Olcay Zuhal Gören’in tek kişilik oyunu ikinci kez sahnelendi: Yalnızlık hikâyesi yalnız anlatılır

Tiyatro bölümü mezunu Olcay Zuhal Gören, ikinci tek kişilik oyunu “Bir Sıfırdan İyidir”le günümüz insanının yaşadığı yalnızlık, fark edilmeme, sevilmeme gibi duygularına büyüteç tutuyor. Bir insanın bir insanı görmesi ve onun dünyasında oluşturacağı değişikliği anlatan oyun, bir veli-öğretmen ilişkisiyle ortaya çıkmış. Deniz ve Songül Topsakal çiftinin 2,5 yaşındaki oğlunun Gören’den aldığı eğitim iki tarafı yakınlaştırmış. Aile dostluğuna dönüşen ilişki, Gören’in işini desteklemelerine sebep olmuş. Bu 70 dakikalık oyun, izleyiciye günlük yaşamdaki gelgitleri, üzerinde çok da durmadığımız sorunları düşündürüyor.

Kafe tiyatrosuyla başladı

Gören, “Sen Nereden Çıkardın ki Tiyatronun Kolay Bir Şey Olduğunu” isimli ilk tek kişilik oyununu pandemiden önce işlettiği kafede oynamış. Oyuncu, pandemiyle ara verdiği sahneye, yine pandemide yaşadığımız içe dönüşten ilhamla “Bir Sıfırdan İyidir”le döndü. Gören, süreci şu sözlerle özetliyor: “Kafede tiyatro fikri bir kafem olmasıyla ortaya çıktı. Arkadaşımla açtığımız mekan güzel işleyince, mesleğimi de yapayım dedim. Bir insanın tiyatro yapmaya nasıl karar verdiğini ve o süreçte başından neler geçebileceğini anlatan stand-up tadında bir oyundu. Sonrasında ise iki üç kişilik bir hikâye yazarım diyordum ama pandemi koşullarından yine tek kişilik yazdım.”

Dostluk sonucu ortaya çıkan oyunun, sahnelenmesi ve duyurulması sürecinde oyuncunun ailesinin de büyük katkısı var. Seste, afişte, ışıkta, fotoğrafta, izleyici koltuğunda bulunanlar Gören’in annesi, kardeşi, babası ve arkadaşları. Olcay Zuhal, “Çevremdeki insanların profesyonel yaşamlarındaki becerilerinden destek aldım. Afişleri kardeşim yaptı, fotoğrafları babam çekti, gişede ve ışık konusunda arkadaşlarım destek verdi” diyor.

Bu kadar yalnız olmak zorunda mıyız

Pandemide yaşadıklarımızın oyun olacak kadar derin ne hissettirdiği sorusuna ‘kalabalıklar içindeki yalnızlığımız’ cevabını verse de sormak istediği sorular olduğunu söylüyor Olcay Zuhal. Tek kişilik oyunlarda en büyük zorluğun motivasyon olduğunu belirterek, ekliyor: “Zaman zaman düşecek olsanız da devam etmeniz gerekiyor. 80 dakika durmadan bir şeyler anlatıyorsunuz. Kalabalık olsanız, ufak bir düşüşte sizi yükseltebilecek birileri var karşınızda. Ama bir yalnızlık hikâyesinin de yalnız başına anlatılması gerekiyordu. Yalnız geldik yalnız gideceğiz ama hayatı yaşarken de bu kadar yalnız olmak zorunda mıyız? Veya birbirimizi bu kadar yalnız bırakmalı mıyız? Bu doğru bir şey mi?”

Bakmadığını göremezsin

Sadece bir yalnızlık hikâyesi izlemiyoruz. İçimiz, dışımız, görünen ve görünmeyen yüzümüze hatta çevremize gösterdiğimizle aslında yaşadıklarımıza da atıf yapıyor oyun. Ailemize, çevremize ve dostluklarımıza ilişkin önemli sorgulamalar yapan “Bir Sıfırdan İyidir”, görülmeyenlerin görülme hikâyesi aynı zamanda. Olcay Zuhal, karakterin yolculuğunu “İç karakterin üç hikâyesi var. İlki ailesine, ikincisi arkadaş ilişkileri ve aileye ilişkin. Sonuncusu da gönül ilişkileri. Bir süre sonra bu ilişkiler içinde görülmüyorsun. Kim, kimi, nerede görecek, nasıl inanacak ve güvenecek? Bunu sorguluyorum. Kimse etrafına bakmıyor. Bakmadığın bir şeyi göremezsin. Görmediğin bir şey de sana göre yoktur zaten. Kurmacanın sonunda da karakter, kendisini hiç tanımayan birinin ben seni gördüm demesiyle şoka giriyor. Aslında onun hikâyesinin sanatına ilham verdiğini görüyor” diye özetliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir