Özel bir şirkette çalışan işçi, işten çıkarılınca İş Mahkemesi’nin yolunu tuttu. Davacı işçi, davalı şirkete ait yurtiçi ve yurtdışı projelerinde çalıştığını, haftanın yedi günü 08.00-22.00/23.00 saatleri arası ve dini bayramların ilk günü hariç tüm genel tatillerde çalıştığını, davalı işverence iş sözleşmesinin haksız olarak feshedilmesine rağmen işçilik haklarının ödenmediğini belirterek bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etti. Davalı şirket avukatı ise davacının şirketin farklı inşaat projelerinde görev aldığını, projelerin tamamlanması ile iş sözleşmesinin de sona erdiğini, brüt ücret hesaplamasında yurt dışında çalışan işçi olduğu dikkate alınması gerektiğini, emsal ücret araştırmasına gerek olmadığını öne sürdü. İş sözleşmesinde ücretinin belirlendiğini, buna göre bordrolar düzenlendiği ve banka kanalıyla ödemelerin yapıldığını, bordro ve banka kayıtları birbirini teyit ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etti. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne hükmetti. Kararı davalı şirket istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi, itirazı reddetti. Davalı şirket kararı temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi.
Emsal nitelikte bir karara imza atan Yüksek Mahkeme, haftalık iznin bölünmesi halinde kullanılmamış sayılacağına dikkat çekti.
Kararda şu ifadelere yer verildi:
“4857 sayılı İş Kanununun 46’ncı maddesinde, işçinin tatil gününden önce iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmi dört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46’ncı maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır. Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmi dört saattir. Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin yirmi dört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır. Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının haftanın yedi günü çalıştığı kabul edilerek hafta tatili alacağı hesaplanmıştır. Davacı tanıkları haftada bir gün Pazar günleri tatil günleri olduğunu, fakat işin durumuna göre hafta tatilinde de çalıştıklarını beyan etmişlerdir. Dosya çerçevesinde davacının hafta tatili çalışma iddiasına ilişkin olarak tanık beyanı dışında yazılı belge bulunmamaktadır. Dosyadaki mevcut delil durumuna göre, davacı tanık beyanlarının ispata elverişli açık ve net olmadığı dikkate alındığında hafta tatili çalışması iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacının hafta tatili alacağı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”