HDP Küme Başkanvekili Meral Danış Beştaş, ek bütçe teklifiyle ilgili “İktidarın iflasından sonra konkordato ilanına az kaldı. Herhalde sırada o var. Şu anda iktidar yönetemediğini her açıdan ilan ediyor” dedi.
İktidarın dış siyasetini eleştiren Beştaş, “Erdoğan’ın dış siyaseti dolara endeksli aslında, sıcak paraya endeksli dersek hiç de yanılmamış oluruz. Kaşıkçı cinayetinin faile teslimi karşısında ne kadar para aldıklarını bir açıklasınlar biz de öğrenelim” diye konuştu.
HDP Küme Başkanvekili Meral Danış Beştaş, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. ANKA’nın aktardığına nazaran Beştaş, özetle şunları söyledi:
YERLİ VE ULUSAL İKİNCİ ÇERNOBİL OLAYIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ: “24 Haziran’dan beri çok kıymetli bir gündem var, hak ettiği formda tartışılmıyor. Yerli ve ulusal bir ikinci Çernobil hadisesiyle karşı karşıyayız. Erzincan İliç’te Kanada ve Çalık Holding iştirakindeki Anagold Altın Madeni’nde kullanılan siyanürü taşıyan boru patladı. 21 Haziran gecesinde bu patlama yaşandı, gece boyunca yaklaşık 20 ton siyanürlü suyun sülfürik asit ve çok sayıda zehirli kimyasal unsur Fırat Irmağı üzerinde bulunan İliç Barajı’na karışmış vaziyette. Fırat Irmağı, Keban, Atatürk ve Karakaya Barajı’nı besleyen bir ırmak. Uzun müddettir maden şirketlerinin çalışmaları tartışılıyordu. Etraf aktivistleri bu mevzuda cürüm duyurularında bulundular. Etraf kurulundan ilgililerden bir açıklama duymadık. Başsavcılığın soruşturma açtığı söyleniyor ancak ilerleme var mı bilmiyoruz. Altın madenin siyanür borularından birinin kırılması ve bu siyanür etrafa yayılması jandarma tutanağına kadar yansımış durumda.
AKP ÜLKEYE NEFES ALDIRMIYOR: Tutanaktaki bilgiye nazaran 02.45’te patlama oldu, sabah 5’e kadar boş yere yaklaşık 20 metreküp siyanürlü solüsyonun aktığı da kayıt altına alındı. Birçok haber sitesinde bu var. Bu her ne kadar 20 metreküp olarak verilse de 20 tondan fazla olduğu da belirtiliyor. Erzincan Valiliği bir açıklama yaptı. Valiliklerin misyonlarından biri aldıkları talimatlar doğrultusunda yalanlama vazifesi. Tutanağı yalanladılar. Jandarma tutanağını anlatmaya çalıştılar. 20 ton olmadığını anlatmaya çalıştılar. Gerçeği yansıtmıyor diyorlar. Bu çok değerli bir facia. Bu hususta derhal gerekli önlemlerin alınması gerekiyor. Akkuyu Nükleer Santrali’nde de ileride de birebir tehlikeyi konuşuyor olacağız. Bunları konuşmamak için bu ikinci Çernobil hadisesi olarak yüz yüze kaldığımız problemde nelerin bizi beklediğini bilmemiz gerekiyor. Kanser hadiselerinin artışı, çocukların teneffüs yollarındaki hastalıklar şimdiden yaygınlaşmış durumda. AKP artık ülkeye nefes aldırmıyor. Siyasi iklimi nasıl zehirlediler ise atmosferi de zehirliyorlar. Hala ciddiye aldıklarına dair bir emare görmüyoruz. Biz ekoloji kurulumuz ile görüştük, gerekli teşebbüslerde bulunulacak. Öbür yandan tarım topraklarının etkilenmesi kelam konusu. Valiliğin yalanlamasına Türkiye yurttaşları inanmasın. Valilik, iktidar neyi yalanlıyorsa, bilin ki orada bir gerçek var. İkinci Çernobil olayını yakından takip edeceğiz. Yarın bu mevzuda bir araştırma önergesini de HDP ismine indireceğiz. Bunun derhal araştırılmasını ve gerekli tedbirlerin alınmasını istiyoruz.
ERDOĞAN’IN DIŞ SİYASETİ DOLARA ENDEKSLİ: Erdoğan’ın dış siyaseti dolara endeksli aslında, sıcak paraya endeksli dersek hiç de yanılmamış oluruz. Türkiye’ye para verilsin de hiçbir bedelin hiçbir unsurun aslında bir kıymet-i harbiyesi yok. Kaşıkçı cinayetinin teslimi karşısında faile teslimi karşısında ne kadar para aldıklarını bir açıklasınlar biz de öğrenelim.
