Orhan Kemal kimdir? Orhan Kemal eserleri neler?

Türk edebiyatının büyük ustaları arasında anılan Orhan Kemal; yoksul kesimin, işçilerin, öğrencilerin yaşamını anlatan öykü ve romanlar yazmış ve insan-toplum ilişkilerini gerçekçi bir dille yansıtmıştır. 27 roman, 19’u öykü kitabı ile anı, inceleme, oyun, röportaj türünde kitaplar bırakmıştır. Roman, hikâye, oyun, şiir gibi farklı tarzlarda birçok esere imza atmış olsa da daha çok romancılık yönü ile tanınmıştır. Orhan Kemal kimdir? Orhan Kemal eserleri neler? Orhan Kemal hayat öyküsü nedir?

ORHAN KEMAL KİMDİR?

Orhan Kemal, gerçek ismi Mehmet Raşit Öğütçü, 15 Eylül 1914 tarihinde Adana’da dünyaya geldi. Babası, o sırada Çanakkale cepheside, Dardanos’ta topçu teğmeni olan avukat Abdülkadir Kemali Bey, annesi ise rüştiye mezunu, iki yıl kadar memleketinde ilkokul öğretmenliği yapmış Adanalı Azime Hanım’dır.

Çocukluğunun ilk yılları Adana’da geçti. I. Dünya Savaşı’ndan sonra Adana’nın Fransız işgaline uğraması üzerine ailesi ile önce Niğde’ye, sonra Konya’ya taşındı. Konya’da bulunduğu dönemde Kuvâ-yi Milliye hareketine karşı Delibaş isyanına tanıklık etti. Kuvay-ı Milliye güçlerine katılmış olan babası; isyanın bastırılmasından sonra TBMM’ye Kastamonu milletvekili olarak girdi. Ankara’ya taşınan aile, 1923’te Adana’ya döndü. Ceyhan’da çiftçilikle uğraşmaya başlayan babası Toksöz gazetesini çıkardı. Takrir-i Sükûn Kanunu’nun ardından pek çok gazete ile birlikte Toksöz de kapatıldı ve Abdülkadir Kemali Bey 11 ay tutuklu kaldı. 1930’da Adana’da Ahali Cumhuriyet Fırkası’nı kuran Abdülkadir Bey, Ahali adlı gazeteyi çıkardı. Babasının aktif siyaset yaşamı içinde olmasına rağmen Orhan Kemal bu yıllarda siyaset ile ilgilenmedi. Abdülkadir Bey, Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kendini feshetmesinden sonra partisini kapatıp Suriye’ye kaçtı. 1931’de bütün aile Beyrut’a yerleşti.

Orhan Kemal, Suriye’deki babasının yanına gidince orta öğrenimini kendi isteğiyle yarıda bıraktı ve Beyrut’ta bulaşıkçılık ve matbaa işçiliği yaptı. Bir yıl sonra tek başına Türkiye’ye dönerek babaannesinin yanına yerleşti; Adana’da çırçır fabrikalarında işçilik ve kâtiplik yaptı. Bu yıllardaki birikimleri, ileride Baba Evi, Avare Yıllar romanlarına hayat vermiştir. 1937’de çırçır fabrikasında (Millî Mensucat) bir işçi olan Nuriye ile evlendi. Bir yıl sonra ilk çocuğu Yıldız doğdu.

ORHAN KEMALYAZARLIK KARİYERİ

İlk öykü kitabı Ekmek Kavgası (1949) ve Küçük Adamın Notları başlığı altında yayımladığı otobiyografik roman dizisiyle yaygın bir üne kavuştu. Edebi hayatı 1960’lı yıllarda zirveye ulaştı. Adana’da toprak ve fabrika işçilerinin dünyasını, İstanbul’daki gecekondu mahallelerini, fabrika çevrelerini eserlerine yansıttı. Murtaza, Hanımın Çiftliği, 72. Koğuş adlı eserleri başyapıtlarındandır. Adanaspor’da futbol oynamıştır. Golcü Raşit olarak bilinmektedir.

1949’da babasını kaybetti ve aynı yıl doğan çocuğuna babasının adını verdi ve doğumdan sonra ailesiyle İstanbul’a yerleşti. Hayatının geri kalanında geçimini kitap, makale, film senaryosu yazarak sağladı. 1952’de yayımladığı Murtaza ve Cemile romanları ile edebiyatçı olarak ünü yayıldı. 1954 yılında Bereketli Topraklar Üzerinde adlı romanı ile topraksız tarım işçilerinin dramını edebiyat dünyasına taşıdı. Aynı yıl 72. Koğuş’u yazmaya başladı. 1957’de dördüncü çocuğu Işık doğdu.

1958’de Sait Faik Hikâye Armağanı’nı Kardeş Payı adlı öyküsü ile aldı. Sinema senaryoları yazsa da çoğu sansürden geri dönmekteydi. O da senaryoları İlhan F. Demir, Yıldız Okur imzalarıyla kaleme aldı. 1964’te Devlet Kuşu romanına dayanılarak uyarlanan İspinozlar oyunu ile ilk kez tiyatroya adım attı. İstanbul Şehir Tiyatroları’nda sahnelenen oyun iki buçuk ay sonra bilinmeyen bir nedenle kaldırıldı. 1965 yılında “Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl” adlı anı kitabını yayımladı. Aynı yıl yayımlanan Bir Filiz Vardı adlı romanı ile otobiyografik romana döndü. 1960 yılında tanışıp duygusal bir ilişkiye girdiği ancak ilişkilerinin ortaya çıkmasından kısa bir süre sonra ayrılmak zorunda kaldığı son aşkını anlattı.

Bulgar Yazarlar Birliği’nin çağrısı üzerine 1970 yılında Sofya’ya gitti. Asıl amacı babaannesinin soyunun bulunduğu yerleri gezip not almak ve “93’ten Bu Yana” adıyla ailesinin hikâyesini yazmaktı. Ancak bu isteğini gerçekleştiremedi. Geçirdiği bir beyin kanaması nedeniyle tedavi görmekte olduğu hastanede 2 Haziran 1970’te öldü. Cenazesi özel bir araba konvoyuyla birlikte 5 Haziran 1970’te yurda getirildi; Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir