Madalyonun Öteki Yüzü: Sosyal Medyanın Güldüğü İYİ Partili Başkan, Cinayete Azmettirmekten Hüküm Giymiş

İlginç açıklamasıyla sosyal medyanın gündemi haline gelen İYİ Parti Nevşehir İl Başkanı Ömer Ay, 42 yıl önce öldürülen CHP’li 2 kişinin  

İYİ Parti Nevşehir İl Başkanı Ömer Ay, kentin eski Belediye Başkanı Hasan Ünver ve iş ortaklarını eleştirmek için yaptığı açıklama ve kullandığı ifadelerle sosyal medyada gündem oldu.

Ayı’ın o açıklaması sosyal medyada binlerce kez izlendi. ????

Ay o konuşmasında şu ifadeleri kullanmıştı:

‘Hasan Ünver’in iş ortaklarının dördü de hanımlarını değiştirdiler. Dördü de eski hanımlarını boşadılar. Yeni hanımlar aldılar. Genelde sekreterlerini aldılar. Şimdi büyük bir ilçemizin belediye başkanı (Ürgüp Belediye Başkanı Mehmet Aktürk) ile şoförü, Yıldız isimli bir kızı paylaşamıyorlar. WhatsApp’tan yazışmalarını Twitter’da okumuşsunuzdur. Yıldız’ı belediye başkanı mı kahve içmeye götürecek, Halil mi götürecek tartışıyorlar. Artı İl Özel İdare başkanımız (İl Genel Sekreteri Gürbüz Dinç) dördüncü veya beşinci hanımını aldı. Adeta hanım koleksiyonu yapıyor. Brezilya dizisine çok uygun bir partililerle karşı karşıyayız.’

????

Akşener özür ve istifa istedi

Gazeteci İsmail Saymaz, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Ömer Ay’dan özür dileyerek istifa etmesini istediğini söyledi.

????

“Kimilerini güldüren bu adam masum değil”

Ay’ın bu açıklaması unutulan bir gerçeğin de su yüzüne çıkmasına neden oldu.

Gazeteci Banu Güven, Ömer Ay’ın açıklamasına ilişkin Twitter hesabından yaptığı paylaşımda Ay’ın geçmişini hatırlatarak hiç de masum olmadığını söyledi.

????

42 yıl önce işlenen cinayetlerde Ömer Ay adı

Mehmet Zeki Tekiner, öldürüldüğü dönemde bölgenin en etkili avukatları arasında yer alıyordu. Tekiner, 1961 Anayasası’nın hazırlanmasına da katkı sağlamış bir isimdi.

17 Haziran 1980‘de daha önce milletvekilliği de yapmış olan Nevşehir CHP İl Başkanı Zeki Tekiner, CHP üyesi olan bakkal Yavuz Yükselbaba’nın dükkanında Mehmet Onur Miman, Uğur Coşkun adlı iki ülkücü tarafından silahlı saldırıda öldürülmüştü.

Saldırıda Yükselbaba da hayatını kaybetmişti.

Öldürüldüklerinde Tekiner 51, Yükselbaba ise 30 yaşındaydı.

“Kendi ulusunun insanlarını öldürtenler bu ulusun dostları olamazlar”

Yaşananlara ilişkin detayların aktarıldığı kaynaklara göre CHP’lilerin cenaze törenlerine o dönem CHP Genel Başkanı olan Bülent Ecevit de dahil olmak üzere çok sayıda milletvekili katılmıştı. 

Ecevit, Tekiner’in tabutu başında şu sözleri söylemişti:

“Ulusun bir bölümünü düşman ilan edenler, kendi ulusunun insanlarını öldürtenler bu ulusun dostları olamazlar… Biz ölülerimizin başında bile kinden, intikamdan söz etmeyiz. Yüreğimiz kanasa da ağlarken kimseye düşmanlık gütmeyiz. En yaslı günümüzde de düşmanlıkların kurbanı olan sevgili arkadaşlarımızın cenazeleri başında da ancak dostluk çağrısında, sevgi çağrısında bulunuruz. Çünkü biz insan severiz. Çünkü biz Türk ulusunu severiz…” 

Tabuta isabet eden 13 kurşun

Ecevit’in konuşmasının ardından camiye yönelen kortejin karşısına karşıt görüşlü 50-60 kişilik bir grup çıkmış ve cenaze konvoyuna çapraz ateş açılmıştı.

