İngiltere’de yaşanan vahim olayda Beverley Allitt isimli hemşire 4 çocuğu zalimce öldürdü, 3 çocuğu öldürmeye teşebbüs etti ve 6 şahsa daha bedensel olarak ağır ziyan verdi. Tüm bu olaylara yol açan neden ise yıllar sonra anlaşıldı.
Beverley Allitt, 4 Ekim 1968’de Lincolnshire İngiltere’de dünyaya geldi. İlgi çekmeye yönelik davranışlarına çocuk yaşlarda başlayan Allitt, büyük yaralanmaları olmamasına karşın bandaj takıyor, hasta olmamasına karşın sık sık hastanelere gidiyordu.
Allitt için işler büyüdükçe daha da berbata gitmeye başladı. Zira 1985 yılındaki tıbbi kayıtlar kendine ziyan vermeye eğilimli, ruhsal olarak rahatsız biri olduğunu gösteriyordu. 1987’de 18 yaşına gelen Allitt, Grantham Koleji’nde kısa bir müddet hemşirelik kursuna katıldı. Lakin eğitimi sırasında olağandışı davranışlar sergiledi.
Milliyet’te yer alan habere nazaran, Allitt, kursa katıldığı vakitlerde huzurevinin duvarlarına dışkı bulaştırıyordu. Ruhsal sıkıntılarına karşın hemşire olmak için birçok hastaneye başvurdu. Niteliksiz olduğu için daima ret yanıtı alan Allitt, İngiltere’deki Grantham & Kesteven Hastanesi’nde işçi açığı olması nedeniyle 6 aylık bir kontratla işe alındı.
İLK KURBANI 7 HAFTALIKTI
Allitt, Aralık 1990’da hastanenin dördüncü koğuşundaki çocukların bakımıyla görevlendirildi ve sonrasında tam bir vefat makinesi haline geldi. Allitt’in hayatını aldığı birinci kurbanı, göğüs enfeksiyonu nedeniyle hastaneye yatırılan Liam Taylor isminde 7 haftalık bir bebekti. Antibiyotiklerle güzelleşmeye başlayınca ailesi dinlenmek için konuta gönderilen Taylor, birdenbire daha da berbata gitti.
21 Şubat 1991’de dünyaya gözlerini kapayan bebeğin vefatından kimse şüphelenmedi. Allitt’in ikinci kurbanı ise serebral palsi hastası olan 11 yaşında bir çocuktu. Epileptik nöbet geçirdikten sonra hastaneye gelen Timothy Hardwick, 5 Mart 1991’de Allitt tarafından öldürüldü.
BİRİNİ ÖLDÜRDÜ, BAŞKASINI FELÇLİ BIRAKTI
İki aylık Becky Phillips ise 1 Nisan 1991’de Allitt’in denetimindeki gastroenteroloji koğuşuna yatırıldı. Allitt tarafından çok dozda insülin verilen bebek, iki gün sonra meskeninde öldü. Hekimler Becky’nin vefatına neden olan her şeyin ikizi Katie’yi de etkileyebileceğinden telaşlıydı, bu yüzden izlemek için hastanede kalması gerektiğini söyledi. Bu kaygı aslında Katie’yi daha çok tehlikeye atıyor ve Allitt ile direkt temasa geçmesine neden oluyordu.
Saatler içinde cani hemşire, Katie’yi insülin ve potasyum enjeksiyonlarıyla dört kere öldürmeye çalıştı. Katie hayat dayanağına bağlandı, sara nöbetleri geçirdi ve sonunda onu öldürmeye çalışan hemşireden uzakta, Queen’s Tıp Merkezi’ne transfer edildi. Bebek Allitt’in öldürme teşebbüsleri sonucu saralı ve felçli kaldı.
Astım krizi geçirdikten sonra 22 Nisan 1991’de hastaneye yatırılan 15 aylık Claire Peck, teneffüs aygıtına bağlandıktan sonra Allitt’in bakımına bırakıldı ve akabinde kalp krizi geçirdi. Hayata döndürülen Peck, Allitt ile yalnız kaldığı bir anda ikinci defa kalbinin durması sonucu hayatını kaybetti. İngiltere’nin en acımasız çocuk seri katili Allitt, bakımı altındaki 4 pak bebeği gözünü kırpmadan öldürmüştü.
HAYATTA KALAN ÇOCUKLARIN KÂBUSU
Kayley ise Allitt ona hava enjekte ettiğinde neredeyse ölüyordu. Neyse ki son anda hekimler tarafından hayata döndürüldü. Günahsız çocuğun annesi Sharon, “” dedi.
Kayley, Allitt’in onu almak için geri geleceğinden kaygılandığı için uzun müddet antidepresan kullandı.
CİNAYET SİLAHI DAİMA AYNIYDI
Sağlık işçisi, çocuk koğuşundaki kalp durması sayısından şüphelenerek alarma geçti ve 30 Nisan 1991’de polisi çağırdı. Dedektifler, tüm vefatlar ve olaylar için hemşirelik vakit çizelgelerini inceledi ve her seferinde Beverley Allitt ismiyle karşılaştı. Müfettişler her bir hadiseyi ele alınca Allitt çabucak misyondan alındı.
Yapılan araştırmalarda, insülin yahut potasyum klorürle dolu şırıngaların Allitt’in cinayet silahları olduğu sonucuna varıldı. Bu ilaçlar ya ölümcül hipoglisemiye ya da kurbanlarda kalp durmasına neden oluyordu. Polis, cani hemşireye dava açtı ve hastanenin dördüncü koğuşundaki ölümlerin doğal sebeplerin sonucu olmadığını kuşkuya yer bırakmayacak halde kanıtladı.
‘Ölüm meleği‘ lakaplı Allitt her akın sırasında vazifeli tek hemşire olmasına karşın, duruşmada hatasız olduğunu tez etti. Lakin o çalıştığı hastanede 59 günde dört çocuğu zalimce öldürdü, üç çocuğu öldürmeye çalıştı ve altı şahsa daha ağır bedensel ziyan verdi.
28 Mayıs 1993’te hatalı bulundu ve en az 30 yıl olmak üzere 13 kere ömür uzunluğu mahpus cezasına çarptırıldı. Taarruzlardan yıllar sonra tabipler, Alitte’in Münchausen sendromu olarak bilinen, cinayet dileğine yol açabilecek yahut dikkat çekmek maksadıyla diğerlerine ziyan verebilecek bir psikiyatrik bozukluktan muzdarip olduğunu belirtti.