Mimar Sinan hakkında 4 esrarengiz bilgi

Bir asırlık ömrüne 92 Camii, 52 mescit, 55 medrese, 7 darülkurra, 20 türbe, 17 imaret, 3 Darülşifa hastane, 6 su yolu, 10 köprü, 20 kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 de hamam olmak üzere 365 eser sığdırmıştır Mimar Sinan…
Yavuz Sultan Selim ve Kanuni döneminde çoğu savaşına katılan Sinan, bu seferlerle mimari açıdan o devrin zirve şehirlerini görme fırsatı yakalamıştı.
Selçuklu ve Safevi dönemi yapıları kadar antik yapılar ve Mısır piramitlerinin onu çok etkilemişti, mimari şehir ilişkileri konusunda zengin bir birikim kazanmıştı.
15 günde 3 Kadırga yaptı
1521 yılındaki Belgrad Seferi’nde Acemi Oğlanlar birliğinin komutanlığını yaptı. Şehrin fethinden sonra Kanuni Sultan Süleyman’ın savaş otağına konuk oldu, onunla ilk kez tanıştı. Asıl hünerini bağdat Seferi’nde gösterdi.

Ordu Van gölüne geldiğinde Lütfü Paşa Sinan’dan 3 tane kadırga yapmasını istedi. 15 günde kadırgaları bitirdi. Bunun neticesinde ‘Mimar’ olarak anılmaya başlandı.

Akustik için 65 turşu küpü kullandı

Mimar Sinan, Süleymaniye Camii’nde  verilen vaazın duyulması için, akustik sistemi üzerinde detaylı bir şekilde çalıştı. Sesin bir noktadan çıkarak caminin tüm köşelerine eşit şekilde dağılması için yoğun çaba gösterdi.
Usta mimar, bu gayeyle Anadolu’dan turşu küplerinden 65 tanesini, ağızları aşağıya bakar vaziyette içi boş olarak ana kubbenin etrafındaki duvarlara yerleştirdi. Küplerin aralarını da yumurta akıyla sıvadı.

Selimiye Camii’ndeki çarkıfelek

Türk İslam sanatının en önemli eserlerinden Selimiye Camii’sinde yer alan ‘çarıfelek’, Allah’tan gelen her şeyin Allah’a döneceğini ve sonsuzluğu simgeliyor.

Camiilerde Deve Kuşu yumurtası bulundurdu

Mimar Sinan’ın ustalığına şapka çıkarılacak 5 asırlık muhteşem bir sır! Deve kuşu yumurtası. Süleymaniye Camii’nde üzerlerinde renkli çizimler ve ince işçiliklerin yer aldığı bir çok deve kuşu yumurtası bulunuyor.
Sinan, o dönemde kendi keşfi olduğu tahmin edilen bir buluşu bu muhteşem eseri olan Süleymaniye Camii’nde kullanıyor. Deve kuşu yumurtasının örümcekleri ve küçük haşereleri rahatsız ettiğini keşfeden Sinan, avizelerin kandil çanakları arasına deve kuşu yumurtaları yerleştiriyor.
Sultan Süleyman, bu bilgi üzerine camii inşaası sırasında Afrika’dan onlarca deve kuşu yumurtası getirtiyor.
Deve kuşu yumurtası, kuru ve havadar bir yerde muhafaza edildiğinde, suyunu kaybederek çürüyor ve yaydığı (insanlar tarafından hissedilmeyen) koku nedeniyle örümcekler o alana yaklaşamıyor. Dolayısıyla o ortamda örümcek barınamıyor ve bu da ağ oluşumunu engelliyor. Yumurtanın bu özelliği, ortalama 60-70 metrekarelik bir alanda etki gösteriyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir