Pasifik Okyanusu’nda 30 yeni hayvan türü keşfi yapıldı

Dünyanın en az keşfedilen bölgelerinden biri olan Pasifik Okyanusu’nda, bilimin bilmediği bir tür koleksiyon ortaya çıkardı.

İngiltere Doğa Tarihi Müzesi’nden araştırmacılar, Orta Pasifik’teki Clarion-Clipperton Bölgesi’nin deniz tabanından örnekler topladı.

Deniz dibine uzaktan kumandalı araç

7 bin 250 km uzunluğunda jeolojik bir denizaltı kırılma alanı olan bölgedeki çalışmalarda uzaktan kumandalı bir araç kullandı.

Sonuçları Zookeys isimli akademik dergide yayımlanan çalışmaya göre bölgede yüksek tür çeşitliliği olduğunu buldu.

30’dan fazla yeni hayvan türü

Natural History Museum’un haberine göre, toplanan 55 örnekten 48’inin farklı türlerdeki hayvanlara, 30’dan fazlasının ise bilim dünyası için yeni olan türlere ait olduğu tespit edildi. 

Bulunan yeni türler arasında parçalı solucanlar, kırkayaklar, aynı aileden omurgasızlar, denizanası ile aynı aileden deniz hayvanları ve farklı mercan çeşitlerinin olduğu belirtildi.

Araştırmacılardan deniz madenciliği uyarısı

Bununla birlikte, 34 örnek 4 bin 800 metreden fazla  ikisi 4 bin 125 metrede ve 17 tanesi 3 bin ila 3 bin 562 metre derinlikte bulundu.

Çalışmanın yazarları, insanların deniz tabanındaki mineralleri sömürmeye devam ettikçe birçok hayvanın soyunun tehlikeye gireceği konusunda uyardı.

Çalışmanın baş yazarı, Doğa Tarihi Müzesi’nden Dr, Guadalupe Bribiesca-Contreras “Bu araştırma yalnızca keşfedilen potansiyel olarak yeni türlerin sayısı nedeniyle değil, aynı zamanda okyanus derinliklerinde yapılması nedeniyle önemlidir. Artık, örnekler ve sahip oldukları DNA verileri ile hayvanların türlerini tanımlayabiliriz” diye konuştu.

“Alanındaki ilk çalışma”

Doğa Tarihi Müzesi’nin derin deniz araştırma grubunu yöneten Dr. Adrian Glover ise şunları söyledi: 

“Makrofauna adı verilen milimetre büyüklüğündeki hayvanların uçurumda son derece biyolojik çeşitlilik gösterdiğini biliyoruz. Ancak, çok az örnek toplandığı için megafauna dediğimiz daha büyük hayvanlar hakkında hiçbir zaman çok fazla bilgiye sahip olmadık. Bu çalışma, bu gruplarda da çeşitliliğin çok yüksek olabileceğini öne süren ilk çalışmadır.”


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir