AKP İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, Kocaeli’ndeki Rizeli hemşerileriyle bir ortaya geldi. Çamlı’nın amacında bu sefer Batılı ülkeleri vardı. Almanya’nın eski Başbakanı Angela Merkel’i gaye alan Çamlı, “Daha düne kadar Merkel’e gidip yalvarıyorduk, ‘bize bir iki tüfek ver de şu teröristlerle boğuşalım’ diye. O da kur yapıyordu bize, parasıyla aldığınız halde diyordu ki ‘Veririm sana tüfeği lakin şuna at, buna atma’. O denli değil mi”dedi.
Çamlı, “BMW yapmış, Mercedes yapmış; benden aldığı ilimle bilimle yaptı. İslam medeniyetinden aldığınız ilimle yaptınız. Makine, mühendislik; siz bu işlerden anlamazsınız. Bunların kökü bizde. Bizden aldınız ve yaptınız, artık bunlarla bize efelik yapıyorsunuz” dedi. Çamlı, “Bu toprakların yetiştirdiği haini hiçbir toprak yetiştiremez… Bu topraklarda ne ekersen en güzeli çıkar. Delikanlının da adamın da en yeterlisi çıkar, hainin de en yeterlisi çıkar, hıyarın da domatesin de patlıcanın da en yeterlisi çıkar” diye konuştu.
Ahmet Hamdi Çamlı, Kocaeli Rizeliler Derneği’nin dün İzmit’te düzenlediği kahvaltıda gündeme ait değerlendirmelerde bulundu.
Çamlı, şunları söyledi:
“MERKEL’E GİDİP YALVARIYORDUK, O DA KUR YAPIYORDU BİZE”
“Çok acayip şeyler oluyor. 3-5 tane aile, 3-5 sapkın, Allahsız, dünyayı eline almış çeviriyor. Bir adam çocuk öldürmeyi kendisine görev edinmiş olabilir mi? Hırsızlık, arsızlık yapmayı kendine huy edinebilir mi? Bizim yaşadığımız dünyada bu tip sapkın beşerler, parayı ve silahı elinde tutuyor. İnsanların büyük bir kısım uykuda. Ülkemizde uykudan uyananları yüzde 50’nin üzerine çıkardık. Dirilmiş bir vaziyette. Biz de 100 yıldır uyuyorduk.
Al işte, kapımızda bir tane otomobilimiz yok. Görüyor musun Alman arabası. Benim otomobilim da Alman arabası. Buraya gelen arkadaşların otomobilleri da Alman, Fransız, İtalyan. Bir tane otomobil yok kapımızda ya. Şu konuşmalarımızı çeken görüntüler bile bizim değil. Bu elimdeki mikrofon bile benim değil. Haremimle konuştuğum bu telefon bile benim değil.
Daha düne kadar Merkel’e gidip yalvarıyorduk, ‘bize bir iki tüfek ver de şu teröristlerle boğuşalım’ diye. O da kur yapıyordu bize, parasıyla aldığınız halde diyordu ki ‘Veririm sana tüfeği lakin şuna at, buna atma’. O denli değil mi?
İşte bu Türkiye’nin yüz yıllık global mafyaya karşı direnmeye kalkmış Türkiye’nin, kendi içinde de o mafya işbirlikçilerine, mafya yancılarına karşı verdiği gayret sonucunda, kendi ayakları üzerinde durması sonucunda artık polisim belinde de benim ürettiğim tüfek var, askerim elinde de o tüfek var, attığım füze de benim mühendisimin yaptığı füze. Nasıl biz dün gidip Amerika’sından, Avrupa’sından silah dileniyorsak artık onlar gelmeye başladı ufak ufak kapımıza, ‘Bize SİHA versene, bize İHA versene, bize füze versene’ diye. Artık sıraya girmişler, bizimkiler de onları sıraya sokuyor, ‘sen falan ay gel, sen filan bu ay gel’…
Benim siyasi bir sıfatım var fakat ben burada vatan evladı, millet evladı olarak konuşuyorum. İnanıyorum ki CHP’ye ya da öbür siyasi partilere oy veren kardeşlerim ile zerre fikir farklı yok. CHP’ye oy veren arkadaşla benim bu niyetlerim ortasında zerre fark olduğuna inanmıyorum. Fakat ne oluyor, ufak tefek şeyler var; ‘Benim amcaoğlu orada meclis üyesi, ilçe başkanı’ falan, tak gidiyor, veriyor. Olmuyor işte.