Aktarılanlara göre 5’i milletvekili olmak üzere 9 kişinin yaralandığı bu olaylar sonunda Tekiner’in Türk Bayrağı’na sarılı naaşı 20 dakika kadar yerde kalmış ve çapraz ateşe tutulan tabuta 13 kurşun isabet etmişti.

Almanya’ya kaçtı, yakalandı; idam cezası 20 yıla çevrildi, 5 yılda tahliye edildi

Tekiner ve Yükselbaba’yı öldüren saldırganları azmettirdiği iddia edilen ve o dönem Ülkü Yolu Derneği İç Anadolu Eğitim Sorumlusu olan Ömer Ay ise olaydan kısa süre sonra Almanya’ya kaçtı.

Nevşehir’de kurulan söz konusu derneğin genel başkanlığını Muhsin Yazıcıoğlu, ikinci başkanlığını ise Abdullah Çatlı yapıyordu. İlerleyen günlerde, cinayetten önce bölgede yapılan keşfin Çatlı’nın arabasıyla yapıldığı ortaya çıkacaktı.

Aradan iki yıla yakın bir zaman geçtikten sonra Şubat 1982‘de Almanya’nın Hamburg kentinde yakalanarak Türkiye’ye iade edilen Ömer Ay, cinayetin faillerine yardımla suçlanarak yargılandı. İdama mahkûm edilen Ay’ın cezası 20 yıl ağır hapis cezasına çevrildi.  Ay, beş yıla yakın süre hapiste kaldıktan sonra 4 Haziran 1986 tarihinde tahliye edildi.

Uğur Coşkun ise 4 kez idamla yargılandıktan sonra 1991’de şartlı tahliyeden yararlanarak serbest kaldı. Daha sonra her bir idam için 10 yıl hapis cezası getiren kanun çıkınca Belçika’ya kaçan Coşkun 2012’de yurda döndü.

Bu cinayetlerde azmettirici olmakla suçlanan Ömer Ay, 5 Temmuz 2020’de İYİ Parti Nevşehir İl Başkanlığı’na seçildi.

“CHP’nin takındığı tutum sorgulanmaya muhtaçtır”

Bu duruma Mehmet Zeki Tekiner’in kızı Aylin Tekiner, CHP’ye çağrı niteliğindeki yazıyla tepki gösterdi. 

Tekiner yazısında, ‘’1980’de genel merkezi Nevşehir’de kurulan, genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve ikinci başkanı Abdullah Çatlı olan Ülkü Yolu Derneği’nin İç Anadolu Eğitim Sorumlusu Ömer Ay, bizzat azmettirdiği Tekiner cinayetinin tetikçilerini, cinayetten sonra şehir merkezinde kaldıkları evde koruyup kolladı (polis katillerin yaşadığı bu eve hiç uğramadı), cinayet için kendi temin ettiği silahları imha etti, 4 günün ardından katilleri önce Hacıbektaş’ın bir köyüne oradan da Kayseri’ye kaçırdı’’ ifadelerini kullandı.

Tekiner, ‘’Siyasi bir cinayetin faillerinden olan şahsın bugünün siyaset arenasına fütursuzca kabulünde devlet mekanizmasının ve kolektif sessizliğin yanı sıra CHP’nin takındığı tutum da politik, etik ve vicdani bakımdan sorgulanmaya muhtaçtır’’ diyerek, CHP’nin, Ömer Ay’ın ittifakta olduğu İYİ Parti’den il yöneticisi seçilmesine neden kayıtsız kaldığını sordu.

“Asla vurulmasına, öldürülmesine onay vermiş değilim”

Aylin Tekiner’in CHP’yi tepki göstermeye davet ettiği yazı sonrası Ömer Ay şu açıklamayı yapmıştı:

