dünkü yazımda özetle şöyle demiştim:
“Ekşi Kelamlık kapatılmasın. Tamam. Terör ve panik yayan paylaşımlara link bazlı erişim manisi getirilsin. Buna da tamam. Pekala ancak bu mecrada hakkımızda yazılan ağır hakaretler ve küfürler var. Onlar ne olacak?”
Ekşi Sözlük’ün kurucusu Sedat Kapanoğlu, benim bu husustaki yaklaşımım üzerine şöyle bir paylaşım yapmış:
“Tüm dünya nüfusu iki ağır tenkit gördüğü an kaygıdan tüm tüyleri dökülen hazımsız narin miniklerin şımarık ve istikrarsız ruhsal yapısını tamir etmek için seferber olmalı ve tüm haklarından feragat etmeli. Gerekirse interneti de kapatalım.”
Adamın açtığı mecrada hakkımızda ağza alınmayacak küfürler ediliyor, ağır hakaretler sıralanıyor.
Adam, bunu zerre kadar sorun etmediği üzere “narin, minik, istikrarsız, hazımsız” falan üzere sözlerle bana saldırıyor.
“Tabii ki ağza alınmayacak küfürler edilmemeli. Olur mu o denli şey. Biz bunu önlemek için şunları yaptık. Şunları da yapacağız” falan bile demeye tenezzül etmiyor.
Bunun yerine…
“İki ağır eleştiri” diye yapılan kişilik katlini küçümsüyor.
Çıksa, adam üzere…
“Biz sana her gün küfrettireceğiz, sen de buna katlanacaksın arkadaş” dese…
“Helal olsun, yaptığının ardında duruyor. Kalıbının adamıymış” diyeceğim.
Oysa o, “Ne var canım, altı üstü iki ağır eleştiri” demeye getirerek yaltaklanmayı tercih ediyor.
Adama bak!
Sorumluluk almıyor.
Kurduğu mecranın neden olduğu haysiyet cellatlığına, kişilik ihlallerine son verecek bir gayretin kelamını vermiyor.
Tamamen denetiminde olan mecrayı, internetle özdeşleştiriyor.
Ağza alınmayacak küfürlerin taşıyıcısı olmakta zerre kadar sorun görmüyor.
Peki ne yapıyor?
Sadece küstah bir yaltaklanmayla kendini haklı çıkarmaya çalışıyor.
Ondan sonra da “Ekşisözlük kapatılmasın, sansür, demokrasi” falan bik bik…”