ARTIK MAHKEME BELGELERİNİ SATIYOR: AKP iktidarı satışıyla ünlü, çokça satış süreci yapıyor. Kitleri satıyor, şeker fabrikalarını satıyor, SEKA’yı sattı, kamu yerlerini sattı, limanları satıyor artık artık mahkeme belgelerini satıyor. Bir iktidar mahkeme evraklarını para karşılığında satıyor. Ve bu mevzudaki tenkitlere, kelamlara hiçbir formda cevap da vermiyor.
RESMİ SAYILARLA YÜZDE 75 ENFLASYONUN OLDUĞU BİR YERDE YÜZDE 7’LİK ARTIRIM YAPMAK NE KADAR BASİRETSİZ OLDUKLARINI ASLINDA KANITLIYOR: Vakit kazanmaya çalışıyorlar. Her vakit olduğu üzere palavra atıyorlar. ‘Gerekli düzenlemeleri yapacağız’ diyorlar. Fakat tek bir realite var ortada o da Genel Liderlerinin, Erdoğan’ın 2023’ü işaret etmesi ve Türkiye Personel Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Başkanı’yla görüşmesinde ‘her şeyin farkındayım’ demesi. Bu da kandırmacanın öteki bir boyutu. Hiçbir şeyin farkında değiller. Farkındalar lakin farkında olduklarına dair hiçbir belirti göstermiyorlar. Zira tedbir almıyorlar…Ve artık de enflasyon farkı artırımını lütuf üzere yansıtmaya çalışıyorlar. Bir sefer iktidarın bizlere, Türkiye halkına layık gördüğü artırım oranı 2022 yılının birinci 6 ayı için yüzde 7,5 idi. İkinci 6 ay için yapılacak artırım oranı ise yüzde 7 olarak belirlenmişti. Resmi sayılarla yüzde 75 enflasyonun olduğu bir yerde yüzde 7’lik artırım yapmak ne kadar basiretsiz olduklarını aslında kanıtlıyor.
İKTİDARIN İFLASINDAN SONRA KONKORDATO İLANINA AZ KALDI: Ek bütçe tabi ki adapsız, Anayasa’ya ters ve büsbütün irade hırsızlığının bakanların yetkilerinin de gaspı manasına geliyor. Meclis’in yetkilerinin de gaspı manasına geliyor. Bunu yenilir yutulur bu metodun, hiçbir tarafı yoktur ve biz Genel Kurul’da en net ve sert muhalefeti yapacağımızı şimdiden söylüyoruz. Bu ekonomik modellerinin de nasıl iflas ettiğini ilan etmiş oluyorlar… 17 Aralık’ta biz bütçe görüşülürken de ‘bu bütçe bu mevcut enflasyon karşısında katiyen götüremez bir yılı, kadük’ dedik. Daha biz konuşurken kadük hale geldi. Artık sonrasında söylediklerimizin altına imza atmış oldular. Bu müddet zarfında Kur Muhafazalı Mevduat, (Gelire Endeksli Senet) GES, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) kararı birçok yeni kendilerince düzeltme yaptılar. Ancak düzeltemediler. İktidarın iflasından sonra konkordato ilanına az kaldı. Herhalde sırada o var. Şu anda iktidar yönetemediğini her açıdan ilan ediyor.
BU YAKLAŞIM TÜRKİYE’Yİ NATO İÇİNDE DE YALNIZLAŞTIRMAYA DEVAM EDİYOR: İsveç ve Finlandiya sıkıntısı hâlâ gündemdeki yerini koruyor. Türkiye milletlerarası kıymetlere, standartlara, hukuka uymak yerine kendi ülkesinde terör algısını, terör yaklaşımını dış dünyaya kabul ettirmeye çalışıyor. Şu anki amacı NATO üyeliği sorununda şunu söylüyor İsveç ve Finlandiya’ya ‘demokrasinizi, hak ve özgürlüklere yaklaşımınızı, hukukunuzu, adalet anlayışınızı kırpın, kesin ve bunların yerine bizim algımızı kabul edin’ diyorlar. Tabi ki İsveç ve Finlandiya’nın ya da bir Avrupa ülkesinin bunu kabul etmesi mümkün değil, öbür yandan bu yaklaşım Türkiye’yi NATO içinde de yalnızlaştırmaya devam ediyor.” (HABER MERKEZİ)