“Zeki Tekiner sağ olsaydı şu an bizim yanımızdaydı. Makul, düzgün, namuslu bir adamdı. Ben asla vurulmasına öldürülmesine de onay vermiş değilim. Bizim Gün Sazak’ın vurulmasından sonra bizim ülkücü camiada bir infial oluştu. Böyle gelişi güzel solcu bildiklerine eylem yaptılar, vurdular, öldürdüler Türkiye’nin her tarafında oldu bu. Zeki Tekiner’in öldürülmesinden asla haberim olmadı, asla bir azmettiricilik ve yardımcılık yapmadım. Ancak onu öldüren iki ülkücü kaçak ülkücüydü. O ülkücülere burada ev tuttum ve iş buldum. Benim bütün olaya katkım bundan ibaret. Onlar davamızın, hareketimizin kaçaklarıydı. Genel merkez tarafından bana gönderilmişlerdi. Ben burada onlara ev tuttum hatta meşruiyet içinde mücadele edilmesi gerektiğini, insan öldürmekle hiçbir netice alınamayacağını, öldürmekle solcuları tüketemeyeceklerine dair nasihatlerde bulunmuş biriyim. Öldürülmesine üzüldüm. ‘Pişmanlık ifade etmedi’ laflarını ciddiye almıyorum. Kime ifade edeceğim pişmanlığımı…Varıp da öldürülmüş bir adamın çocuklarına diz çöküp ‘özür dileriz’ mi diyecektim? O zaman ben suçu kabullenmiş olurum ama üzüldüğümü ifade edebilirim. Üzüldüm gerçekten de. Ölümüne üzüldüm. Yanında masum biri de öldürüldü. Zeki Tekiner, bugünün tabiriyle yerli ve milli insandır. Öyle Marksistliği, sosyalistliği yoktu.’

“Komünist” diyerek silah vermiş

T24‘ten Gökçer Tahincioğlu konuya ilişkin bir haberinde Ömer Ay’ın Almanya’dan iade edildikten sonraki savunmasına yer vermişti.

Tahincioğlu’nun aktardığına göre Ay, o dönemki savunmasında şunları söyledi:

“MHP’nin Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak öldürülmüştü. Gökhan Çirkin olarak tanıdığım Uğur Coşkun bana geldi, ‘Ömer abi, bakanımızı vurdular, Uşak’ta başkanımız öldürüldü. Biz de karşılık olarak bir şeyler yapalım’ dedi. Kendisini teskin etmeye, eylemin zararlı olacağını, hepimize zarar vereceğini anlatarak vazgeçirmeye çalıştım. Şeref Turan olarak tanıdığım Mehmet Onur Miman, bu göreve talip görünmüyordu ama Uğur Coşkun’un ona da aynı şekilde baskı yaptığını sanıyorum. Benim evimde oldukları bir akşam Uğur Coşkun aynı şekilde baskıya devam etti. Ben de kendilerine birer adet silah verdim. Kendilerine Zeki Tekiner’in komünist olduğunu söyledim. Sonraki gelişmeleri bilmiyorum. 15 gün kadar sonra dernekte olduğum sırada çocuklar geldiler, polisler derneği bastı ve Tekiner’in öldürüldüğünü öğrendim…

“Silahları Kızılırmak’a attım”

…Kendimi iki gence silah verdiğim için suçlu kabul ediyorum ancak onlardan gelen aşırı baskı ve isteğe dayanamayıp bu işe girdim. Pişmanım, benim inandığım ülkücülük ve Türk milliyetçiliğiyle bağdaşmayan böyle bir harekete istemeyerek de olsa katıldım.

…Sanıkları Kayseri’ye götürüşüm ve silahları alarak Kızılırmak’a atışım asla bir koruma, suç delillerini yok etme, sanıkları kanundan kaçırma maksadı taşımıyordu. Silahları atmakla ve kendilerine bir takım tavsiyelerde bulunmakla faydalı olacağımı ve caydırıcı rol oynayacağımı düşündüm. Sanıklar, bir gün bana gelerek Nevşehir’de bekara ev vermediklerini, benim aracı olmamı istediklerini söylediler. Ben de evi istedim, kiraladık…”

Tahincioğlu, Ay hakkındaki hükmün ‘cinayete azmettirme’den kurulduğunu da belirterek mahkemenin gerekçeli kararına da yer vermişti:

‘Karşıt görüşlülere karşı öldürme eylemi yapmakta kararlı olan asli failler [tetikçiler] Uğur Coşkun ve Mehmet Onur Miman’a, Av. Mehmet Zeki Tekiner’i hedef göstererek suçun işlenmesinden önce asli failin suç işleme kararını uygulamaya sürüklemiştir”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir