CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Merkez İdare Heyeti (MYK) toplantısı devam ederken CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.
Öztrak; ABD Kongresi’nde Türkiye’ye F-16 satışı için ‘Yunanistan’ koşulu konulması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öğrencilerin KYK borçlarının faizlerine ait açıklaması, Sezgin Baran Korkmaz’ın Türkiye yerine ABD’ye iade edilmesi ve FETÖ ile YPG’nin NATO dokümanlarında yer aldığı tarafında iktidardan gelen açıklamalara rağmen NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in “NATO evrakı olmadığı” istikametindeki açıklamalarını kıymetlendirdi.
Öztrak’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
‘Dünya sefalet endeksinde türkiye, şampiyonluğu artık kimselere bırakmıyor’
Bayram biter bitmez, TÜİK, makyajlı işsizlik sayılarını açıkladı. İşsiz yurttaşlarımızın sayısı, 310 bin kişi artarak, mayısta 8 milyon 387 bin şahsa ulaşmış. İşsizlik, gelirden yoksun eder. Enflasyon, gelirin aşınmasına neden olur. Bir iktisatta en büyük illet, bu ikisinin bir ortaya gelmesidir. Buna da sefalet denir. İşsizlik ve enflasyondan oluşan Dünya Sefalet Endeksi’nde, Türkiye, şampiyonluğu artık kimselere bırakmıyor. Bu sefalete neden olan sarayın kibirlisi, bayram öncesi millete, ‘işsiz, aç, açık kimse bırakmadık’ diyerek, caka satabiliyor
‘Devletimizin egemenlik haklarına alenen müdahaledir’
Bayram tatilinde okyanus ötesinden, Amerikan Kongresi’nden can sıkıcı haberler geldi. Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye’yi üretim ortağı olduğu, 5. jenerasyon savaş uçağı F-35 projesinden çıkarmıştı. Akabinde ABD idaresinden, ‘size 4. kuşak F-16 verelim’ teklifi gelmişti. ABD idaresi son NATO tepesinde de bunu destekleyeceğini açıkladı. Ancak daha Temsilciler Meclisi kademesinde, Türkiye’ye F-16 satışını kurala bağladılar. Bu, devletimizin egemenlik haklarına alenen müdahaledir. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir.
‘Siyasi sorumlu, hükümetin başındaki erdoğan’dır’
Hafta sonuna girerken bir öteki acı olayı, 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün altıncı yılını idrak ettik. O karanlık gecede kaybettiğimiz 251 canımızı rahmetle, hürmetle andık… 15 Temmuz FETÖ hain darbe teşebbüsün üzerinden altı yıl geçti. O karanlık gecede milletimiz canını ortaya koyarak, devletini sokaklardan topladı. Tüm şehitlerimize bir defa daha Allah’tan rahmet diliyoruz. Gazilerimize şükranlarımızı sunuyoruz. FETÖ hain darbe teşebbüsünü planlayan, darbeye teşebbüs eden, içinde yer alan; milletimize kurşun sıkan kim varsa elbette en ağır formda cezalandırılmalıdır. Lakin cezaların kişiselliği de yok sayılmamalıdır. 15 Temmuz’dan bir ‘tek adam’ gömleği çıkarmak için hukukun en temel unsurları yok sayıldı. Ülkemizde adalete inanç duygusu büyük yara aldı. 15 Temmuz; yalnızca siyasi rant için değil, ekonomik rant sağlamak için de istismar edildi. Kurulan FETÖ borsalarında zenginler korundu, fakirler hapsedildi. TMSF’nin el koyduğu şirketler, servetler; kayyumlar becerisi ile el değiştirdi. Bu çerçevede; Sayın Genel Liderimiz, Nurettin Canikli’ye ‘mal varlığını açıkla’ davetinde bulunmuştu. Ortada çok önemli argümanlar var. Ancak Nurettin Canikli’den hala ‘tık’ yok. Kendisinden gereğini yapmasını bekliyoruz. Olağan bir hukuk tertibinde tüm bunlar araştırılır. Lakin hukukun rehin alındığı otoriter rejimlerde; yağmaya, talana hukukun sesi çıkmaz.
Darbecileri yıllarca besleyip büyütenler, ‘Allah affetsin, millet affetsin’ diyerek, hesabı ödemeden kaçacağını, ağzını silip, masadan kalkacağını düşünebilir. Lakin çok bilinen bir kuraldır. Siyasette kandırılmış olmak mazeret değildir. Siyasette ‘aldandım’ demek, ‘basiretimi ve aklımı kaybettim kararlarım ve eylemelerim hükümsüzdür’ demeye gelir. Bunun da devlette kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur. Bu idare işbaşına geldiği günden itibaren, hain darbe teşebbüsünde bulunmaya cüret eden ortakları hakkında, devletin güvenlik bürokrasisi tarafından uyarıldı.