“BU TOPRAKLARIN YETİŞTİRDİĞİ HAİNİ HİÇBİR TOPRAK YETİŞTİREMEZ”
HDP’ye oy verenlerin büyük bir kısmı, ülke daha makûs olsun diye vermiyor. Var içinde hainler, olmaz mı? Bu toprakların yetiştirdiği haini hiçbir toprak yetiştiremez… Bu topraklarda ne ekersen en düzgünü çıkar. Delikanlının da adamın da en yeterlisi çıkar, hainin de en düzgünü çıkar, hıyarın da domatesin de patlıcanın da en düzgünü çıkar. İçimizde her türlü şeyler olabilir fakat büyük bir çoğunluğunun benim söylemeye çalıştıklarım ile zıt düştüğünü sanmıyorum… Artık ocusu bucusu yok. Herkes ulusal ekip. O denli bir sürece girdik.
“MAKİNE, MÜHENDİSLİK; SİZ BU İŞLERDEN ANLAMAZSINIZ. BUNLARIN KÖKÜ BİZDE”
Polis de amir de memur da öğretmen de imam da hoca da kim varsa herkes bu ulusal gayret kesinlikle bir yer almalı. Bir daha geri dönüş yok. Dünyanın geri dönüşü yok. Dünyayı yönetim edenler sapkın… Dünyayı öldürüyor adam. Paramızı alıyor, toprağımızı alıyor, namusumuzu alıyor, dinimizi alıyor, her şeyimizi alıyor. BMW yapmış, Mercedes yapmış; benden aldığı ilimle bilimle yaptı. Bunu söylediğimde benimle dalga geçiyorlar… İslam medeniyetinden aldığınız ilimle yaptınız. Makine, mühendislik; siz bu işlerden anlamazsınız. Bunların kökü bizde. Bizden aldınız ve yaptınız, artık bunlarla bize efelik yapıyorsunuz. Bunu da zulüm aracı olarak kullanıyorsunuz… Onun için global intifada içerisinde olmak hepimizin üzerine bir borçtur. Bir vatan, millet problemidir.”
“BU SÜRECİ BİR ULUSAL SEFERBERLİK SÜRECİ OLARAK GÖRÜP ONA NAZARAN DAVRANMAK GEREKİYOR”
Seçim sürecini ulusal seferberlik süreci olarak nitelendiren Çamlı, şöyle devam etti:
“Daha var fakat birileri tarafından ülke bir seçim iklimine sokulmak isteniyor. Bu süreci bir ulusal seferberlik süreci olarak görüp ona nazaran davranmak gerekiyor. Hele Rizelilerin daha ön planda olmak üzere bir sorumluluğu var. Önünüzdeki süreci değerlendirmenizi tavsiye ediyorum. Allah’a şükür 20 yıllık bir iktidarın bir halde milletvekiliyim. Kabadayı kabadayı sokaklarda geziyorum. Alnım ak, göğsüm gururlu. Hizmet ettik. Şu İzmit’in haline bak. Türkiye’nin en değerli sanayi kentlerinden bir tanesi. Daha evvelce İzmit’e peçete ile giriliyordu. Biz hükümeti devraldığımızda, bu eski Türkiye başı, masoncu başların vaktinde maske ile geziyorduk. Bunlar koronadan da beterdi… Dünyanın en ağır endüstrisi olan bölgelerinden bir adedinde artık yayla üzere pak hava soluyoruz. Neden oluyor? Zira bu memlekette hırsızlık olmamış. Bu memlekette milletin parası millete imkan olarak döndürülmüş.”