Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan MGK toplantısı sona erdi. 3 saat 40 dakika süren toplantının akabinde bir bildiri yayınlandı.
Bildiride, toplantıda, 2022’de ulusal güvenlik açısından değer arz eden siyasi, askeri ve iktisadi gelişmelerin tüm taraflarıyla değerlendirildiği, 2023’te karşı karşıya kalınması olası sorunlar ile bu çerçevede yürütülecek faaliyetler ve alınacak önlemlerin müzakere edildiği bildirildi.
Terör örgütleri PKK/KCK-PYD/YPG, FETÖ ve IŞİD başta olmak üzere ulusal güvenliğe, birlik ve beraberlik ile bekaya yönelik her türlü tehdit ve tehlikeye karşı yurt içinde ve yurt dışında azim, kararlılık ve muvaffakiyetle icra edilen operasyonlar hakkında Kurul’a bilgi sunulduğu ve muhtaçlık duyulması halinde daha ileri adımların atılacağı, bunun için gereken iradenin ve hazırlıkların tam olduğu kaydedildi.
Toplantıda, “Terör örgütü PKK/KCK-PYD/YPG ve destekçilerinin, Suriye halkının barış, huzur ve refaha kavuşmasının önündeki en büyük mahzuru teşkil ettiği, terör örgütlerinin büsbütün bertaraf edilerek Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve egemenliğini temel alan kapsayıcı ve bütüncül bir tahlile ulaşılmasının, kalıcı barışa giden yolu açacağı” belirtildi.
Bildiride, “Yunanistan’ın sürdürdüğü kışkırtıcı aksiyon ve telaffuzları ile silahlanma çabalarının, bölgemizdeki tansiyonu artırmanın ötesinde bir yarar sağlamayacağı belirtilmiş, Türkiye’nin ulusal güvenliğini ve menfaatlerini amaç alan rastgele bir oldubittiye hiçbir surette müsaade edilmeyeceği hususu, bir defa daha kuvvetle vurgulanmıştır” tabirine yer verildi.
Türkiye’nin, NATO’nun açık kapı siyasetini desteklediği belirtilen bildiride, şunlar kaydedildi:
“Buna karşılık NATO İttifakı’na katılmak isteyen devletlerin de müttefiklik hukukuna ve ruhuna uygun hareket etmeleri gerektiğinin altı çizilmiş, PKK/KCK-PYD/YPG ile FETÖ başta olmak üzere terör örgütleri ile uğraş konusundaki mutabakat zaptından kaynaklanan yükümlülüklerini somut adımlarla bir an önce yerine getirmelerinin zorunlu olduğu söz edilmiştir.
İslam tersi ırkçılığın bir tezahürü olan ve milyarlarca insanın kutsal bedellerini gaye alan menfur hücumlar şiddetle kınanmış; din, vicdan ve fikir hürriyeti üzere bedelleri temellerinden sarsan, demokrasi ve söz özgürlüğü ile de izah edilemeyecek hareketleri teşvik ve himaye edenlerin, insan haklarını hiçe sayan bu nefret hatasına ortak oldukları hatırlatılmıştır.”