İşte 481 sayılı Ulusal Güvenlik Konseyi Kararı. Yıl 2004. Bu ihtara karşın; devletin adliyesi, askeriyesi, mülkiyesi, maliyesi ve istedikleri öbür her şey, o ellere teslim edildi. Ve sonunda o hain eller de geldi, TBMM’yi bombaladı. Yani hiç kimse ‘bilmiyordum, aldatıldım’ diyemez. Çok açık söyleyeyim, buradaki açık söze karşın; ‘tedbir alın, hareket planı uygulayın’ sözlerine karşın önlemi almayanlar, 251 şehidimizin sorumlusudur. Bu önlemleri almayan siyasi sorumlu, hükümetin başındaki Erdoğan’dır. O hain darbe teşebbüsünün olduğu 15 Temmuz 2016’da tam olarak neler yaşandı? O da hala açıklığa kavuşmadı.
Dönemin MİT Müsteşarı’nın, Genelkurmay Başkanı’nın; darbe teşebbüsünün aydınlatılması için TBMM’de kurulan araştırma komitesine gelmesine Erdoğan müsaade vermedi. Kurulun hazırladığı rapor da sumen altı edildi. O periyot MİT, kime bağlıydı? Başbakan’a. Periyodun Başbakanı, darbe istihbaratının vaktinde neden kendisine iletilmediğini MİT Müsteşarı’na sorduğunu, tatmin edici bir karşılık alamadığını, televizyonda kendisi açıkladı.
15 Temmuz hain darbe teşebbüsü, milletimizin vicdanında kapanmamış, kanayan bir yaradır. FETÖ hain darbe teşebbüsü tüm boyutları ile aydınlatılana kadar, Adil Öksüz bulunana kadar, darbe teşebbüsünün siyasi ayağı ortaya çıkarılana kadar, Yurtta Sulh Komitesi’nin kimlerden oluştuğu açıklanana kadar bu yara kanamaya devam edecektir. Şehitlerimizin ruhları huzura kavuşmayacaktır. Lakin kimse merak etmesin. FETÖ ’nün ve ortaklarının açtığı bu yarayı kapatmak, bize nasip olacaktır.
‘Akıllarına ansızın KYK borçları geldi’
Bu hükümet raf ömrünü tamamlamıştır. Bunlar artık metal yorgunudur. Milletin sıkıntısına derman olacak tek bir proje üretecek takatleri kalmamıştır. Bizim önerdiğimiz projelerle oy toplamaya çalışmaktadırlar. Onları da yarım yamalak, eksik gedik yerine getirmektedirler. Sayın Genel Liderimiz, daha iktidara gelmeden, dediklerini yaptırtan genel lider olarak; dünya siyaset tarihine geçti bile. Genel Liderimiz gençlere; ‘KYK borçlarının faizini ödemeyin, biz gelince bu faizleri sileceğiz’ dedi. Beyefendilerin yeniden paçaları tutuştu. Akıllarına ansızın KYK borçları geldi. Allah aşkına. Aklınız bugüne kadar neredeydi? Gençlerin KYK borcunu görmek için bizi mi beklediniz? Bakalım bu akşam göreceğiz. Genel Liderimizin dediklerini yapıp, KYK faiz borçlarını tamamıyla silecekler mi? Yoksa burada da tekrar eksik iş yapıp, trolleriyle algı oluşturmaya mı çalışacaklar? Ne diyelim, taklitler aslını yaşatır. Onun için biz iktidara gelir gelmez, milletten alınanları tastamam milletimize geri vereceğiz.
‘Bu davanın Türkiye’nin başına ne tıp çoraplar öreceğini göreceğiz’
ABD’de bir güç dolandırıcılığı şebekesinin, ABD Hükümetinin verdiği teşvikleri, yasa dışı yollarla yurtdışına kaçırdığı argüman ediliyor. Şebeke üyelerinden biri de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Sezgin Baran Korkmaz. Recep Tayyip Erdoğan ile tıpkı fotoğraf karesindeler. Sezgin Baran Korkmaz’ın, ABD’ye ilişkin 133 milyon doları, Türkiye ve Lüksemburg’daki şirketleri vasıtasıyla akladığı söyleniyor. Sezgin Baran Korkmaz, geçtiğimiz yıl bu vakitler, Avusturya’da tutuklanmıştı. Hem Türkiye hem de ABD, Korkmaz’ın iadesini istedi. Birkaç gün evvel Avusturya Adalet Bakanlığı da Korkmaz’ı onu hür bırakan, mal varlığı üzerindeki önlemi kaldıran, vatandaşı olduğu Türkiye’ye değil, ABD’ye iade etti. Önümüzdeki günlerde Sezgin Baran Korkmaz, Amerikan yargısının huzuruna çıkacak. Bu davanın Türkiye’nin başına ne cins çoraplar öreceğini, ileride daima birlikte göreceğiz.
