Lozan Barış Antlaşması, tartışmaya yer bırakmayacak biçimde diplomasi tarihimizin en büyük zaferidir.
Atatürk’ün, cumhuriyeti, 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması’ndan kısa bir mühlet sonra 29 Ekim 1923 tarihinde ilân ettiğini anımsamak bu antlaşmanın ne kadar kıymetli olduğunu anlatmaya kâfi.
Başka bir kelama bile gerek yoktur.
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni Lozan’ın üzerine kurmuştur.
Lozan Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusu, kurucu dokümanı niteliğindedir. Cumhuriyet bu temel üzerinde yükselmiştir.
Eğer Atatürk ve İsmet İnönü’nün Lozan Zaferi olmasıydı bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti de olmazdı. Türkler Anadolu’da kalamazdı.
Lozan’da İnönü’nün karşısında müzakereci olan ülkelerin devlet adamları Lozan’ın Türkiye için büyük bir zafer, kendileri için ise bir hezimet olduğunu söz etmekten çekinmemişlerdir.
Lozan’ın tarafı olan ülkeler Türkiye’nin bu zaferini ilân etmelerine rağmen Türkiye’de bilhassa son yıllarda “Lozan zafer mi hezimet mi?” tartışmasının açılması, iktidarın yeni bir tarih yazma niyetinden kaynaklanıyor.
Atatürk’ü, Kurtuluş Savaşı’nı, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni geri plana itip Osmanlı’yı, Abdülhamit’i, Vahdettin’i öne çıkarıp Lozan’ı da zafer değil hezimet olarak damgalama uğraşı “yeni Türkiye yeni tarih” tezinin bir eseri.
Ancak tarihte ne olup bittiği sır değil.
Her şey ortada.
Kuşkusuz Lozan’ın ne olduğunu en yeterli bilen ve anlatan Atatürk’tür.
O’nun Lozan’ı Nutuk’ta nasıl tanım ettiğine Dr. Naim Babürğlu’nun Türkçeleştirdiği haliyle bakalım:
“Lozan Antlaşması, Türk milleti aleyhine, asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması’yla tamamlandığı zannedilmiş, büyük bir suikastın yıkılışını söz eden bir evraktır. Osmanlı periyoduna ilişkin tarihe eşi geçmemiş bir siyasi zafer yapıtıdır.” (Atatürk’ün sözü için bkz. Nutuk, 2. Cilt, Ulusal Eğitim Bakanlığı Devlet Kitapları, s. 767)
Lozan, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı sonrasında çizdiği Türkiye Cumhuriyeti’nin hem hudutlarını hem egemenliğini savaştığı ülkelere kabul ettirdiği bir kurucu belgeyken, iktidar tarafından yöneltilen tenkitleri anımsayalım.
“Sevr’i gösterip Türkiye’yi Lozan’ı kabul etmeye mecbur etmişlerdir.
Lozan’la 12 Ada Yunanistan’a verilmiştir.
Bugün Ege’de yaşadığımız meselelerin nedeni Lozan’dır.
Lozan’ı bize zafer diye yutturdular.
Bunun neresi zafer?”
Bu tez tarihin çarpıtılmasıdır ve gerçekle ilgisi yoktur.
12 Ada, Yunanistan’a Lozan’a verilmedi. 1912 yılında Osmanlı tarafından Uşi Antlaşması’yla İtalya’ya verildi. İtayla 12 Ada’yı işgal etmiş ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1947 yılında Yunanistan’a bırakmıştır.
12 Ada’yı Yunanistan’a veren Atatürk, İnönü ve Lozan değildir.
Lozan’la sorunu olanlar Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ideolojisi ve temel nitelikleriyle sorunu olanlardır.
Ancak tarihi gerçekleri değiştirmek, yaşanmış tarih yerine yaşanmamış tarih yazmak mümkün değildir.