‘Neden millete palavra söylüyorsunuz?’
Erdoğan daima, ‘NATO’nun kayıtlarına, YPG girmiştir, PYD girmiştir ancak hepsinden öte FETÖ bir terör örgütü olarak girmiştir ‘deyip duruyordu. Fakat İsveç ve Finlandiya ile imzalanan muhtırada, ne YPG/PYD, ne de FETÖ, terör örgütü olarak anılmıyor. Bu büsbütün hilafı hakikat. Okuması yazması olan herkes bunu gördü. Kaldı ki, imzalanan muhtıra da bir NATO evrakı değil. Bu dokümanın rastgele bir yerinde, NATO Genel Sekreterinin imzası, kefaleti var mı? Hayır yok. Gerçekten NATO Genel Sekreteri çıktı, Erdoğan’ı açıkça yalanladı. ‘Üçlü mutabakat zaptı bir NATO evrakı değil, kolaylaştırılmasına yardımcı olduğumuz bir belgedir’ deyiverdi. Allah aşkına. Neden millete palavra söylüyorsunuz?”
‘Ülkenin çıkarlarını nasıl koruyacağımızı ortaya koymaktadır’
Faik Öztrak, açıklamalarının akabinde, soruları yanıtladı.
Öztrak; CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ABD’nin F-16 kararı ile ilgili “ABD’ye sesleniyorum, hatalı varsa, biziz” istikametindeki açıklaması ile ilgili soruya; “Türkiye’nin egemenlik haklarına müdahale edilmesini hiçbir formda kabul etmeyeceğimizi açıkça söylemektedir. Sayın Genel Liderimizin bu kararlı yaklaşımı iktidar olduğumuzda ülkemizin çıkarlarını nasıl koruyacağımızı ortaya koymaktadır” dedi.
CHP Küme Başkanvekili Engin Özkoç’un, 15 Temmuz 2016’da TBMM’ye birinci CHP’lilerin girdiğini söylemesine ait soruya Öztrak, şu karşılığı verdi:
“Darbe teşebbüsünün başladığının görüldüğü andan itibaren Sayın Genel Liderimiz, Ankara’da olan milletvekillerimize, ‘hain darbecilere karşı Meclis’e gidip millet iradesine sahip çıkmaları’ talimatını vermiştir. Milletvekillerimiz, Meclis kapılarını açtırarak girmiştir. YDK Liderimiz Sayın Uğur Bayraktutan, Meclis Başkanlığı’na giriş ve kamera kayıtlarını sormuştur, sıralı listesini istemiştir. Karşılık; ‘TBMM’ye giren ziyaretçilerin kayıtları tutulmakta olup, milletvekillerinin girişlerine ait rastgele bir kayıt tutulmamaktır’ olmuştur. Yani Meclis Başkanlığı ‘ortada bu türlü bir kayıt yok’ demiştir. Artık bizim milletvekillerimizin kayıtları ortaya çıkınca, çark etmeye başlamışlardır. Kayıt arıyorlarsa, 15 Temmuz’dan sonra Erdoğan’ın CHP’ye darbeye karşı kararlı tavrı nedeniyle ettiği teşekkürlerin kayıtlarına bir bakıversinler. O gün bizlere teşekkür üstüne teşekkür edenlerin, bugün içine düştükleri dokunaklı durumu da milletimizin takdirlerine bırakıyoruz.”
‘Mesele ülkenin talanı meselesidir’
İktidara yakın şirketlerin zeytinliklerin madenciliğe açılması için CHP’den takviye istediği savı ve Kılıçdaroğlu’nun da toplumsal medyadan o periyot yaptığı “pişman olursunuz” açıklamasının sorulması üzerine Öztrak, şunları söyledi:
“Mesele yalnızca zeytinlik problemi değil ülkenin talanı problemidir. Sayın Genel Liderimiz 5 Temmuz 2020 tarihli bildirisini bir defa daha hatırlatmak isterim. ‘Beşli çete’ ile aramı bulmaya yeltenen; sermayedar, holding, piyasa kim olursa olsun pişman olur. Bu bu türlü biline. Artık varsa yüreğiniz gelin beni ikna edin. Lakin haber yollamayı bırakın.’ Genel Liderimizin burada söyledikleri yorum gerektirmeyecek kadar açıktır.”